Her kadının içinde biraz ‘kötü kız’ vardır!

Bayan Yanı, Ramize Erer ile özdeşleşse de bütün kadınların kendini bulduğu bir mizah dergisi oldu.

Her kadının içinde biraz ‘kötü kız’ vardır!
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 30.12.2019 - 02:00

Türkiye’de ve dünyada ilk kadın mizah dergisi “Bayan Yanı”nın ilk sayısı 8 Mart 2011 yılında “Leman” dergisine ek olarak çıktı. Dergi kadınların yaşamına dair her şeyi konu ediyor. Kötü Kız, Ezik Hanım, Eşi Nadide, Tüpçü, Yaşam Koçu, Afet Abla, Tuğçe ve Sadıka gibi çizgi kahramanlar dergide yer alıyor. Dergi birçok kadın cinayetlerinin izini sürüyor. Derginin Yeldeğirmeni’nde bir mekânı bulunuyor. 

Leman Dergisi’ne 8 Mart 2011’de Kadınlar Günü’ne özel ek sayıyla yayın hayatına başlayan “Bayan Yanı” dergisi, şimdi kendi çizerlerini de yetiştiriyor. Dergideki bütün çizerler ve yazarlar kadın. Dergide kadına dair her konuyu bulmak mümkün. Dergi, aynı zamanda son yıllarda artan kadın cinayetlerinin izini de sürüyor. “Kötü Kız” tiplemesi ile kadınların kendilerine itiraf edemediği özelliklerini karikatürlerinde çizen Ramize Erer ile, yeni yıla girerken bir kadın sanatçıyla merhaba demek ve sizi biraz gülümsetmek istedik! 

- ‘Bayan Yanı’ dergisini çıkarmaya nasıl karar verdiniz? 

Radikal’den toplu olarak atıldıktan sonra işsiz kaldım; o sırada iki çocukla Paris’teydim. O süreç boyunca resim yapmaya başladım, çünkü çizebileceğim bir yer yoktu ama bir taraftan da çizmeyi çok istiyordum. 13 sene boyunca her sabah kalkıp espri bulmaya, o günün karikatürünü yetiştirmeye o kadar alışmıştım ki sabah kalktığımda çalışmak istiyor, sonra çizebileceğim bir yer olmadığını hatırlıyordum. Biraz depresif bir süreç oldu. O süreçte boşluğu resim ile doldurdum. Resim bana çok iyi geldi. Sonra Tuncay Akgün (Leman Dergisi’nin  Genel Yayın Yönetmeni) ile konuşurken bir kadın mizah dergisi yapsak dedi.  Bu onun hep söylediği bir şeydi ama benim o yoğunlukta her günüm gazeteye çizmekle geçtiğinden bu fikri değerlendirememiştim. Olur dedim, ben de müsaitim; bir hafta boyunca otel odasına kapanıp çalıştım, bir şeyler çıkmaya başladı. Sonra diğer çizer kadın arkadaşlarımıza haber verdik. “Bayan Yanı” Leman dergisine 8 Mart’ta Kadınlar Günü nedeniyle ek olarak çıkmaya başladı. 

- Bu süreçte kadın mizahçılar olarak nasıl zorluklar yaşadınız?

Biz yıllarca erkeklerin çalıştığı dergilerde çizdik. İlk başlarda kendimizi ana yemeğin yanında yenilen garnitür gibi hissediyorduk.  Bayan Yanı, kendi çizerlerini yetiştirmeye ve bir yandan da kurumsallaşmaya başladı. Çok fazla genç kadın, işlerini gönderiyor ve bir şekilde onları değerlendiriyoruz. 

- Feminist bir dergi diyebilir miyiz?  

Tabii ki, çünkü ana akım medyadaki birçok gazetenin görmek istemediği ya da öne çıkarmadığı kadınlar ile ilgili bir sürü sorunu, olayı, haberi biz kapağa taşıyoruz. Bütün kadınlar feministim diyebilmeli. Feminizm kadın ve erkek eşitliğini isteyen bir söylem; buna da bütün kadınların sahip çıkması gerekiyor.  

