Türkiye Enerji Zirvesi 2010
Petrol Platformu Derneği (PETFORM) Başkanı Nusret Cömert, üzerinde çalışma yürütülen Doğalgaz Piyasası Kanununda değişiklik öngören düzenlemenin, yasanın ruhuna uygun biçimde ''yine liberasyon getirmesini'' beklediklerini kaydetti.
Gas&Power ile Enerji Petrol Gaz dergileri tarafından Ankara Sheraton Oteli'nde düzenlenen 2010 Türkiye Enerji Zirvesi'nde ''doğalgaz'' paneli düzenlendi. Panelin oturum başkanlığını üstlenen Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) üyesi Fatih Dönmez, yaptığı konuşmada, son yıllarda enerji sektöründe ''petrolün tahtının sarsıldığını'', önümüzdeki 10 yılda en çok konuşulacak enerji kaynağının ''doğalgaz'' olduğunu ifade etti.
Dönmez, küresel krizin de etkisiyle geçen yıl doğalgaz tüketiminde bir miktar azalış meydana geldiğini ancak, bu yıl 37 milyar metreküp civarında bir tüketim beklediklerini kaydetti. Türkiye doğalgaz sektörünün küresel krize rağmen ''ayakta durduğunu, büyümeyi sürdürdüğünü'' belirten Dönmez, Türkiye'nin aktif, yabancıların ilgisini çeken bir doğalgaz piyasasına sahip olduğunu dile getirdi.
'Abone sayısı her yıl 100 bin artıyor'
Panelistlerden Başkent Doğalgaz A.Ş Genel Müdürü İbrahim Halil Kırşan, doğalgazın çevre dostu bir enerji kaynağı olduğunu ve Ankara'da hava kirliliğine karşı 1987-88'de uygulamaya konulduğunu ifade ederek, bugün 8 bin 250 kilometrelik şebeke hattına ulaşıldığını anlattı. Şirketin yapısı hakkında bilgi veren Kırşan, 1 milyon 200 bin aboneleri bulunduğunu, mücavir alan genişledikçe abone sayısının artış gösterdiğini ve ortalama her yıl 100 bin abonenin sisteme dahil olduğunu kaydetti. Kırşan, abone sayısının 1 milyon 500 bine ulaşmasının tahmin edildiğini söyledi. Şirketin altyapı yatırımlarını büyük ölçüde tamamladığını dile getiren Kırşan, ''Başkent Doğalgaz özelleşiyor. Biz de bütün hazırlıklarımızı tamamladık, önümüzdeki bir iki hafta içinde start veriliyor ihaleye. Yatırımcıları bu güzide kuruluşumuza bekliyoruz, davet ediyoruz'' dedi.
Petform Başkanı Cömert
Petrol Platformu Derneği (PETFORM) Başkanı Nusret Cömert de konuşmasında, dünyada artan enerji talebine vurgu yaparak, dünya nüfusunun son derece hızlı arttığını, 2050 yılında 9 milyara ulaşmasının beklendiğini kaydetti. Dünya ekonomisi ve refahının da artış trendinde olduğunu dile getiren Cömert, tüm bunların enerji talebini beraberinde getirdiğini, bunun da çevre üzerinde baskı yarattığını anlattı. Bu noktada doğalgazın önemine işaret eden Cömert, dünya doğalgaz rezervinin büyük ölçüde Ortadoğu'da toplandığını, ülke bazında da Rusya ve İran'ın öne çıktığını kaydetti. Cömert, ikmal projelerinin, sorunun en önemli parçasını oluşturduğunu ifade etti.
Cömert, Türkiye'de, dünyadaki trendlere paralel 2001'de Doğalgaz Piyasası Kanunu yayımlandığını anımsatarak, yasanın ''şeffaf, rekabetçi, nihai tüketicinin kendi ikmalcisini rahatlıkla seçebileceği sayıda ikmalcinin ve koşulların oluşturulduğu bir piyasa vizyonu'' ortaya koyduğunu söyledi. Söz konusu yasada değişiklik öngören düzenleme üzerinde çalışma yürütüldüğünü ve sektör olarak yapıcı katkı sağlamaya çalıştıklarını belirten Cömert, ''Yeni doğalgaz kanunu aslında yine liberasyon getirecek diye bekliyoruz. Ne olacak? İthalat serbest olacak. Zaten çoklu ikmalci olmadan rekabetten söz etmek güç'' dedi. İthalatı serbest bırakmanın liberasyonu geliştirmek için yeterli olmadığını kaydeden Cömert, ''Bu yeterli değil, doğalgazın kontrat ve miktar devirleri var. Özel sektör oyuncularını piyasa riski almak üzere piyasaya davet edeceğiz. BOTAŞ'ın hukuki ayrıştırılması zaten mevcut kanunda var, bunun da muhafaza edileceğini düşünüyoruz'' şeklinde konuştu.
