Hayko, yüreğinin götürdüğü yerde
Yaşamını Kuşadası’nda ‘sessiz sakin, hayvanları ile huzur içinde’ sürdüren Hayko Cepkin’le bir ilki başardığı Zeytinli’deki paraşüt atlayışını ve müziğini konuştuk...
Müziği, tarzı ve sahne şovlarıyla alışılagelmişin dışında tablo çizen Hayko Cepkin, kendisinin de ifade ettiği gibi bu süreci uzun süredir başarıyla yönetiyor. Güçlü sesi ve yorumlarıyla sadece rock müziği sevenlerin değil, genelin de takdirini kazanan ünlü müzisyen, en son 5. Zeytinli Rock Festivali’nde konser alanına paraşütle inerek bir ilke imza attı. Kuşadası’nda hayvanlarıyla huzurlu bir şekilde yaşadığını söyleyen Hayko Cepkin’le paraşüt merakı ve müzik üzerine konuştuk.
Farklı iklimlerde...
-Atlayış hazırlıkları nasıl gerçekleştirildi?
5 senedir yapmayı planladığım bir proje olduğu için fırsat buldukça farklı ülkelere ve iklimlere giderek pek çok antrenman yaptım. Yurtdışında Dubai, Rusya ve Avrupa’da çeşitli bölgelerde atlayış ve hava tüneli eğitimleri alarak kendimi daha da geliştirmeyi ve daha da hazır olmayı hedefledim. Türkiye’de tek atlayış ve eğitim bölgemiz İzmir Selçuk’taki paraşüt okulumuz. Son dönem tüm antrenmanları Türkiye’de, kendi okulumuzda ve kendi hocalarımız ile yaptım.
-Paraşütle indikten sonra çok az bir sürede direkt konsere başlıyorsunuz. Herhangi bir risk var mıydı; ses açısından, belki nabız açısından? Mesela paraşütte nabız kaçtı, sahneye çıktığınızda kaç?
8 senelik paraşütçüyüm. Zeytinli Festival atlayışım 657. atlayışım oldu. Bu da hatrı sayılır bir deneyim. Adrenalin eşiğimiz yüksek olduğundan bize standart bir görev atlayışı ruhunu ve soğukkanlılığını yüklüyor. Ama bunların yanı sıra heyecanı ve gerginliği tavana vuran etkenler vardı. Binlerce seyirci ve canlı yayınların olması, basının gözünün üzerinizde olması, seveninizin zaferinizi beklerken sevmeyeninizin mağlubiyetiniz için beklemesi, THK’yi (Türk Hava Kurumu) temsil ederek orada bulunmam, kurumsal çatım, eşimin, ailemin gerginliği, akışı başlamış ve defalarca kronometre hesabı ile saniye saniye planlanmış intromuz ile uyum içinde olabilmek, tam olarak yeteri kadar büyük bir iniş alanımın olamaması ve bölgedeki rüzgârların havacılık için net zorlayıcılığı bu soğukkanlılığa sekte vurabilecek detaylardı. Ama hepsini yüzde yüz başarı ile bertaraf ettik. Zaten bizi en çok gururlandıran da tüm zorluklara ve koşullara rağmen başarmış olmamız. Biri bir gün bu aksiyonu deneyebilir. Ama benim mücadele ettiğim şartlar ile yapmasını istemem. Ultra tehlikeli çünkü.
Huzurlu olsun...
-Neden Kuşadası’nda yaşamayı seçtiniz? Son dönemlerde şehir hayatından bıkıp doğaya daha yakın olmayı tercih eden çok sayıda insan var, onlardan biri misiniz?
Büyük şehirde olmamı gerektiren bir şey yok. Mesleki durumum zaten kalabalıklar içerisinde, sosyalleştiren bir meslek. Varsın eve döndüğümde sessiz sakin, hayvanlarım ile huzurlu olsun yaşamım.
-Günümüzde tüketim alışkanlıkları da değişti. Artık örneğin sanatçılar senede bir “single” çıkarıp 4-5 sene sonra onları toparlayıp albüm olarak yayımlamayı tercih ediyor. Siz de albüm çıkarmayacağınızı daha önce açıklamıştınız. Fikriniz hâlâ aynı mı? Spotify vb. ortamların getirisi ne oldu size?
Bilmem. Ben bunları umursayarak müzik üretmiyorum. Benim umrumda olan bestesini, güftesini, kaydını, mix’ini yani ilmik ilmik ürettiğim, emek verdiğim 10 bestenin albüm olarak çıktıktan sonra klibi çekilmedi diye heba heder olmaması. Çünkü dediğiniz gibi tüketim çok hızlı ve 10 şarkılık bir albümde 2 klip çekiyorsanız diğer 8’i ile kimse ilgilenmiyor. Bu da bana göre günah ve ziyan demek.
‘Muhalifin bile akıllısı makbul’ -Muhalif kimliğinizi belli etmek yerine, etliye sütlüye karışmayan steril bir hayat sürseydiniz ve bazı medya kuruluşlarında daha fazla açıklamalarınız olsaydı, daha görünür, daha ön planda olur muydunuz? Geçmişte TRT’yle çalışmıştınız örneğin, günümüzde çalışabileceğinizi düşünüyor musunuz? Daha görünür, daha ön planda olmak gibi bir hedefim hiç olmadı. Çünkü yola çıktığım an yaptığım müzik türü ve görselin kültürel olarak ülkemizde farklı, değişik ve garip olarak adlandırılacağı bilincindeydim. Bu bir anda sevilmeyecek durumu zamana yayarak istikrarlı ve akılcı bir sabır ile yönetmem gerekiyordu. Ki bu durumu 13 senedir başarı ile yönetiyorum. Yavaş bir yol ama her seferinde 1 adım yukarı çıkıyorsunuz. Zirvede başlatmayan ama sonra da yerle yeksan etmeyen bir yol sistemi. Tek tek ama hep yukarı. İkinci soruya gelirsem evet bence halimize vaktimize uygun bir konu olur ise yine çalışılır, neden olmasın, hiçbir kaygım yok bu konularda. Muhalifin bile akıllısı makbul çünkü. |
En Çok Okunan Haberler
- Kendisini canlı canlı dev yılana yutturdu!
- Ankara’da konuşulan iddianame
- Erdoğan'dan RTÜK'e 'hızla tedbir' talimatı
- İYİ Parti'de Akşener krizi
- Cumhuriyet Savcısı açığa alındı!
- ORC'den çarpıcı 'Karadeniz' anketi
- Sedat Peker'in avukatı hayatını kaybetti
- Bahçeli'nin çağrısıyla ilk adım
- Ali Koç, Türkiye’ye neden yatırım gelmediğini yorumladı
- Real Madrid Arda Güler için son noktayı koydu!