Direnişin dansı: "21. yüzyılın 'kansız devrim'i"
Ermenistan’ın başkenti Erivan’da Kadife Devrim’in üzerinden aylar geçmesine rağmen yüzler gülüyor, umutlar yükselmiş, geleceğe inançları tam. Erivanlılar “Bütün o korku atmosferi kırıldı. İnsanlar gülümsüyor. Bundan önce konuşmalar sadece şikâyetten ibaretti. Şimdi insanlar nasıl çözüm üretebiliriz onu düşünüyorlar” diye anlatıyor.
“Ne mi oldu? Bir mucize oldu” diye başlıyor anlatmaya film yapımcısı Seda Grigoryan. 30’larında ve neredeyse 15 yıldır ülkesi Ermenistan’da bir şeyler değişsin diye aktivist olarak da çalıştığını belirtiyor. Özellikle de kent savunmasında. “2000’lerden beri seçimlerden sonra sürekli protestolar oluyordu ama hiçbir şey değişmiyordu, aksine biz güvenimizi her seferinde biraz daha kaybediyorduk” dedikten sonra yüzü gülüyor: “Ama bu sefer oldu!” Olan şu: 10 yıl cumhurbaşkanlığı yapan Serje Sarkisyan’ın bu sefer bir de başbakanlığa gelmesiyle, halkın artık Sarkisyan iktidarındaki yolsuzluk, adaletsizlik, rüşvet, baskıdan kurtulmak için sokağa çıkması ve 11 gün sonunda 23 Nisan’da Sarkisyan’ın istifa etmesi. Ya da daha romantik bir şekilde söylersek, “Ermenistan’ın Kadife Devrimi”.
Direnişin dansı
Sarkisyan’ın çekilmesinden sonra protestoları örgütleyen, kendi de sokaklarda olan muhalif lider Nikol Paşinyan ve ekibi yönetime geçti. En önemlisi hiç kan dökülmemesiydi. 11’inci günün sonunda Sarkisyan istifasını verdiğinde Erivan sokaklarında özellikle de Cumhuriyet Meydanı’nda kalabalıklar dans ediyordu. Grigoryan da orada olduğunu söylüyor. “Sokakta seninle dayanışan binlerce insan görünce kendi gücünü anlıyorsun. Üç milyonluk ülkede 200 bin insanın sokakta olması çok önemliydi. Paşinyan insanlara gece evine gidip sabaha gelmelerini söylediğinde ben kişisel olarak bu son, yarın kimse gelmeyecek diye düşünmüştüm. Ama sabah Paşinyan sokakları kapatacaklarını Facebook canlı yayınında söyleyince, insanlar yine sokakları doldurdu” diye coşkuyla anlatıyor. Erivan’dakilerin çoğu gibi üzerinde çoktan unuttuğumuz bir neşe var. İnsanların sokağa hevesle çıkmasının nedenlerini de kendince şöyle tarif ediyor: “Paşinyan sokağa çağırdığında kendi de sokağa çıktı ve arabaların önünde durdu. Eğer bir tehdit varsa, onu önce kendi alarak başladı. Ayrıca Paşinyan 10 yıl önce ne söylüyorsa aynı şeyi söylüyordu. Güveniliyordu. İkincisi öğrenci hareketiydi. Geçen yıldan beri öğrenciler adalet, eğitimde yüksek kalite, şeffaflık, yolsuzlukların bitmesi için hareketteydi. Öğrenciler sokaklara çıkınca, insanlar bu gençlerin hayatlarını gelecekleri için riske ettiklerini görünce sessiz kalamadı. Kimse Nikol Paşinyan için sokağa çıkıyoruz diye düşünmedi, aksine kendileri için çıktılar.”
Geleceğe dair umut
Sokaklardaki coşku biraz sakinlemiş ama kent ve insanlar hâlâ heyecanlı, yüzler gülüyor, herkes eskiye göre daha umutlu ve neşeli. 45’lerinde bir Erivanlı kadın, “Artık nefes alabiliyoruz ve en azından geleceğe dair umudumuz var, eskiden hiç yoktu” diyor ve devam ediyor: “Geçenlerde vergi dairesindeydim. Eskiden suratsız ve tembellerdi. Bu sefer herkes güler yüzlüydü ve işimi hemen hallettiler. Yani yukarıdan düzgün çalışın emri gelmesi yetmiş bile!” Değişim bir tek devlet kurumlarında değil elbet. Günlük hayatta da hissediliyor. Grigoryan anlatıyor: “Bütün o korku atmosferi kırıldı. İnsanlar gülümsüyor. Bundan önce konuşmalar sadece şikâyetten ibaretti. Şimdi insanlar nasıl çözüm üretebiliriz diye düşünüyorlar.” Son zamanların en sıcak yazını yaşayan Erivan’da gerçekten mutlu ve dinç yüzler var. Her şeyin bir anda değişmeyeceğini de biliyorlar. Ama değişim gücünün ellerinde olduğuna inançları tam. Ekonominin iyi olmaması bile devrim mutluluğunu gölgeleyemiyor. Sokaklar gece 02.00’lere kadar insan dolu, gençler eğleniyor, marketlerde alışveriş yapılıyor, restoranlarda yer bulmak biraz zor. Hayata devrim heyecanı karışmış durumda.
