Hükümlü hücreyi evi zannediyor, dışarı çıkmak istemiyor

Ankara 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde hükümlü Gömi, hakkında farklı teşhislerin yer aldığı çok sayıda rapor var. Şizofren olduğunu gösteren değerlendirmeler ise çoğunlukta.

Hükümlü hücreyi evi zannediyor, dışarı çıkmak istemiyor
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 19.12.2015 - 13:38

15 yıldır insan hakkı savunucularının gündeminde olan tecrit, ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilenleri, 1 saat havalandırma hakkıyla 23 saati 8 metrekarelik hücrede, başka hiçbir tutukluyla görüştürmeden ölünceye dek tutmak demek. 

Açık görüşlerde bile anne ve babayı yan yana görememek demek. Anne, baba, dede, büyük anne, kardeş yoksa, ölünceye dek hiç ziyaretçinin olmaması demek. Ağırlaştırılmış müebbetlerin, herhangi bir aktiviteye katılabilmeleri, cezaevi idaresinin insiyatifinde. Türkü söylemenin bile disiplin cezası gerekçesi olduğu düşünülürse, spor ya da sohbet hakkını kullanabilmiş bir ağır müebbet hükümlüden bahsedebilmek imkansız. Şanslıysanız, havalandırma hakkınız 3 saate çıkabilir...

Yalnızlaştırarak yok etmeyi hedefleyen sistemin dayanağı, İnfaz Yasası’nın 25. maddesi. Aynı yasanın 115. maddesinde ise savcılığın ya da mahkemenin talebiyle tutuklulara tecrit uygulanabileceği yazıyor. Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi Cezaevi Komisyonu, 25. maddenin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuracak.

Türkiye’de hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmiş olan 1453 mahpustan biri, İTÜ İnşaat Fakültesi 3. sınıftayken tutuklanan Kemal Gömi. 46 yaşındaki hükümlü, 24 yıldır hapiste. F tipi cezaevlerindeki tecrite karşı 267 gün ölüm orucu eylemi yaptı. ‘Hayata Dönüş’ten beri, 15 yıldır tek başına. Tecrit nedeniyle psikolojisi çöktü.
 
Yıllarca şizofreni tedavisi gördü. Hakkında her birinin diğerini çürüttüğü 7 ayrı sağlık raporu var:
 
1- Adli Tıp Kurumu (ATK) Genel Kurulu, 16 Haziran 2005’te Gömi’nin “mevcut psikoz” nedeniyle, hastanede koruma ve tedavi altına alınması gerektiğine karar verdi.
 
2- ATK 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 22 Eylül 2010’da hazırladığı raporda, Gömi’nin “rezidüel şizofreni” denilen akıl hastalığının sürekli hastalık olarak değerlendirildiği belirtildi.
 
3- ATK Gözlem İhtisas Dairesi, 19 Aralık 2012’de sanığın “psikotik bozukluk” denilen akıl hastalığının tespit edildiğini kaydetti.
 
4- Dr. Nafiz Körez Sincan Devlet Hastanesi’nin 4 Mart 2013 tarihli raporunda, “paranoid şizofreni” tanısı yer aldı.
 
5- Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi (RSHH)’de 29 Eylül 2014’te verilen rapor ise şöyle: “30 Aralık 2013’ten beri hastanemizde tedavi gören hastadaki, ‘atipik mizaç bozukluğu’ iyileşmiş, cezasının ertelenmesine gerek yok.”
 
6- ATK 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 26 Şubat 2014’teki raporunda, Gömi’de “tedaviye kısmi yanıt veren şizofreni” tespit edildiği, yüksek güvenlikli sağlık kuruluşunda koruma ve tedavi altına alınması gerektiği ifade edildi.
 
 7- Gömi hakkındaki son rapor 10 Eylül 2014’te, yatarak bir yıl tedavi görüdüğü Bakırköy RSHH tarafından düzenlendi. Raporda, “duygu durum bozukluğu” tanısıyla sürdürülen koruma ve tedavisi sonucunda, sanığın ruhsal hastalığının düzeldiği, hastaneden çıkarılmasının uygun olduğu belirtildi. Gömi, bu rapor nedeniyle, bir yıldır tedavi gördüğü hastaneden alınarak, yeniden cezaevine konuldu.   
 
“Beni öldürecekler”
 
Abisi Feyzullah Gömi, kardeşinin infazının ertelenmesi için çalmadık kapı bırakmadı. Üstelik, kardeşinin tek ziyaretçisi de kendisi.  “İki kardeşimiz, anne ve babamız öldü. İki kardeşimiz daha var ama onlar gidemiyor. Bana bir şey olursa,  kimsesiz kalacak” diyor. İki hafta önce, infazın ertelenmesi için savcılığa yeni bir başvuru yapmışlar.
 
Savcılıktan gelen yanıtla şok olduğunu anlatıyor: “Savcılık bize, ‘tahliye istemiyor ki, ne uğraşıyorsunuz’ dedi. Dilekçe vermiş, dışarı çıkmak istemiyorum diye... Görüşe gittim. ‘Beni öldürecekler, beni hastaneye yatırın, dışarı çıkmak istemiyorum’ dedi. Televizyondan haber aldığını söyledi.  Bir ara 6 kişilik koğuşta tek başınaydı.
 
Hücreye gitmek istiyordu. ‘Eski evim daha güzeldi’ diyordu. Nerede olduğunu bile bilmiyor. Ayda bir kere gidiyorum, her gittiğimde bambaşka buluyorum. Sağlık memurları ‘ilaç veriyoruz, gerekeni yapıyoruz’ diyor. İlaçların ne olduğunu bilmiyorum... Bir gün, bir telefon geldi, ‘kardeşiniz tahliye edildi’ diye. Hastanede bulduk. Ne jandarma ne başka bir görevli vardı. Eş dost, akraba ziyaret ettik. İnsanları görmek iyi gelmişti, şimdi çok kötü.” 
 
“Hakim: Kemal yaptı”
 
Kemal Gömi, İstanbul’da polislerin öldüğü bir eyleme katıldığı gerekçesiyle tutuklandı. DHKP/C üyesi olarak  “Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs” suçundan hüküm giydi. Abisi Feyzullah Gömi, dosyada bir polisin ifadesinden başka hiçbir delilin olmadığını söylüyor:  “Faili meçhul dosyaları üzerine attılar. Başka davada, Bayrampaşa’da vurulan polisi öldüren kişi suçu itiraf etti. O dosyada Kemal’in adı geçmiyordu. Hakim yine de ‘Kemal yaptı’ dedi.”
 
Ne dediler?
 
-İHD Cezavi Komisyonu gönüllüsü Neriman Çelik: “Kema Gömi  hakkındaki son raporda, bambaşka bir tanı var. Yıllardır neden şizofreni tedavisi gördü? Çok ağır ilaçlar kullandı. Suç duyurusunda bulunacağız.” 
 
- Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’nden avukat İdil Ergünoğlu: “Tecriti gündeme getirmeliyiz. Çok büyük bir problem. Psikolojik tahribatın yanında, görme bozukluğu, duyma yetisinde ve kavrayışda azalmaya sebep oluyor. Kişide çok yönlü tahribat yaratıyor.” 
 
- Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Merkez Yönetim Kurulu üyesi avukat Güçlü Sevimli: “ İnfaz yasasının 25. maddesi, Anayasa’nın eşitlik ilkesine ve Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmelere, bildirgelere aykırı. Tecrit içinde tecrit var. Hükümlüler tamamen yalıtılmış durumdalar. Havalandırma kapıları bile kapalı.”

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon