George Saunders'tan 'Arafta'
George Saunders bugüne kadar sadece yazdığı öykülerle tanınan ve sevilen bir yazardı, “Arafta” onun ilk romanı. Daha önce dört öykü derlemesi yayımlayan yazar, distopya örnekleri sunduğu öyküleriyle dikkat çekmişti. Gerçeküstü olayları gerçek siyasetin bir parçası yaparak anlatması, onun yazarlığının ayırt edici özelliğidir diyebiliriz.
Bekleyen ruhlar
Arafta, Amerikan başkanı Abraham Lincoln’ın on bir yaşındaki oğlu Willie’nin ateşli hastalık sonunda öldüğü ve aynı zamanda Amerika’nın güney ve kuzey eyaletlerinin iç savaşta olduğu, 1862’de geçiyor. Henüz 9 Nisan 1865’te güney eyaletlerin teslim olmasına, iç savaşın bitmesine ve iki gün sonra 11 Nisan’da Ford Tiyatrosu’na karısı Mary Todd’la birlikte giden Lincoln’ün başından vurularak öldürülmesine iki yıl var. Lincoln ve karısı Mary Todd’u derin acılara boğan oğullarının ölüm acısı ile başlıyor romandaki olaylar.
NEKROPOLİSTE RUHLAR
Romanın özgün adı “Lincoln in the Bardo”. Bardo, Tibet Budizm’inde “geçiş hali” anlamına geliyor. Ölüm ile bir sonraki reenkarnasyona geçme arasındaki ruhun hali. Bilincin işlevini henüz yitirmediği ama bedene sahip olmadığı durumu simgeliyor. Kitabın Türkçe çevirisinde ise benzer şekilde beklemede olan ruhları ifade ettiği için “Arafta” başlığı seçilmiş. Romanda mezarlığı ziyarete gelen Abraham Lincoln ve bir de mezarlığın karşısındaki evde oturan, pencereden bakan kadın dışında herkes Bardo’da bekleyen ruhlar. Washington DC’deki mezarlıkta geçen konuşmalardan oluşuyor romanın metni.
Saunders tarihi metinlerden alıntılar da yapıyor roman içinde. Hangisi gerçek, hangisi kurgu ilk başlarda anlamak için çok çaba sarf ediyor insan ama bir zaman sonra bunun bir önemi kalmıyor. Örneğin Elizabeth Keckley, Sahne Arkasında adlı kitabında otuz senelik köleliğin ardından Lincoln’ün yanında Beyaz Saray’da görev yapışını 1868 baskılı kitabında anlatmış. Burada yer alan alıntılar gerçekten o kitaptan. Bunun gibi daha birçok alıntı yer alıyor romanda fakat Saunders bu alıntıları içselleştirmiş gibi romanının dokusu içinde eritiyor.
Kurguda önemli olan şeylerden biri, hemen ilk başta fark edilen, hayaletlerin öldüklerinin farkında olmamaları. Aynı Night Shyamalan’ın 1999 yapımı Altıncı His adlı filmindeki gibi buradaki ölüler, öldüklerinin farkında değil. Filmdeki Bruce Willis gibi canlılar arasında dolaşmıyorlar belki ama canlılarla bağlantı içindeler. Tabutlardan “hasta-kutusu” olarak söz ediyorlar, kendilerinden de “hasta” olarak. Tamamlanmamışlık duygusu taşıdıkları için dünyaya geri dönmeyi bekliyorlar. Abraham Lincoln’ün oğlu Willie buraya son gelen ruh. Kendisine üç hayalet rehberlik ediyor: Hans Vollman, hayatının en güzel gününde, genç karısıyla ilk kez sevişmeden önce tavandan düşen bir kiriş yüzünden hayatı son bulan orta yaşlı bir adam, Roger Brevis III ise duygusal zevklerle dolu bir yaşam isterken cinsel tercihi yüzünden kendini toplum dışına itilmiş bulduğu için bileklerini keserek intihar etmiş bir genç. Willie’nin üçüncü rehberi ise, tüm ölüler içinde ölü olduklarının tek farkında olan rahip Everly Thomas.