'Belediyeler, doğalgaz dağıtım projelerine destek vermeli'
Doğalgaz İthalat ve İhracatçıları Birliği Derneği Başkanı Fatih Baltacı da, Doğalgaz Piyasası Kanunu'nun 9 yıl 10 gün önce yayımlandığına işaret ederek, bugün nüfusun yüzde 80'ine doğalgazın ulaştığını anlattı. Baltacı, sektörün yasayla ilgili bir sıkıntısı bulunmadığını ancak, Türkiye'deki doğalgaz piyasasında ithalat ve toptan satıştaki problemin ne yazık ki 9 yıldır çözülemediğini ifade etti. Baltacı, yeni yasa taslağı kapsamında kontrat ve miktar devrine mutlaka devam edilmesi gerektiğini ifade ederek, yasada yapılacak değişikliklerin 2001'deki öngörülen liberal piyasa anlayışından farklı olmamasını dilediğini söyledi. Baltacı düzenlemenin şeffaf bir süreçte tartışılarak hazırlanmasını istediklerini de sözlerine ekledi.
Energaz Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdürü Gültekin Çınar da, 1900'lerin başında dünya nüfusunun yüzde 10'unun kentlerde yaşadığını, bugün rakamın yüzde 50'yi bulduğunu ve yükselme trendinin devam ettiğine işaret ederek, 21. yüzyılın ''kentler yüzyılı'' olarak adlandırıldığını söyledi. Kentlerdeki yoğunlaşma nedeniyle kentlerin tüm dünyada toprağın, suyun ve havanın en kirli olduğu alanları oluşturduğunu kaydeden Çınar, ''Artık havadan sudan konular şehirlerde önemsiz konular değil, en hayati konular haline gelmiştir'' dedi. Çınar, doğalgazın çevreci yönüne vurgu yaptı ve Türkiye'nin büyük bir doğalgaz piyasası bulunduğunu, büyümenin de devam ettiğini söyledi.
LNG'de umut verici gelişmeler
Egegaz A.Ş Genel Müdürü İbrahim Akbal da, temiz enerji kaynağı doğalgazın dünyada 70 yıllık, sıvılaştırılmış doğalgazın (LNG) 40 yıllık geçmişi bulunduğunu ifade ederek, LNG'nin son yıllarda önemli gelişme gösterdiğinin altını çizdi. LNG'nin kolay taşınabilir, anlık taleplere cevap verebilir olmasının bu noktada önem taşıdığını dile getiren Akbal, birçok ülkenin son yıllarda LNG terminalleri ile kaynak çeşitlendirmesine gittiğini söyledi. Dünyada bugün 72 gazlaştırma, 22 sıvılaştırma olmak üzere 94 faal LNG terminali bulunduğunu, bir o kadarının daha planlandığını belirten Akbal, 342 gemiden oluşan LNG filosu bulunduğunu, yüksek kapasiteli LNG tankerlerinin dünyada dolaştığını, bu kapasitelerin daha da artırılmasının planlandığını kaydetti ve bu alanda ''umut verici gelişmeler'' yaşandığını söyledi.
Akbal, liberal bir doğalgaz piyasasına sahip olmak için hazırlanan 4646 sayılı doğalgaz piyasası yasasının bu öngörüyü devam ettirmesini istediklerini belirterek, aynı zamanda özel sektöre imkan, altyapı sağlamasının fayda getireceğini, yeni yatırımcıları cesaretlendirici muafiyetlerin düşünülmesinin de yerinde olacağını söyledi.
Türkiye Doğalgaz Dağıtıcıları Birliği Derneği Yönetim Kurulu üyesi Yaşar Arslan da yasa değişikliğine değindi. ''Çok fazla bir şeye ihtiyaç bulunmadığını'' dile getiren arslan, ''Çok fazla yapamadığımız bir şey yok. Piyasa arz anlamında büyük bir sıkıntı çekiyor, arzı kanundaki tariflere göre serbestleştiremedik, bununla ilgili yapılacak şeyleri yapmamız gerekiyor'' dedi.
