"MHP görüşmelere kapalı"
Hükümetin Kürt açılımı girişimlerine sert tepki göstermeyi sürdüren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Zalim ile mazlumun, katil ile maktulün, şehit ile caninin aynı kefene konulduğu ve adına 'açılım' denilen tam bir çürüme hali, bu safhanın en belirgin yönüdür" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, hükümetin Kürt açılımı girişimlerine sert tepki göstererek, "Buradan açık yürekle, tam bir inançla ve yüksek sesle ifade ediyorum ki, Milliyetçi Hareket Partisi hiçbir şekilde bu sürecin ve bu cephenin içinde yer almayacaktır. Partimiz bu konuda, görüşme, işbirliği, istişare gibi gerekçelerle her seviyeden yapılacak bütün girişimlere ve taleplere kesinlikle kapalıdır" dedi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, "son icraatlarıyla yıkım çalışmalarında yeni bir safhaya geçtiğini" söyledi. AKP zihniyetinin gündeminde hiçbir zaman bulunmayan "terörle mücadele", yerini önce "terörle mütareke"ye, sonra "terörle müzakere"ye, şimdi ise "teröre teslimiyet"e bıraktığını ifade eden Bahçeli, "Zalim ile mazlumun, katil ile maktulün, şehit ile caninin aynı kefeye konulduğu ve adına 'açılım' denilen tam bir çürüme hali bu safhanın en belirgin yönüdür. Bu ahlaki, fikri ve siyasi kokuşmuşluğun neticesinde kavramlar karıştırılmış, zihinler bulandırılmış, ak ile kara birbirine bulaşmıştır" dedi. AKP iktidarında Abdullah Öcalan'ın "insanlık, barış ve kardeşlik abidesi", PKK terör örgütünün "barışı dağda arayanlar", Milliyetçi Hareketin ise "kanla beslenen" siyasi parti olarak tanımlandığını öne süren Bahçeli, eleştiri oklarını "aydınlar" ve TRT'ye de yöneltti.
Bahçeli sözlerini şöyle sürdürdü: "Hükümet tarafından sürece dahil edilen 'işbirlikçi elitler ve sözde aydınlar'ın elbirliğiyle toplumda 'tam teslimiyet ve tepkisizlik' ortamı inşa edilmek istenmektedir. Bu faaliyetlerle, yaşanması toplum için tam bir felaket olacak stratejik travmaya alıştırma provaları olanca hızıyla ve başta TRT olmak üzere her propaganda kanalı ve zemini kullanılarak hayasızca sürdürülmektedir. Cumhurbaşkanı ve başbakanın rol paylaşarak 'Kürt sorunu' adıyla fitili ateşlenip 'ortalığa bırakılan' tahrikler, uzun süredir devlet ve millet yapımızı yeni bir biçime sokmak için sürdürülen 'siyasi ve toplumsal yıkım projesi'nin ileri bir aşamasıdır. Tahribatın bu hızla ilerlemesi halinde kapanması mümkün olmayan derin toplumsal yaraların açılacağı, bin yıllık kardeşliğin oluşturduğu milli birlik ve bütünlüğün onarılamayacak kadar zedeleneceği 'yol ayrımına' gelinmiştir. Daha ötesi yoktur. Bu derece hassas noktaya kadar gelinmesinde, millet varlığının kırılma noktasına kadar bükülmesinde en büyük sorumlu, bölücülüğe şirin görünerek ucuz siyasi hesaplar peşinde koşarken Kandil kadrolarına teslim olan Başbakan Erdoğan ve AKP hükümetleridir. Yaşanan gelişmeleri doğru okuyamayan veya okumak istemeyen yozlaşmış elitler; süreci fırsat olarak görüp kontrolünde tutmak isteyen bölücüler, yıkım projesine yardım ve yataklık etmeyi görev bilen sözde aydınlar, hükümetle elele tutuşarak millete karşı 'şer cephesi' oluşturmuşlardır."
'Başbakan eli kanlı teröristle masaya oturdu'
"Bugün bizden istenen, Milliyetçi Hareketten talep edilen, bu cepheye katılmamız ve inandığımız, bizi biz yapan bütün mukaddesattan vazgeçmemizdir" diyen Bahçeli, "Buradan açık yürekle, tam bir inançla ve yüksek sesle ifade ediyorum ki, Milliyetçi Hareket Partisi hiçbir şekilde bu sürecin ve bu cephenin içinde yer almayacaktır. Milletimiz için öngördüğümüz tehlikeler karşısında direnecek, milletini uyaracak ve bu konuda her bedeli ödemeye hazır olacaktır" diye konuştu. Başbakan Erdoğan'ı sınır ötesi operasyonun yapılamaması için mazeret uydurmakla suçlayan Bahçeli, "Geçmişte 'silahı bırakır masaya oturursun' diyerek müzakereye davet ettiği eli kanlı terörle, silahı bile bırakmadan masanın bir ucuna şimdiden Başbakan Erdoğan oturmuştur. Masanın diğer ucuna kimin oturacağı konusunda ise Kandil kadroları, bölücü mihraklar ve İmralı Canisi arasında rekabet ve işbirliği yaşanmaya başlanmıştır. Son dönemde AKP ile DTP arasında yaşanan bu yakınlaşma, İmralı Canisi'nin hükümete çağrıları, Başbakan'ın cüret kazandıracak beyanları ve İmralı ile Hükümet arasındaki işbirliği arayışları sahnelenmek istenen oyunu çoktan gözler önüne sermiştir" dedi.