Normale dönmek
Rusya’da nükleer mühendisliği okumak için bir kafede garsonluk yaparak para biriktirmeye çalışan David, “Gündüz çalışıyordum ama gece hep meydandaydım. Nasıl kaçırırdım, çocukluğumdan beri hayal ettiğimiz şeydi” diye heyecanlı heyecanlı anlatıyor. Aynı heyecanla kafenin yanındaki yolu işaret ederek ekliyor: “Geçen gün başbakan buradan tek başına yürüyerek geçip gitti. Düşünebiliyor musun? Yanında kimse yok! Normal insanlar gibiydi.” Normalleşmek. Belki de yaşanan bu. Yıllardır devam eden Sarkisyan iktidarı yolsuzluk, rüşvet, yargıya müdahale, muhaliflere baskı, kötü ekonomi, adaletsizlik gibi birçok derdin müsebbibi. Ülkedeki siyasetçi ve iş insanlarının iç içe geçmesi, halkın sırtından zengin olmaları da cabası. Ermenistan’da halkın yüzde 30’u yoksul, işssizlik yüzde 18’lerde ve asgari ücret 115 dolar civarında.
Rüşvet bitti
Paşinyan ve ekibinin işi zor ama onlar da bunun farkında. Ki uygulamaları da başlamış. Bir anne anlatıyor: “Okul mezuniyetlerinde, özellikle müdürlere, hediye görüntüsünde rüşvet sayılabilecek şeyler verilirdi eskiden. Mesela 1500 dolarlık bir kolye! Eğitim Bakanı değişir değişmez öğretmenlere hediye almayı yasakladı. Ama bazı veliler durmadı ve hediye aldılar.”
Elbet her sınıfta bir muhalif anne var. Bakanlığa bildirmiş, hemen o gün Eğitim Bakanı o okula gidip müdürü görevden almış! Normalini yapmış yani. Yine dediklerine göre mesela ülkedeki hâkimler ve savcılar hâlâ şaşkınmış. Paşinyan’dan da Sarkisyan gibi emir gelmesini bekliyorlarmış ki karar verebilsinler. Paşinyan açıklama yapmak zorunda kalmış: “Bana göre değil, okuduğunuz hukuka göre karar verin!”
Karamsarlık bitti
Halk da davranışlarını değiştirmeye başlamış. İnsanlar artık siyasetçilerle içli dışlı eski oligarkların tonla para kazandıkları süpermarketlerden değil, küçük esnaftan alışveriş yapmaya başlamışlar. Seda Grigoryan da başka bir değişimi vurguluyor: “Eskiden muhalif ve aktivist olan birçok arkadaşım şu an hükümette. Gerçekten günde 3 saat uyuyarak çalışıyorlar, düzeltilecek çok şey ve yapılacak çok iş var.” Gülüyor, belli ki kendine de tuhaf geliyor: “Bizim hayatımızdaki değişimi görmek için biraz daha beklememiz gerekecek. Ama mesela muzun fiyatı 7 bin dramdan 4 bine indi. Çünkü önceden eski hükümetten birinin tekelindeydi. Eskiden beri çalıştığımız sinema enstitüleri de kendini toparladı, çünkü biliyorlar ki, farklı bir bakış açısı geliştirmezlerse orada kalamayacaklar.” Otel resepsiyonunda okul harçlığını çıkarmak için çalışan Armine ise, “Karamsarlığımız gitti, ben mesela mezun olunca herkesle eşit şekilde iş bulabilme şansına sahibim. Eskiden mutlaka birilerinin yakını olmanız lazımdı. Gerçekten ne kadar güzel bir cümle değil mi, Ermenistan’da kadife devrim...” Son olarak da biraz çekinceli bir gülümsemeyle ekliyor: “Umarım siz de başarırsınız.”
Ermenistan fabrika ayarlarına döndü
Washington merkezli bağımsız kuruluş ABD Ermeni Asamblesi bölge analistlerinden Aline Ozinian, Türkiye doğumlu bir Ermeni olduğu için Türkiye ve Ermenistan ilişkileri konusunda da uzman. Şu anda Erivan’da yaşıyor. Kadife Devrim’e şahit olanlardan, ama devrimi aynı zamanda akademik anlamda da inceleyenlerden.
Hukuk sistemi inşası
-Ermenistan’da devrim mi oldu yoksa hükümet mi değişti?
Yapanlar devrim diyor. Ama devrim değil çünkü herhangi bir sistem değişikliği olmadı, hükümet değişti. Diğer taraftan, daha önceki hükümet o kadar gitmeyecek bir hükümetti ki, devamlı bir transformasyon geçirip hükümeti ellerinde tutmaya çalışıyorlardı. Sarkisyan’ın sisteminde akrabalık, arkadaşlık, tanıdıklık ve rüşvet üzerine kurulu bir devlet vardı. Bu anlamda o grubun siyasetten çıkarılması, devrim niteliğinde. Nikol Paşinyan’ın da dediği o: “Devrim başladı ve devam ediyor. Devrim, bu sistemin yerine bir hukuk sistemi inşa edildiği zaman olacak.” Ki bu siyasi irade de var, halkın iradesi de. Ama şu anda eski sistemin yıkımıyla uğraşılıyor.
-Hiç mi eskiyi savunan yok ülkede?
İstemeyenler, bürokraside Sarkisyan’ın ailesi kadar olmasa da yer tutanlar ve kaptıkları köşeleri şimdi kaybedenler. Kim adil bir ülkede yaşamak istemez ki! Düşünün o rüşvetçi generaller ya da bürokratların arasında namuslu insanlar da vardı, onlar da aklanmak istiyor tabii.
-O zaman bu bir geçiş dönemi?
Ülkede sistem değişmedi, sadece fabrika ayarlarına döndü. Ama biz o fabrika ayarlarını hiç yaşamamıştık. Yaşanan şaşkınlık bu. Ama herkes şöyle diyor: Bu bir geçiş dönemi, dayanacağız. O yüzden herkes durumdan mutlu.
Adil ülke isteği
-Bürokrasinin hepsi mi gitti?
Aslında kadroların yüzde 90’ı yerinde duruyor. Sadece sembolik görevlerde olanlar ya da şaibeli isimler gitti. Ermenistan’ın en büyük sorunu ekonomi, tekelleşme, paranın aşağıya damlaya damlaya inmesi. Herkes adil bir ülke istiyor.
Rusya en baştan beri barışçıl gösterilere müdahale etmeyeceğim dedi ve etmedi de. Rusya’nın duruşu ne bu değişimle ilgili?
Rusya için taban tarafından bu denli istenmeyen bir liderle işbirliği yapmanın bir avantajlı tarafı yok. İkincisi Ermenistan’ın Rusya siyaseti cumhurbaşkanının ya da başbakanının değişmesiyle değişecek bir çizgi değil. Rusya Ermenistan’ın ve buradaki birçok ülkenin büyük ağabeyi ve bu önkabul. Yani çok daha büyük stratejik mesele. Değişmesi söz konusu değil.
Türkiye’nin pozisyonu değişmeli
-Paşinyan gazeteci kökenli bir lider. İktidara gelmesi basında değişikliğe sebep oldu mu?
Ermenistan’da da basın özgürlüğü yok diyoruz ama Sarkisyan’ın gittiği son güne kadar sert makaleler, acayip karikatürler, yazılar hep vardı. Burada muhalifsen devlet kanalında açık oturum sunucusu olup ayda 15 bin dolar kazanamıyorsun sadece. Ama Türkiye’deki gibi Başbakanlık’ı izlemekten men edilmiyorsun. Şu anda da anti-Paşinyan bir sürü yayın var. Ciddi kara propaganda yapıyorlar. Mesela Paşinyan, LGBTİ haklarına önem veriyor diye anayasayı değiştirecek ve LGBTİ’leri getirecekler diye yalan haberler yapıyorlar. Evet Paşinyan bunu yapar ama öyle bir gündem yok şu an. Sonra “Paşinyan Karabağ’dan toprak verir” diyorlar. Aynı Türkiye’de olduğu gibi milliyetçi damar ve hassasiyetlerimiz üzerine oynuyorlar. Ama Paşinyan ve ekibi çok hazırlıklı, çok hızlı bir cevap verip söndürüyorlar işi.
-Yeni ekiple Türkiye ile ilişkilerinde değişiklik olur mu? Paşinyan birkaç gün önce bir çağrı yaptı.
2009’daki Türkiye ve Ermenistan arasındaki protokol süreci doğmadan öldü. Ermenistan tarafı hep şunu istedi: Önkoşulsuz diplomatik ilişkiye başlayalım ve sınırları açalım. Ama buna Türkiye’den hep ‘Sen soykırım diyorsun’ denilip önkoşul koyuldu. Yani bu da hükümetler üstü bir ajanda aslında. Hiçbir hükümet Ermeni halkına ‘Biz Türkiye ile ilişki kurmak adına soykırım sözcüğünü kaldıracağız’ diyemez. Ermenistan, Türkiye’ye bundan daha avantajlı öneri sunamaz. Paşinyan da. İşin dinamiğini Ermenistan’da aramak yanlış. Türk-Ermeni ilişkilerinin açılması için Türkiye’nin pozisyon değiştirmesi gerekiyor.
En Çok Okunan Haberler
- 8 aydır kabız olan kadın tuvalette felaketi yaşadı!
- İsmail Küçükkaya canlı yayında 'bozkurt' işareti yaptı
- Ümit Özdağ yayını terk etti
- Atatürk yerine Erdoğan'ı taşıttılar!
- Bahçeli'nin 'Öcalan' çağrısına ilk yorum!
- Anıtkabir'de 'Erdoğan' ve 'Reis' sloganları
- Dubai çikolatası yaratıcısından 'Türkiye' itirafı
- 29 Ekim'i Mısıroğlu'yla kutladılar!
- 'Ahmak davası' için HSK'ye yeni başvuru
- Apple duyurdu: Görevi tamamla, 1 milyon doları al!