Romanda ayrıca yazarın betimlemeleri, anlatısı yer almıyor, sadece ölülerin birbirleriyle konuşmaları ve bunlara ek olarak o dönemin yazarlarından alıntılar var. Yapısal olarak çok değişik bir forma sahip Arafta. Konuşmalar metafizik olarak ölümle ilgili değil üstelik. Her karakter kendi açısından gördüklerini, hissettiklerini, duyduklarını anlatıyor. Birbirlerinin bitmeyen sözlerini tamamlayarak kurgu oluşturuyorlar. Hiçbiri kendi ölümünün farkında değil ama hepsi garip bir şekilde küçük Willie’nin burada olmasına, hasta-kutusuyla buraya getirilmiş olmasına üzülüyor.
ÖLÜMDE EŞİTLİK
Roman yapısal olarak tiyatro eserine benziyor, hatta biraz Thornton Wilder’in Kasabamız oyununu çağrıştırıyor. Yalnız farklı olarak konuşmalardan önce değil sonra kimin konuştuğu belli oluyor. Konuşan kişinin adı sayfada öyle bir şekilde yazılmış ki bunlar sanki mezar üstündeki isimleri gibi algılamaya başlıyor okur. Dante’nin Cehenneminde günahlarının cezası çeken ruhlar gibi buradakiler de benzer şekilde ölümlerinin izini taşımaya devam ediyorlar. Bu durum yine aynı tamamlanmamışlık duygusunu öne çıkartıyor çünkü düzeltilmeyi bekleyen bir şeyler için dünyaya dönme isteği taşıyorlar. Mezarlığı bir hastane olarak görmeleri, onların ölüme direnme biçimleri.
Saunders, ölümdeki eşitlik duygusuna da yer veriyor Arafta’da. Burada elbette köleler kadar köle sahibi, gaddar, tecavüzcü beyazlar da var. Yaşamdaki konumlarını, sosyal güçlerini, paralarını, imtiyazlarını yitirmiş bütün ruhlar. İyiler ile kötüler olarak değil, kaybolmuş ruhlar olarak birbirlerine benziyor.
Romanın merkezinde Willie’nin ölümünün yer alması, Lincoln’ün çok sevdiği oğlunun mezarına gelip orada onu kucaklaması ayrıca farklı şekillerde okunmayı bekliyor. Lincoln’ün oğlunun ölümüyle olgunlaşması, bir iç savaş sürerken, aileler sevdiklerinin ölüm haberiyle sarsılırken Lincoln’ün de ölümle değiştiğini gösteriyor. Bütün bu ölüler, bir tek adamın ülkesinin kaderini değiştirmesinde, insanlığını bulmasında önemli rol oynuyor. Romandaki en can alıcı sözler ise elbette buradaki iki köle tarafından dile getiriliyor. Bu hayaletlerin bir gücü, insanların, hayvanların ve nesnelerin içine girebiliyor olmaları.
Thomas Haden adlı bir kölenin hayaleti de yapmaması gereken bir şeyi yapıyor ve oğlunu son bir kez kucaklamaya mezarlığa gelen Lincoln’ün içine giriyor. Aslında onun düşünceleri ve soruları giriyor dönemin başkanının içine: “… Düşündüm ki bayım, hissettiğim kadar güçlü biriyseniz ve bize karşı, sandığım hisleri besliyorsanız, bizim için bir şeyler yapmaya çalışın, ki biz de kendimiz için bir şeyler yapabilelim. Biz hazırız bayım; kızgınız, becerikliyiz, umutlarımız yay gibi öylesine sıkışmış ki ölümcül de olabilir, kutsal da: Bizi salıverin bayım, izin verin işe koyulalım, neler yapabileceğimizi gösterelim.”
Arafta, klasik anlatı formu dışında olduğu için okurdan esneklik bekleyen bir roman. Kitabın sonunda George Saunders ile kitabın editörünün yaptığı bir söyleşi de yer alıyor ayrıca. Belki romanı okumadan önce bu söyleşiyi okuyarak eserdeki ipuçları daha kolay yakalanabilir.
Arafta / George Saunders / Çeviren: Niran Elçi / DeliDolu Yayınları / 452 s.
En Çok Okunan Haberler
- İstanbul'da hissedilen deprem!
- Tel Aviv’i balistik füze ile vurdular
- 'Kanlı Noel' saldırganı hakkında neler biliniyor?
- Yoğun bakımdaki Emre'den acı haber
- Salonu terk ettiler!
- Ukrayna 'bin kilometre' uzaktaki hedefleri vurdu!
- 'Bunu da yaptınız, yazıklar olsun!'
- 'Yaptığınız kötülük hiç unutulmayacak!'
- Özlem Gürses'e ev hapsi!
- 'Ekonomist Erdoğan'ı sordu, yanıt İmamoğlu oldu!