'Türkiye kendi modelini 1923'te oluşturdu'
Hükümetin terörle mücadele eden başka ülkelerin modellerini incelemesini de sert bir dille eleştiren Bahçeli, "Türkiye, kendi modelini 29 Ekim 1923 tarihinde oluşturmuştur. Bu yapının üstünde ve dışında başka arayışlara girişmek kurucu irade ve çatının çökmesi demektir ki bu durum Türkiye Cumhuriyeti'nin de adını ve tanımını değiştirecek bir süreci tetikleyecektir. Bulunulan noktada PKK taleplerinin bile ötesinde bir taviz seviyesine kadar ulaşılmıştır" diye konuştu. Bahçeli, "Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, koruyacağına" dair and içmiş TBMM üyelerini de Anayasayı açıkça ihlal etmekle suçladı. Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık makamını, 'barıştan, fırsattan ve demokratik çözümden' ne anladıklarını, 'kavramları karıştırmadan, zihinleri bulandırmadan' Türk milletine bütün yönleriyle açıklamak zorunda olduklarını söyleyen Bahçeli, "Buradan uyarmayı bir görev addediyorum. Girdiğiniz yol tehlikelerle doludur. Ulaşılacak sonuç Anayasamızın değişemeyecek maddelerini değiştirmeye yönelik girişim olup 'vatana ihanet'le eş değerdir. Bunu yapmaya yeltenenlere 'Yüce Divan' yolu açılmıştır" diye konuştu.
'MHP ayrışmada çözüm ortağı olarak algılanamaz'
Bahçeli, hükümetin Kürt açılımı kapsamında Kürt dilinin kamusal alana taşınması girişimlerine de tepki gösterdi. Bahçeli, "Ancak, hiç kimse milli kimliğin ve birliğin vazgeçilmez dayanağı olan Türkçenin dışında ikinci bir dilin 'kamusal alana' taşınmasını, eğitim ortamına alınarak ayrışmaya resmiyet kazandırılmasını ve kendi elimizle kendi ülkemizde yapay azınlıklar yaratılmasını onaylamamızı beklememelidir" dedi.
Bahçeli, "Milliyetçi Hareket"in ayrılmada, bölünmede "sözde çözüm ortağı" olarak algılanmasının mümkün olmadığını ifade eden Bahçeli şöyle devam etti: "Bu taleplerin muhatabı, İmralı Cezaevinde hakkında verilmiş cezayı çekmekte olan bölücübaşıdır. O'da hükümetin mesajını almıştır, pazarlığı başlatmıştır. Bizim ne düşündüğümüzü bilmek isteyenler, kırılmayan çizgimizin eseri olan sözlerimizi ve fikirlerimizi takip ederlerse, aradıklarını bizde bulamayacaklarını başka adreslere yönelmeleri gerektiğini anlayacaklardır. Partimiz bu konuda, görüşme, işbirliği, istişare gibi gerekçelerle her seviyeden yapılacak bütün girişimlere ve taleplere kesinlikle kapalıdır. Milliyetçi Hareketin mensupları tertemiz mazilerine böyle bir kara lekenin bulaşmasına asla izin vermeyeceklerdir. Milliyetçi Hareket Partisi, iş işten geçmeden, ayrılma ve kırılma yaşanmadan, herkesi vatan ve millet sevgisi etrafında, siyasi kaygıların üstünde bir gönül birliğine ve kucaklaşmaya, hükümeti de yanlışlardan bir an önce dönmeye davet etmektedir. Hiçbir siyasi düşünce, hedef veya proje, Türkiye'nin birliğinden, dirliğinden ve kardeşliğinden daha önemli ve öncelikli değildir."
En Çok Okunan Haberler
- Türkiye'nin en ünlü tekstil devi kapandı
- Soğuk havada TIR kuyruğu 30 kilometreyi geçti
- Muğla'da helikopter kazası: 4 kişi öldü!
- CHP'den Erdoğan'a sert yanıt!
- ‘Binadan çıkamıyorum, bu çaresizliğe...'
- Öğrencisinin Suriye'de Bakan olduğunu öğrendi
- Volkan Demirel'den Şenol Güneş'e sert sözler
- Evini kiraya verecekler için geri sayım
- Fidan ve Colani yeni dönemi açıkladı
- 'Su sorununu çözmek, DSİ'nin görevi değil'