'Türkiye ile işbirliği yapmak bizim için çok özel'
Sinop'ta planlanan 2. nükleer santral için protokol imzalanan Güney Kore Elektrik Enerjisi Şirketi KEPCO'nun Başkan Yardımcısı Youngeek Jung, Kore'de nükleer enerjinin gelişme sürecini anlattı. Kore'nin enerji kaynakları bakımından dünyadaki en fakir ülkelerden biri olduğunu kaydeden Jung, ülkesinin enerji kaynaklarının yaklaşık yüzde 97'sini deniz aşırı ülkelerden ithal ettiğini, bu eksikliğin de nüklere santral gelişimini hızlandırdığını söyledi.
Kore'de nükleer enerji programının ilk kez 1962 yılında tartışılmaya başladığını anlatan Jung, 1978 yılında da ilk nükleer ünitenin bağlandığını ve Kore'de nükleer enerji çağının başlamış olduğunu kaydetti.
Kore'de nükleer gelişmenin 1970'ler, 1980'ler, 1990'lar ve 2000'ler olmak üzere 4 aşamada incelenebileceğini anlatan Jung, 1970'lerde başlayan ilk aşamanın ''anahtar teslim'' diye adlandırdıklarını ve yabancı ülkelerin teknoloji ve mühendislerine bağlı olmak zorunda kaldıklarını bildirdi. Jung, şöyle devam etti: ''İkinci aşama, yani anahtar teslim olmayan aşama 1980'lerde yaşandı. Bu aşama bizler için yerel yüklenici katılımını artırmak ve kendi deneyimimizi kazanmak son derece önemliydi. Üçüncü aşama teknolojik olarak kendine yeterlilik aşamasıydı ve 1990'lı yıllarda yaşandı. Bu Kore nükleer tarihinde çok büyük bir dönüm noktası oldu. teknolojik olarak kendi kendine yeterli olmanın nükleer enerji programını başarıyla uygulamak için en iyi yöntem olduğunu biliyorduk. Dördüncü aşama, şu anda yaşamakta olduğumuz aşama. Bu da teknolojik olarak ilerleme adını alıyor. Bu aşamada yeni reaktör markaları geliştirdik.''
Şu anda Güney Kore'de 20 nükleer ünite bulunduğunu belirten Jung, 8 ünitenin de inşa halinde olduğunu, 2030 yılına kadar 40 nükleer enerji santraline sahip olmak istediklerini söyledi. Güney Kore tarafından geliştirilen APR 1400'un 3. nesil enerji reaktörü olduğunu anlatan Jung, şu anda 4. nesil reaktör olan APRartıyı geliştirme aşamasında olduklarını, bu reaktörün inşaatına da 2020'lerde başlanacağını bildirdi.
'Türkiye ile çalışmaktan mutluyuz'
Jung, nükleer enerjinin düşük karbon ve yeşil enerji için tek yol olduğunu belirtirken, ''Bu inanç birçok ülke tarafından da paylaşılmakta'' dedi. Şu anda dünyada bir nükleer rönesans dönemin yaşandığını anlatan Jung, şöyle konuştu: ''Kore nükleer enerji deneyimini global dostlarla paylaşmaya hazır. Özellikle Türkiye ile yapacağımız işbirliği bizim için özel bir işbirliği. 60 yıl önce Kore Savaşı sırasında siz bize yardımcı olması için askeri birlikler gönderdiniz. Sizlerle güçlü ortaklığın devam etmesini diliyoruz. Türkiye'de fizibilite çalışmasını başlattık. Sizlerle ilk enerji programını sizlerin ülkesine getirmek için işbirliği yapmayı umuyoruz. Birçok ülke şunu fark etti; nükleer enerji iklim değişikliği sorunu ve karbondioksit emisyonlarını azaltmanın tek yolu. Halklar da bunu artık kabul etmekte.''
En Çok Okunan Haberler
- Türkiye'nin en ünlü tekstil devi kapandı
- SMA'lı bebeğin babası intihar etti!
- Soğuk havada TIR kuyruğu 30 kilometreyi geçti
- Muğla'da helikopter kazası: 4 kişi öldü!
- CHP'den Erdoğan'a sert yanıt!
- Öğrencisinin Suriye'de Bakan olduğunu öğrendi
- Evini kiraya verecekler için geri sayım
- 'Su sorununu çözmek, DSİ'nin görevi değil'
- ‘Binadan çıkamıyorum, bu çaresizliğe...'
- Fidan ve Colani yeni dönemi açıkladı