Anadolu’dan bir Beser Hatun geçti: Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç, babannesini ve onun mücadele dolu yaşamını anlattı

Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç’ın babaannesi Beser Hatun, Ecevit’in şiirine konu olmuş Anadolu’nun bilge kadınlarından biri. Başkan Kılıç, “Beser Hatun: Meçi’den Bir Bilge Geçti” isimli kitabıyla anlattığı babaanesi için "O, yaşayan bir üniversiteydi" ifadesini kullanıyor.

Yayınlanma: 11.07.2021 - 02:00
Anadolu’dan bir Beser Hatun geçti: Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç, babannesini ve onun mücadele dolu yaşamını anlattı
Abone Ol google-news

Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç’ın babaannesi Beser Hatun, Bülent Ecevit’in şiirine konu olmuş, “Dostluğun vatanı olmaz” şiarını ziyarete gittiği Almanya’da Münih Belediye Başkanı’na kadar ulaştırmış Anadolu’nun bilge kadınlarından biri.

Onu ve mücadele ile geçen yaşam hikâyesini, “Beser Hatun: Meçi’den Bir Bilge Geçti” isimli kitabıyla anlatan Kılıç’tan dinledik. “O olmasa Ali Kılıç da olmazdı” diyen başkan, kadınlara yönelik yürüttüğü politikalarda babaannesinin anısını yaşatıyor.

Beser Hatun’u bir kez daha sizden dinleyelim. Babaanneniz nasıl biriydi? 

Beser Hatun, benim hem annem hem babam hem babaannem hem de öğretmenimdir. Hayatımın büyük bir bölümünde bana yön veren bir Anadolu kadınıydı. Bütün torunlarını ısrarla ve inatla okumaya teşvik eden bir kadın. Köy yaşantısında, erkeklere hükmeden, karar veren, küskünleri barıştıran, kadınların sorunlarını çözmek için çabalayan bir kadından bahsediyoruz. O, yaşayan bir üniversiteydi. 

Kitabı yazmaya nasıl karar verdiniz?

30 yıllık bir demleme sürecinin ardından ortaya çıktı aslında bu kitap. Tam da ülkemizde kadına şiddetin arttığı böyle bir döneme, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedildiği bir döneme denk geldi. Pandemi koşullarında evde de kalmışken fırsat bu fırsat diyerek sabahlara kadar oturup kitabı yazdım. Anadolu’da kadın ağırlığı hep hissedilmiştir. Osmanlı’nın içinde de, Cumhuriyet tarihinin ilk yıllarında da. Ancak son yıllarda aşağı inişi gözlemledim. Kadının toplumun dışına itilmek istendiğini gördüm. Anadolu’nun bir dağ köyünde, okuma yazması olmadan bir kadın eğer efsaneleşebiliyorsa, bir aileyi yoktan var edebiliyorsa burada bir vizyon var demektir.

Ben de okuyanlara örnek olsun istedim Beser Hatun’un hayatı. Kitabı da bu nedenle yazdım.

Babaannenizin sizi en çok etkileyen hikâyesi nedir?

Şu hikâyesi beni çok etkilemiştir; babaannemin ağabeyini karşı aşiretten birileri öldürüyor. 1938 olayları bu kişiler çatışmalar nedeniyle dedemin evine sığınıyor. Babaannem gelenlerden birinin kardeşinin katili olduğunu fark edince üzülüyor ama mutfağa giderek ekmek yapmaya başlıyor. Dedem mutfağa girince babannemin ağıt yaktığını görür ve sorar: Evde bu kadar çalışan varken sen neden ekmeği yoğuruyorsun? Babaannemin verdiği yanıt benim için çok önemlidir. Bugün Kerbela günü. Ağabeyimi öldürenler bugün evimize sığınmış durumda. Ben bu hamuru gözyaşlarımla yoğurup kızgın ateşte pişireceğim. Bizzat ikram edeceğim ki içindeki kin ve nefret ateşini söndürebileyim. 

Ben bu hikâyeyi Almanya’daki Maximilian Üniversitesi’nin eski rektörüne anlattım. Babaannen hangi üniversiteden mezun diye sorduktan sonra keşke benim hümanizm kitabını yazmadan Anadolu’ya gelmiş olsaydım ve Anadolu hümanizmini büyüklerinizden öğrenmiş olsaydım dedi. Beser Hatun, yaşamına dünya ve Türkiye tarihini de sıkıştırmış. Savaşlar, köy boşaltmaları ve nice olay. Ona rağmen insanlığa inancını yitirmemiş. “Dostluğun vatanı olmaz” diyecek kadar da bilge bir kadın...

1938’deki köy boşaltmaları nedeniyle ailemiz Isparta’ya sürülüyor. O dönemler Türkçe bilmeyen babaannem tesadüfen Süleyman Demirel’in teyzeleri ile komşu oluyor. Babaannem onlara Zazaca, onlar da babaanneme Türkçe öğretiyor. Aralarında kadın dayanışması başlıyor. İşte dostluğun vatanı olmaz sözü aslında buradan geliyor. 

Daha sonra bu sözleri, babaannem Almanya’ya geldiğinde görüştüğü Münih Belediye Başkanı’na söyledi. “Dostluğun vatanı olmaz. Her ne kadar biz Anadolu’dan gelsek de artık çocuklarımın yeni vatanı burası. Ben çocuklarımı sana emanet ediyorum” diyerek ülkesine döndü. Döndükten kısa bir süre sonra da yaşamını yitirdi.

Bu kadar güçlü bir kadın karakterle büyümek, bir siyasetçi olarak sizin karakterinizi nasıl etkiledi? 

Bir Ali Kılıç varsa, belediye başkanı olarak kendisine oy veren ya da vermeyen ya da ırk din, dil demeden insan ayrımına girmiyorsa burada Beser Hatun’un müthiş bir katkısı vardır. Her şeyi ondan öğrendim.

O bize, Munzur Dağları’nda Anadolu hümanizmini, Yunus Emre’yi, Hacı Bektaş-ı Veli’yi, Mevlana’yı yaşatarak öğretti. Benim sloganım “daima sevgi kazanacak”. Sevdiğiniz zaman kazanırsınız. Ben bu anlayışı babaannemden aldım.

Babaannenizin kadının toplumdaki yerine, toplumsal cinsiyet eşitliğindeki bakış açınıza katkısı oldu mu? 

Her boyutuyla güçlü bir kadındı, doğal olarak bu beni etkiledi. Babaannem içeri gelmeden cemler başlamazdı köyümüzde. Bu, kadının ne kadar öncü olabileceğini de gösteriyor. Babaannem lider bir kadın her şeyden önce. Bülent Ecevit’in Pülümür ziyaretinden esinlenerek yazdığı “yaşlı kadın” şiirindeki kadınlardan biri babaannemdir örneğin. 

Elimde bir sihirli değnek olsa bakanlar kurulunu komple kadınlardan oluştururum. Cumhurbaşkanı koltuğuna kadın oturmalı. Meclis başkanı kadın olmalı. 

Türkiye’de ne yazık ki kadını bir köşeye itmiş durumdayız. 

Ben Maltepe’ye ilk geldiğimde kadın atölyeleri, kadın girişimciler mutfağı kurdum. Maltepe’de yaşayıp da ayağına deniz suyu değmemiş vatandaşlarımız olduğunu gördüm, onlar için tekne turları yaptık. Pandemi sürecinde 174 kadınımıza okuma yazma kursu verdik. 74 yaşında bir annemize sertifikasını verdim. Bu benim için çok önemli. Kadına Maltepe’de her zaman pozitif ayrımcılık vardır. Şunu unutmayalım: İnisiyatif verilmesi halinde Anadolu’da milyonlarca Beser Hatun var.


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler