Türkiye 90'lı yıllara döndü
ABD’li 5 milletvekili Dışişleri Bakanı John Kerry’e mektup gönderdi.
ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Cumhuriyetçi Edward Royce ve kıdemli Demokrat Eliot Engel’in de imzasının bulunduğu, Demokrat Milletvekili William R. Keating tarafından hazırlanan bir mektup, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’e gönderildi. Mektup, ABD Dışişleri’nin “Türkiye ile resmi bir diyalog mekanizması kurularak’’ insan hakları ihlalleri ve yargı süreci ile gibi konuları sürekli görüşmesini talep ediyor.
5 Dış İlişkiler Komitesi üyesi milletvekilinin imzalarıyla gönderilen mektup, ABD Dışişleri’nin “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve diğer üst düzey Türk hükümeti yetkilileri ile görüşmelerde, medya özgürlüğü, güçler ayrılığı, insan hakları ve hukukun üstünlüğü’ konularının önemine vurgu yapılmasına devam edilmesini” ısrarlı biçimde talep ediyor.
Sistematik zayıflık
Mektupta, “yolsuzluğu ve siyasi sistemdeki gücün kötüye kullanılmasını artıran sistemik zayıflığı ancak Türk halkının tedavi edeceği” belirtilirken’, Türkiye ile görüşmelere “sivil toplum gruplarını dahil etmesinin önemi” anımsatılıyor. Mektup, Erdoğan’ın yönetiminde yüzlerce kişinin ‘gözaltına alındığı’, ‘milli güvenlik’ gerekçeli ‘komploculuk’ ithamlarının da bağımsız medya ve sivil toplumun yaşadığı ortamın yok edildiğini gösterdiğinin altını çiziyor.
“Yürütme gücü ile yargı kurumlarının birbirine karıştığı ve bunun da sistematik biçimde delillerin savcılarca manipüle edilmesinin de içinde olduğu adli süreç ihlallerine yol açtığı” ifade edilen mektupta, “binlerce avukat, akademisyen, gazeteci, etnik azınlıklar ve işadamı düşman olarak görülerek hapse atıldı. Bu cezalandırmalar birçok Amerikan vatandaşı ve akrabalarını da etkileyerek Türkiye’deki çoğulcu demokrasi anlayışını aşındırdı ve ikili ilişkilerin geleceği adına büyük endişe ortaya çıkardı’’ ifadeleri kullanıldı.
Erdoğan ve baskı vurgusu
Mektupta şöyle denildi: İnsan hakları, medya özgürlüğü ve hukukun üstünlüğü ABD’nin Türkiye’ye yönelik politikasının önemli bir parçası olmadıkça, Erdoğan’ın muhtemelen kendisini eleştirenlere, muhaliflere ve kendi politikasıyla aynı fikirde olmayanlara baskıyı artırarak, Türkiye’nin demokratik mirasını daha çok aşındırmasından çok endişeliyiz. Bu da Türkiye’yi giderek ABD’den ve Avrupa’dan uzaklaştırarak muhtemelen kendi toplumu içinde istikrarsızlığı provoke edecektir.
'27 Mart'ta elimize ulaştı'
ABD’nin “Türkiye’deki ifade özgürlüğü ve toplanma özgürlüğü konularında endişelerinin sürdüğü ve bunların adli süreçle ilgili olanlarının dahil olmak üzere dile getirdiklerini” kaydeden ABD Dışişleri Sözcüsü Jeff Rathke, mektubun 27 Mart tarihinde ulaştığını belirtip talep ettiği şekilde bir sürekli, resmi diyalog kurumunun kurulması önerisini değerlendirdiklerini söyledi. Rathke ayrıca, mektubun incelendikten sonra cevabi bir mektubun da Kongre’ye yazılacağını belirtti.
'Endişeleri paylaşıyoruz'
Jeff Rathke, TBMM’de önceki gün geçen İç- Güvenlik Paketi ile ilgili olarak da şunları söyledi: “Güvenlik Paketi’nden haberdarız. Biz, Güvenlik Paketi’nin farklı görüşler için alanları azalttığı hakkındaki sivil toplum aktörlerinin ve başkalarının endişelerini paylaşıyoruz. Türk yetkilileri ile yargı sürecini garantiye alacak adımların atılmasının önemini ve yasal değişikliklerin temel özgürlükleri erozyona uğratmayacağına dair güvenin yenilenmesi hakkında görüşmeye devam ediyoruz.”
1990'lara geri döndük
Mektup olayını Washington’da 1990’lardan bu yana Türkiye’yi izleyen uzmanlara sorduk.
Türkiye’deki insan hakları konularında uzman olan St. Lawrence Üniversitesi’nden Prof. William Jones, Washington’da Türkiye üzerine çalışan herkesin Türkiye’yi artık “özgürlüklerin sürekli kısıtlandığı illiberal demokrasi” olarak kabul ettiğini söyledi.
1990’larda asker, jandarma ve polis tarafından çoğunlukla Güneydoğu’da yapılan ihlallerin artık hükümet ve sivil otoriteler tarafından “daha zekice” yapıldığına dikkat çeken Jones, “Şu anki insan hakları ihlalleri 90’lardakine benzer şekilde endişe verdiği için, Washington’da hiç görülmedik bir atmosfer yaşanıyor” dedi.
Jones’a göre, Erdoğan’ın medya sahiplerine baskı uygulayarak, çok sayıda gazeteciyi kovdurması 1990’larda bugünkü çaplara hiçbir zaman ulaşamamıştı.
Türkiye konulu insan hakları analizleriyle tanınan Howard Eissenstat ise ABD’nin Türkiye’ye, 1990’larda henüz Soğuk Savaş parametreleri bitmediğinden güvenlik açısından yaklaştığını anımsattı. Eissenstat, Obama yönetiminin şimdi de Türkiye’nin çevresindeki istikrar sıkıntıları nedeniyle daha çok güvenlik odaklı baktığını ve demokrasi ile insan hakları konularını yine “arka koltuğa aldığını” belirtti. Eissenstat, bu mektubun aslında yönetimin bu tutumuna son vermesi için ikaz anlamına geldiğini söyledi.
En Çok Okunan Haberler
- Türkiye'nin en ünlü tekstil devi kapandı
- SMA'lı bebeğin babası intihar etti!
- Muğla'da helikopter kazası: 4 kişi öldü!
- Soğuk havada TIR kuyruğu 30 kilometreyi geçti
- 'Su sorununu çözmek, DSİ'nin görevi değil'
- CHP'den Erdoğan'a sert yanıt!
- Öğrencisinin Suriye'de Bakan olduğunu öğrendi
- Evini kiraya verecekler için geri sayım
- 'Ev hapsi' kararının ardından ilk kez konuştu
- İstanbul Barosu hakkında soruşturma!