- Kötü Kız karakterinde, bir feminist olarak kadınların olumsuz özelliklerini çiziyorsunuz; bu ikili dengeyi nasıl sağlıyorsunuz?   

Samantha Barbash da kitaplarında kadınların bir sürü olumsuz özelliklerinden bahseder, çünkü onu anlayabilmek, anlatabilmek için önce onun olumsuz özelliklerini itiraf etmek zorunda. Ben Kötü Kız’da anti kahraman yaratıyorum. Kötü Kız herkesin sevebileceği bir kahraman değil. Kadınların da etrafında istemeyeceği bir kadın tipi. Kadının özgürleşmesi için sizin bazen sevimsiz gözükmeniz gerekebiliyor. Kötü Kız gibi. Yoksa herkesin hoşuna gitmeye kalktığınızda kendiniz bile olamazsınız. Çizer olarak da öyle. Herkesin hoşuna giden bir tip yapmaya kalkarsam ben ne çok iyi bir çizer olurum, ne anlatmak istediğimi tam anlatırım.  

- Karakterlerinizi nasıl oluşturuyorsuz?

Gerçekte nasıl olması gerekiyorsa öyle davrandırıyorum, konuşturuyorum ya da gerçekte olmayan bir tip olsa bile onu kendi içinde yaşatmaya çalıştırıyorum, inandırıcı olmasını sağlıyorum.   

- Kötü Kız’ı çizmek daha mı kolay?

Aslında Kötü Kız’ın özellikleri birbirimizde gördüğümüz, bizde de olan ama o olumsuzlukları genellikle karşımızdakine yüklediğimiz özellikler. Bizde yok anlamına gelmiyor. Yani bizde o olmazsa onu o kadar iyi göremeyiz, hissedemeyiz. Kötü Kız’ı her kadın anlar, çünkü içinde biraz vardır! 

- Çizerken hayatınızdan esinleniyor musunuz?

Tabii ki hayatımdan, çevremden,gördüklerimden, izlediklerimden, okuduklarımdan her şey. Hayat ile ilgili her şey malzemeniz olabilir. 

- Ülkemizde kadına şiddetin, tacizin ve benzeri olayların arttığı son yıllarda, bunlara karşı mizahla tepki göstermek zor bir iş olsa gerek. Bunlar göz önüne alındığında derginin içeriğini oluştururken nasıl hareket ediyorsunuz?

Derginin bir yayın politikası, fikri ve dünyaya bakışı var. Kadınla ilgili bütün problemler bizim dilimizde orada kendine yer buluyor. Mizahçı gözü ile bazen dümdüz ya da bir gazeteci gibi de koyabiliyoruz. Bunu çok  önemsiyoruz. Kadın cinayetlerinin takibini yapıyoruz. Sosyal medya hesaplarından da yapıyoruz sadece dergide bitmiyor.

- Birçok ödüle değer görüldünüz, Fransa’da da ‘Yaratıcı Cesaret Ödülü’ aldınız. Orada nasıl karşılandınız?

Çok onore oldum, mutlu oldum. Ödül töreninde karikatürüm gösterildi; sanki o ödül bütün yaptıklarımın sembolü gibi oldu. Ödül bir işe verilmiyor aslında, hayat boyu yaptığınız işlere veriliyor. Ama sanki o karikatüre verilmiş gibi de oldu. “Ağda yapan kadın” aslında yaptıklarımı ifade eden en güzel karitatürdür.

- Günümüz karikatüristleri ve geçmiştekiler arasında bir fark var mı?

Şimdi sosyal medyayı kullanıyorlar. Teknoloji farkı var, yoksa duygu olarak aynı. Bir mizahçı 50’li yıllarda hayata nasıl bakıyorsa, nasıl hissediyorsa şimdi de öyle. Duygu olarak zamansal bir farklılık yoktur, sadece yaşadığınız çağ ile ilgili farklılıklar vardır. 

- Genç çizerlere neler öneriyorsunuz?

Bir kere tutku çok önemli. Tutku ile çalışmak gerekiyor. Her gün çizmeniz gerekiyor ya da her gün resim yapmanız gerekiyor ve bu sizin yaşama biçiminiz olmalı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler