‘Türkiye Irak mozaiğini anlamıyor’

Ankara’ya “mezhepçilik” ithamında bulunanlar salt Şiiler değil. Ankara’nın tarihi hak iddiasında bulunduğu Musul vilayetinin hemen neredeyse tüm sakinleri... Yani Şii Türkmenler, Hıristiyanlar, Şebaklar, Kakailer, hatta kimliklerinde etnisitelerinin daha belirleyici olduğu Sünni Türkmenler ile bir kısım Sünni Arap da... Buradaki hissiyat, Ankara’nın Musul vilayetinin çeşitlilik arz eden kültürel dokusunu anlayamadığı yolunda.

‘Türkiye Irak mozaiğini anlamıyor’
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 03.11.2016 - 05:47
 
Türkiye’yi yöneten siyasi akıl, maalesef güneyinde ciddi ‘nefret tohumları’ ekmekle iştigal ediyor. AKP rejiminin Ortadoğu’da açıkça mezhepçi pozisyon almasından bu yana gittikçe derinleşen bir kriz hali bu. “Herkes bize düşman” motto’suyla toprak genişletme hayaliyle yanıp tutuşanların sahadaki durumun ayırdında olduklarını hiç zannetmiyorum. Tıpkı Suriye’de kurulan hayaller ve toslanılan hakikatlerde olduğu gibi...Pazar akşamüzeri geldiğim Bağdat’ta özellikle Türkmenleri merkezine alacak şekilde her kesimle konuşuyorum. Türkiye’ye karşı adeta ‘duygusal bir seferberlik’ havası hakim. Irak Başbakanı Haydar el İbadi’nin en son "Türkiye ile savaşmak, karşı karşıya gelmek istemiyoruz. Ancak karşı karşı gelmemiz halinde, buna da hazırız. O zaman (Türkiye'yi) düşman olarak nitelendirir, ona göre muamele ederiz” sözlerinin altı hiç de boş değil. Diğer yandan İbadi’nin “Irak'ın işgali, Türkiye'nin parçalanmasına neden olur... " sözleri hakikaten çok ürkütücü. Bağdat’ta gazetemiz Cumhuriyet’e yönelik saldırıdan hemen herkesin haberi varken, şu soru yöneltiliyor: “Türkiye’ye ne oluyor, Saddam gibi diktatörlük mü tesis ediliyor. Türkiye nereye gidiyor..”

MEZHEPÇİLİK İTHAMI SALT ŞİİLERDEN GELMİYOR

Türkiye’yi yönetenlerin ‘Sünni’ kelimesinin ağızlardan zaten düşmemesinin buradaki yankıları muazzam. İşin aslı yanıt olarak “Türkiye’de de asıl mezhepçi karşı taraf. Her şey İran’ın başının altından çıkıyor görüşü var” diyerek varolan algıyı iletmek de kafi gelmiyor. Zira Türkiye hükümetine ‘mezhepçilik’ ithamında bulunanlar salt Şiiler değil. Ankara’nın tarihi hak iddiasında bulunduğu Musul vilayetinin hemen neredeyse tüm sakinleri... Yani Şii Türkmenler, Hıristiyanlar, Şebaklar, Kakailer, hatta kimliklerinde etnisitelerinin daha belirleyici olduğu Sünni Türkmenler ile bir kısım Sünni Arap da... Dolayısıyla mezhepçiliği temel alarak “Bütün Sünni Araplar ve Sünni Türkmenler kucak açmış Türkiye’yi arzu ediyorlar” söyleminin altı nekadar dolu, doğrusu bilemiyorum. Ancak öyle olsa bile, bu koşullarda kafi gelmez. Zira Türkmenler IŞİD yüzünden mezhep hatlarıyla bölünmüş görünürken, herkesin itiraz bayrağı açtığı bir iklim de yaratılmış görünüyor. Recep Tayyip Erdoğan’a 2 Ekim’de sarf ettiği “Musul kurtarıldıktan sonra sadece Sünni Araplar, Türkmenler ve Sünni Kürtler kalmalı” sözleri büyük tepki çekmiş. Türkmen Kurtuluş Vakfı Erdoğan’ın açıklamalarını kınayıp Irak’ın etnik ve mezhep çeşitliliğine saygı göstermesini talep etmişti. Buradaki hissiyat, Ankara’nın Musul vilayetinin çeşitlilik arz eden kültürel dokusunu anlayamadığı yolunda. Bu saatten sonra ara sıra başvurulan retorik değişikliklerin hiç ikna edici olabileceğini zannetmiyorum. Iraklıların bir söyledikleri de “Türkiye kendi içinde Kürtler ve Alevilerbaşta olmak üzere azınlıktaki var oluşlarla bile başedemezken, Neynova’nın olanca çeşitliliğiyle ne yapacak.” Eh buna itiraz etmek çok da zor doğrusu. Uluslararası yasalar da lehine görünmezken, TSK’nın bu koşullarda Irak’ta girişebileceği bir maceranın bütün bir bölgede algılanış biçimiaçık olacak: İşgal. Iraklı Sünni milletvekillerinden eski başbakan yardımcısı Salih el Mutlak bile Türkiye’nin Bağdat’ın onayı olmadan hareket etmemesiniistiyor. Türkiye’nin ‘endişelerini anlasalar da’ gerilimin muhakkak diplomatik yollarla çözülmesi gerektiğini vurguluyor. “Bu durumda her şey bir yana Ankara’nın Irak’ta desteklediği grupları da tehlikeyeatacağına kesin gözüyle bakabiliriz” sözleri her şeyin özeti aslında.

PEKİ NEDEN BÖYLE OLUYOR?

Türk yetkililerle temasta olan, üst düzey Türk siyasilerle geçmişte teşrik-i mesaileri bulunan bir Türkmen siyasetçinin (Sünni) şu sözleriaslında pek çok şeyi anlatıyor: “Onlar (AKP) için iki unsur var. Birisi IŞİD, diğeri Daeş. Daeş’i terörist buluyorlar, IŞİD’i ise İslami..” sözleriyle dile getiriyor. Bu aslında “öfkeli çocuklar” retoriğinin de yankısı. Türkiye IŞİD’in Irak’ın kadim topraklarında açmış olduğu yaraların hiç ayırdında görünmüyor. Irak’ın Sünni Türkmenler daha ziyade Türkmen Cephesi şemsiyesi altında toplanıyorlar ancak elleri günden güne zayıflıyor desek yeridir. Özellikle de “Türkiye tarafından fonlandıkları” algısı çok yaygın. Irak’ta İran’ın etkisi azımsanmayacak düzeyde olsa bile, Şia nedeniyle böyle bir algı yok. Bu İranlı yetkililerin en başta söylemlerine hep dikkat etmelerinden tutun da Irak Arap kimliğinin “İran’ın uydusu olmayı dışlayan” tutumuna uzanıyor. Şii Türkmenler ise daha dağınık olmakla birlikte güçlerini Irak’ın bütünlüğü içinde kendilerine ait bir bölgeye sahip olmakta görüyorlar. Merkezi hükümet şemsiyesi altında duruyorlar. Neynova bölgesinin diğer halkları Ezidiler, Hıristiyanlar, Şebaklar ve Kakailerledayanışma halindeler. 2014’te Telafer ve Amirli’deki IŞİD katliamları Türkmenlerin Türkiye’ye bakışını derinden etkilemişler. O dönemde Bağdat, Necef ve Kerbela’ya kaçmak zorunda kalmış olan Türkmenler, Türkiye’nin hiçbir yardım yapmadığını anlatıyorlar. “Türkiye IŞİD karşıtı koalisyona katılmak istiyor, o zaman neredeydiler” diye soruyorlar. Başika’daki varlığı da Sincar’daki PKK varlığı üzerinden sunulan gerekçelendirmeyi de ikna edici bulmuyorlar.

IRAK’IN TÜRKMENLERİ

IŞİD’a karşı verilen savaşın kalbinde Haşdi Şaabi güçlerinin haftasonunda operasyon başlattığı Tel Afer yer alıyor. Bağdat’ın 380 km, Musul’un ise 60 km kadar kuzeybatısında yer alan Telafer, IŞİD’in halifelik devletinin başkenti Musul’u Suriye sınırına bağlayan yolda. Asuri imparatorluğunun başkenti olmuş bu kentte Osmanlı döneminden kalma hisarın bazı bölümlerini havaya uçuran malum ‘öfkeli çocuklar’.Telafer ‘Türkmenlerin başkenti’ niteliğinde. 2014 Haziran’ında IŞİD’in eline düşmezden önce 200 bin civarında nüfusunun olduğu sanılıyor. Kimileri 400 bin olarak da veriyor; yaklaşık 300 bini Şii Türkmen, kalanı Sünni Türkmen, (yüzde 55’i Şii Türkmen diye bir rakam da veriyorlar) bir kısım da Sünni Arap. Iraklı Türkmenler ülkenin üçüncü büyük etnik grubu. Irak'ın kuzeyinden itibaren Suriye sınırındaki Telafer, Musul, Altunköprü, Kerkük, Tuzhurmatu, Kifri, Kara Tepe, Hanekin, Mendeli ve Bağdat'ıngüney doğusunda bulunan Bedre'ye uzanan bir hat onların bölgesi. Irak Planlama Bakanlığı’na göre, 34.7 milyonluk nüfusun yüzde 7’sine tekabül eden 3 milyon insan. Kimileri sayının daha az olduğunu söylese bile Irak Türkmen Cephesi’ne göre 2 milyonun üzerinde bir nüfusa tekabül ediyorlar. Türkmenler, Şii ve Sünni olarak öteden beri farklılaşmış olsalar da son dönemde ayrımları iyice keskinleşti. Şii bir Türkmenin Sünni dayısı amcası varken, IŞİD yüzünden bazılarının arasına ‘kara kedi girdiği’ aşikar. Buna rağmen bir arada olma vurgusu eksik edilmiyor.IŞİD’dan en fazla çekenleri Şii Türkmenler. Ezidiler gibi katliamlara uğradılar. Tüm ailesini yitirmişler, kızkardeşleri IŞİD’in eline düşmüşler var. Onlar da Telafer başta olmak üzere yaşadıkları yerlere dönmek için hazırlanıyorlar. Türkmen Haşdileri başı çekiyor. Musul’un ve Telafer’in kurtarılmasından sonra kendi bölgelerini ilan etmek arzusundalar. Türkmenler kendi bölgelerini istiyorlar Türkmen Kurtuluş Cephesi’nin Başkanı Ali Akram Al Bayati, Irak’ın bütünlüğü ve merkezi hükümetin şemsiyesi altında IŞİD sonrası üç bölge planının benimsenmesi için uğraştıklarını anlatıyor. En son Brüksel’de Irak hükümetiyle bir toplantı da yapılmış. Neynova’nın Hıristiyanları, Sincar’ın Ezidileri ile Telafer’in Türkmenlerinin etrafında şekilleniyor bu plan. Dini ve etnik ayrımlar geçerli olsa da çoğunlukta olan grubun bölgelerinde diğer azınlıklarında haklarının korunmasını baz alıyor. Bunun derebeylik yaratarak yeni çatışmalara yol açması kaygıları bulunsa da bu saatten sonra başka bir çıkış yolu da görünmüyor.

ŞU HAŞD HİKAYESİ

Haşdi Şaabi Türkiye’de ‘Şia’ olarak algılanıyor. Iraklılar doğrusu bu işe şaşırıyorlar ama Batı’da da benzeri bir sunum olduğuna dikkat çekiyorlar. Haşdi Şaabi demek, ‘Halk Seferberlik Güçleri’ demek. Irak nüfusunun yüzde 65’ini oluşturan Şiilerin mercesi Sistani’nin çağrısıyla oluşturulmuş olabilir. Ancak Iraklılar Haşdi Şaabi’nin meclisten bir yasayla Irak Başbakanlığı’na bağlı bir savunma örgütlenmesi olarak şekillendirildiğini belirtiyorlar. Haşdi Şaabi’nin içinde Türkmen Haşdiler de var, Ezidi Haşdi’ler de, Hıristiyan Haşdiler de, Şebak Haşdiler de bulunduğuna dikkat çekiyorlar.

 
Türkmen Kurtuluş Vakfı  Başkanı El Bayati:
 
‘Türkiye’nin politikaları Türkmenlere yaramadı’
 
Ali Akram el Bayati, Türkmen Kurtuluş Vakfı’nın Başkanı. Tel Aferli. Son dönemde Amerika ve Avrupa’da pek çok toplantıda Türkmenleri temsil etmiş, gayet iyi İngilizce konuşuyor. En son Georgetown’da eski ABD elçisi Ryan Croker’ın da bulunduğu bir toplantıda “Irak ve Musul’un geleceği” üzerine bir konuşma yapmış. “Şii-Sünni ayrımı yapılması beni öfkelendiriyor” diyen Bayati’ye göre “Türkmenlerin yarısı, Türkiye’yi kurtarıcı görüyor” söylemi yanıltıcı. Türkiye’nin Türkmenlerden ziyade kendi çıkarları doğrultusunda hareket ettiğini söylüyor: “Musul ve Telafer meselesinin altında ekonomik çıkar yatıyor. Petrol yatakları ve boru hatları. Sincar da bu boru hattı için stratejik önem taşıyor. Bu yüzden de PKK’nin Sincar’dan çıkartılması gerektiğini düşünüyorlar.” 
 
-IŞİD konusunda Türkiye’nin tutumunu nasıl buluyorsunuz?
 
Türkiye Telafer, Tuzhurmatu ve en son Dukuk saldırıya uğrarken sesini yükseltmedi. Amirli katliamında sesini yükseltmedi. Erdoğan’dan hiçbir şey işitmedik. 
 
-Türkmenlerin arasına mezhep ayrımı mı girdi?
 
Bu gerilim 2003-2004’te Saddam’ın devrilmesiyle ayrıcalıklarını yitiren Sünni Arapların Şiilere saldırmasıyla başladı. Siyasi liderleri mezhepçi hissiyatı besledi. Suudiler ve Katarlılar da paralarla fonladı. Sünni Türkmenler bunun kurbanı oldu.
 
-Türkiye nasıl etkiledi bu durumu?
 
Türkiye’nin politikaları Türkmenlere de yaramadı. Bugün 70 binden fazla sivil Türkmen, Türkiye’ye sığınmış durumda. Türkiye, 1990’larda Türkmen Cephesi aracılığıyla Türkmenleri Kürtlere karşı kullanmıştı. Sonra işler değişti Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) ile iyi ilişkiler kurunca bu sefer Türkmen Cephesi’ni farklı tavır almaya zorladı. Bugün Türkiye’nin müttefiki KBY, ancak onlar da Türkiye’den tedirgin. KBY sadece KDP’den ibaret değil, KYB var, Goran var, hem İran hem Batı ile bağlantıları var. Barzani Türkiye’nin pozisyonunu desteklese bile iplerini tümüyle Ankara’ya vermeyecek. 
 
-Erdoğan’ın söylemlerini nasıl buluyorsunuz?
 
Erdoğan bir Suudi televizyonuna demecinde Musul’la ilgili Sünnileri vurguladı. Bence Suudiler de zayıflamaya başlarken, Sünni Arapların liderliğine soyunuyor. Hep İran’la rekabet yüzünden. ABD, Türkiye’yi dengelemeye çalışıyor. Bugün Erdoğan İhvancı ve aşırılıkçı kanatta. Batılılar da bir yandan içsavaş çıkartma tehlikesi oluşturduğunu diğer yandan ittifak etmek zorunda olduklarını biliyor. Biliyorlar ki alternatifi yok. 
 
-Haşdi Şaabi’deki Türkmenlerin durumu nedir?
 
Telafer’i kurtarmak için yaklaşık 12 bin civarında Türkmen Haşdi var. Haşdi’nin oluşumu demografiyi yansıtıyor, çoğunun Şii olması doğal. 
 
-Peki ya Sünni Araplar ve Türkmenler? 
 
Onlar Türkiye’yi destekliyor. Sünni toplum daha fazla aşiret yapısına sahip. Liderleri arasında IŞİD’e katılmışlar var. Bazı temsilcileri mezheplere dayalı bir yönetim için çalışsa da başka Sünni liderler de var. Salim Cuburi, Salih Mutlak gibi. Sünni Türkmenlerin çoğu da söylendiği gibi Nuceyfilerin arkasında değil. Doğrudan Türkiye’den para alan Nuceyfilerin kurduğu Haşdi Vatani ise Irak hükümetinden onaylı değil. 
 
-Türkmenler ne yapmak istiyor?
 
Irak anayasası açıktır. Telafer merkezli bir bölge talep ediyoruz. Bu onaylanırsa diğer azınlıkları dışlamak anlamına gelmeyecek. Biz Türkmenler azınlık olarak zayıfız. Tartışmalı bölgelerde topraklarımız gitti. Birleşik liderlikten yoksunuz. Sünniler büyük çoğunlukla Türkmen Cephesi’nde yoğunlaşırken, Şiiler Irak partilerine dağılmış durumda. Askeri fraksiyonların hemen hepsinde Türkmen bölümleri var. Bu yüzden çıkarımız birleşik güçlü merkezde. Irak anayasasını destekliyoruz. Çünkü kendi kendimizi yönetebilmemizin yolunu açıyor. Telafer gibi bölgeleri geri alabilirsek daha fazla siyasi, askeri ve mali destek alabileceğimizi biliyoruz.
 
 
 
Türkmen siyasetçi El Mufti: Türkiye kendisini Sünni gösterdi, aleyhine oldu
 
Dr. Torhan el Mufti, Milliyetçi Türkmen Hak Partisi’nin lideri. Kerkük’ün seçilmiş temsilcilerinden. Türkmen Kurtuluş Vakfı’nın, Irak’ın bölgelerinden sorumlu komitenin de üyelerinden. “Türkiye bizim umudumuzdu, 180 derece aleyhimize döndü. Türkiye kendisini Sünni gösterdi, aleyhine oldu” diyerek Ankara’ya sitem ediyor.  
 
-Türkiye’de Haşdi Şaabi’nin Şii milis gücü olduğu görüşü hakim. Hakikaten öyle mi? Türkmenlerin Haşdi’ye bakışı nedir?
 
Haşdi Şaabi, Şii milis demek değildir. Şiiler çoğunluk olabilir, zaten nüfusun çoğunluğu Şii. Türkmen bölgelerinde Türkmen Haşdiler vardır. Biz Türkmenlerin Kerkük’te Liva 16’mız var. Haşdi’de Hıristiyanı var, Şebakı var, Ezidisi var... Herkesin bölgesi neresiyse o bölgedeki güçte varlar. Haşdi Şaabi Irak güvenlik yapılanmasının parçasıdır. Yasayla kurulmuştur. Bugün Haşdi Şaabi’deki Telaferli, IŞİD’in buradan çıkartılmasından sonra geri dönmeye kararlıdır. Çadır kurup yine yerimde yaşarım der. Tıkrit’te Cubur aşireti Haşdi’si vardı, Musul’da Şammar’ın Haşdi’si.. Haşdi’de 12-15 bin Arap Sünni vardır. Sünni kenti Felluce’yi Haşdi kurtardı, katliam iddiası propagandadan ibaret. 
 
-Türkiye başka ülkelerin de IŞİD karşıtı koalisyonda yer aldıklarını belirterek Türk askerinin istenmemesini sorguluyor. Niye Türk askeri istemiyorsunuz?
 
Irak’ta yabancı asker yok. Karada yoklar. Irak arazisinde yoklar. Amerikalısı, Britanyalısı, Fransızı koalisyon içinde eğitim, lojistik destek, hava saldırılarıyla koordinasyon için özel kuvvet bulunduruyor. 
 
-Türkiye’nin Başika’da olmasının ne sakıncası var?
 
Irak’ta güvenlik sorunu, bir başka devletin ‘ben oraya buraya giderim’ demesini gerektirmez. Türkiye’nin sorunu PKK ise o zaman Sincar’a gitmesi gerekirdi. Başika’ya değil. Oraya niye üsleniyor? Bir gün başka bir devlet aynısını Türkiye’ye yaparsa ne olacak? Türkiye ne diyecek?
 
-Türkiye’nin Irak’taki görünüşü nasıl?
 
2010’dan sonra taraf olarak durması, kendisini Sünni göstermesi, Türkiye’nin aleyhine olmuştur. Türkmen partilerden bazıları Türkiye’nin projesinden gittiler. Türkiye herkesle aynı mesafede durmalıydı. 
 
-Sünnisiniz değil mi?
 
Ben Türkmenim. Iraklı Türkmenlerde bölünmüşlük görüntüsü var. Ama bunlar planlı propagandalarla yaratılıyor.
 
-Türkiye’nin varlığı Türkmenleri güçlendiriyor mu?
 
Yorum yok. 
 
-Türkiye ne yapmalı?
 
Türkiye Irak’la ilgili bir şey istiyorsa merkezi hükümetle anlaşmalı. 
 
-Musul’dan sonra Irak birliği sürdürülebilecek mi? Suriye ile Irak sahaları birleşiyor mu? Buna yönelik planlarınız var mı?
 
Biz kendi devletimizi kurtarmalıyız, sınırımızı iyi tutmalıyız. Suriye’de bir proje yürütüldü, Irak’ta böyle bir proje tutmaz. Suriye’de de tutmadı zaten. 
 
-Peki KYB ile Türkmenlerin ilişkisi nasıl?
 
Hakkımızı isteriz, kim verirse sorun yoktur. Türkmenler Irak’ta dağınıktır. Neynova’da Hıristiyan, Ezidi, Şebak ve Kakailerle birlikte yüzde 69’ı bulurlar, Sünnilerden çokturlar. Tek halde dururlarsa haklarını güvence altına alırlar. 
 
-İran’ın Irak’a yaklaşımını nasıl buluyorsunuz?
 
İran makro politikalarda çok daha başarılı. İran ile ABD’nin yaptığını Türkiye yapamıyor. Suudi Arabistan bile Türkiye’den daha başarılı. 
 
-Türkiye’ye ne mesaj verirsiniz?
 
Türkiye umarız ki Ortadoğu’da dengeleri sağlasın. İstikrar bölgesi olsun. 

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler