Akbelen'de mücadele sürüyor: Bir tane bile ağaç kestirmeyeceğiz, yaktırmayacağız da!

Muğla Akbelen ormanında yapılmak istenen maden ocağına karşı direnişte olan İkizköylüler mücadelelerini sürdürüyor. İkizköy sakinleri kararlılıklarını "Yangınlarla birlikte burasının artık önemi kat, kat, kat arttı. Bir tane bile ağaç kestirmeyeceğiz, yaktırmayacağız da" diyerek gösteriyor.

Akbelen'de mücadele sürüyor: Bir tane bile ağaç kestirmeyeceğiz, yaktırmayacağız da!
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 08.08.2021 - 12:14

Muğla’da Akbelen Ormanı’ndaki ağaçların kesilmesine karşı çıkan İkizköy sakinleri, çevre nöbetlerini orman yangıları devam ederken de sürdürdü.

Alevler, nöbet tuttukları alana ve köylerini tehdit etti. Kemerköy Termik Santrali’nin de yangından etkilenmesinin ardından, Akbelen’in yakınlarındaki Yeniköy Termik Santrali de tehlike altına girdi.

ANKA Haber Ajansı, çevre nöbetlerini sürdüren İkizköylüleri, çadırlarını kurdukları alanda dinledi.

İkizköylü İlkay Demir; yangın korkusu ile gözlerine uyku girmediğini söyledi. Demir, kızının “Kedi ve köpek ateş içinde kalır da sokakta yanarsa” diye çok korktuğunu belirtti. Demir yangın sırasında kömür gibi bir kokunun havaya yayıldığını söyleyerek, “'Acaba zehirlenir miyiz diye korku oldu' diye" dedi.

“TEMİZ HAVAYI KAYBETMEK İSTEMEDİM”

“Kömür gelecek de çamlarımızı kesecek diye çok korktum” diyen Demir, “Temiz havayı kaybetmek istemedim, 20 gündür nöbet bekliyoruz. Şimdi biz yangınla uğraşıyoruz, 3-4 günden beri” diye konuştu.

Demir, “Ben çamlarımı kestirmek istemiyorum” dedi. Demir şimdi tek dileklerinin yangın çıkması halinde uçak gönderilmesi ve ağaçlarının maden için kesilmemesi olduğunu, “Çamlarımıza dokunmasınlar, toprağımda kalmak istiyorum ben” sözleri ile anlattı.

“GERİSİ NE OLACAK?”

İkizköylü Necla Işık da yangında ağaçlarının kesilmemesi için nöbet tutarken, Türkiye’nin birçok yerinde yangın başladığını ve ormanların yandığını belirterek, yangın sırasında yaşadıklarını şöyle aktardı:

“Gerildik, korktuk. Panik atak geçirdim, ben. Hayvanlarımı nereye götüreceğimizi bilemedim. Çocuklarım var, ben varım. Hadi biz arabaya atlarız, gideriz. Gerisi ne olacak. Tavuğundan tutun, kedisine, köpeğine, ineğine, buzağısına. Uyku zaten uyumuyoruz, nöbetteyiz ama stres katlandı. Çocuklar ağla, ağla. Eşim Bodrum’da. Burada yalnızız. Bir tek ben değil bütün kadınlar öyle, herkesin eşi çalışıyor. Aşırı üzerimizde gerginlik oldu. Çok sıkıntılıydı, tam dün ‘nefes aldık’ dedim. Duyduk ki yine başlamış. Zaten gözümüz karşıda.Yangınlarla birlikte burasının artık önemi kat, kat, kat arttı. İkizköylüler için çok önemliydi ama şu saatten sonra, orman kalmadı burada. Ören’de, Bayır’da, Gürceğiz’de orman kalmadı. İnsanlar evinden oldu, hayvanları öldü, doğadaki hayvanlar gitti… Artık ormanlarımız, bir tane bile ağaç kestirmeyeceğiz, yaktırmayacağız da. Bunlar bizim ak ciğerlerimiz, evlatlarımıza ne bırakacağız. Ama durum bu yani, görüyorsunuz. Daha ne denir bu durum karşısında.”

“SANTRAL GÜVENDE, FESLEĞEN YANIYOR”

Çevre mühendisi çevreci Deniz Gümüşel; harita üzerinde, yangının Akbelen ve İkizköy’ü nasıl tehdit ettiğini anlattı. Yangın tehlikesinin, Kemerköy ve Yeniköy termik santrallerinin kömür ocakları nedeniyle arttığını vurgulayan Gümüşel; yangının Kemerköy’e sıçramasının ardından Yeniköy’de geniş önlemler alındığını ancak Fesleğen’de devam eden orman yangınına kimsenin müdahale etmediğini söyleyerek, “Santrali güven altına almışlar ama Fesleğen’de yangın devam ediyordu” dedi.

Gümüşel, yangın çalışmalarına yardım eden gönüllülerin, yangın alanından çıkarıldığını da belirtti. Gümüşel, yangın tehlikesinin sürdüğünü belirterek, “Alan mecazi anlamda da sıcak. 2 yıldır kestirmediğimiz bir orman alanı var. Hemen bu yangınların öncesinde büyümüş bir mücadele var. Gözümüz gibi baktık, alandan ayrılmadık yangınlar boyunca” diye konuştu.

“ÖLÜM FERMANI VERMİŞ OLACAĞIZ”

Yangınların ardından artık orman alanlarına ormancılık dışında bir faaliyete izin verilmemesi gerektiğini vurgulayan Gümüşel, “Sadece Muğla’da 60 bin hektar alanın üzerinde orman yanmış durumda. Çok büyük bir ekosistem kaybı. Bir de bunların üzerine madenler için kesilmesine göz yumarsak, gereksiz havalimanları, otoyollar için, hangi çılgın projeyse ormanlar için göz yumarsak; kendi kendimizin ölüm fermanını vermiş olacağız” dedi.

AVUKAT ATAL: KAPİTALİZM SON ANA KADAR KAZANMAK İSTİYOR

Çevre savunucusu Avukat İsmail Hakkı Atal da Türkiye’nin birçok yerindeki yangınların ardından maddeler halinde yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

“Enerji ve maden sektörü kesinlikle özel sektörün değil devletin elinde olmalı. Kemerköy Termik Santrali’nin yangın kapısındayken, elektrik üretmeye devam ediyor. Termik santralin kapısı yanarken, Kemerköy Termik Santrali’ni tahliye ettiler. Çünkü kapitalizm, özel sektör son ana kadar para kazanmak istiyor. Doğayı ve insanı da gerekirse feda ediyor. Enerji ve maden şirketleri olduğu sürece hepimizin hayatı tehlike altında.

Mars yüzeyi gibi üzerinde ot bitmeyen, kuş geçmeyen, canlı yaşamı olmayan açık linyit ocağı var orada. Her yıl bundan sonra yangın mevsimleri iklim krizine bağlı olarak daha da uzayacak. Bu yangın bize şunu gösterdi. Yeniköy Termik Santrali için tehlike geçmiş değil. Burasının üstünün hemen geçirimsiz toprakla örtülmesi gerekiyor. Örtülmezse buradaki linyit ocağının tutuşması Türkiye’deki en büyük çevre felaketine sebep olur. Önümüzdeki yıl Muğla Milas hiçbir şekilde açık maden ocağı ve termik santralle girmemeli. Gelecek yıl burası daha da ısınacak. İklim krizine bağlı olarak sıcaklıklar artar, orman yangınlarının süreleri uzarken, yangılarına karşı önlem almamız gerekirken, tam tersini yapıyoruz."

“AKBELEN KESİLSEYDİ, BÖLGE YANACAKTI”

"Akbelen Ormanı’nı kesselerdi, halk tepki göstermeseydi ne olacaktı?" diye soran Avukat Atal, sorusunu "Buranın ekosistemi değişecek, yanmaya hazır hale gelecekti. Bizim geçmişte 1 şiddetinde orman yangınlarımız varken, 10 şiddetinde cevap verebiliyorduk; Türk Hava Kurumu'nun uçaklarıyla. Şimdi 10 şiddetinde yangın var, 1 şiddetinde cevap veremiyoruz. Orman yandı, Muğla’da 5 tane yangın söndürme uçağı yok." diye yanıtladı.

“NEDEN NÜKLEER KURULMAMASI GEREKTİĞİNİN YANITI”

"Biz yıllardır Türkiye’de nükleer santral çalıştırılamayacağını söylüyorduk." diyen Atal, Kemerköy Termik Santrali'nin yanmasının da Türkiye’de neden nükleer santral olmaması gerektiğini gösterdiğine dikkat çekerek "Kemerköy Termik Santrali’nin yanması Türkiye’de neden nükleer santral kurulmaması gerektiğinin yanıtıdır" dedi.


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon