İlk yerli tank ne zaman üretildi?
15 Kasım 2012 tarihli bazı gazeteler, ülkemizde ilk kez bir tank üretildiğini duyuruyordu. Acaba bu haber gerçeği yansıtıyor muydu?
İsmini Kurtuluş Savaşı komutanlarından Fahrettin Altay’dan alan ve ilk milli muharebe tankı olarak açıklanan “Altay”ın yapımı geçtiğimiz günlerde medyanın ana konularından birini oluşturdu.
Fakat gazetelerin ve televizyon kanallarının hiçbiri, “Altay”dan önce de ülkemizde tank üretilmiş olup olmadığı sorusunu akıllarına getirmediler. “Altay”ın ortaya çıkışı, iktidarın büyük bir yerli savunma sanayi atılımının örneği olarak sunuldu.
Yeni üretilen tanka isim ararken Kurtuluş Savaşı’nı ve onun bir komutanını hatırlayanlar; Kurtuluş Savaşı’nı, büyük sanayi hamlesini ve onun fedakâr öncülerini hatırlamak istemedikleri için “Altay”ı ilk olarak üretilen özgün Türk tankı olarak sundular.
On yıllarca sonrasında bile Cumhuriyet’in kuruluş yıllarındaki büyük milli sanayi hamlelerinin kazanımlarından yararlanan iktidar, kendi döneminde yapılan “Altay”ın ilk yerli tank olarak sunulmasından elbette memnun görünmektedir. Zaten Cumhuriyet’in ilk çeyrek asrında hiçbir şey üretmediğini hep söylemiyorlar mıydı?
Fakat gerçekler her zaman propagandadan daha güçlüdür.
• Çelik üretemeyen imparatorluk
İktidar sahiplerinin özlem ve gururla andıkları Osmanlı İmparatorluğu’nda hiçbir zaman çelik sanayisi olmadı. Dolayısıyla Cumhuriyet kurulduğunda ülkede çelik üreten hiçbir fabrika bulunmuyordu. Demir çelik sanayisi olarak adlandırılabilecek tesisler, birkaç küçük dökümhaneden ibaretti.
Bağımsızlığın korunmasının savunma sanayisinin kurulmasına bağlı olduğunu düşünen genç Cumhuriyet hükümetleri, zaman kaybetmeden demir çelik ve silah sanayisinin gelişmesi için çabalara giriştiler.
İlk imalathaneler Ankara’da ve civarında kuruldu. 1929’da Kırıkkale Çelik Fabrikası’nın temeli atıldı. Fabrikanın yapımı 1932’de tamamlandı. Kırıkkale Çelik Fabrikası’nda 1935-1950 yılları arasında 150 çeşit çelik yapılmıştır. Uçak çeliği, kalem çeliği, paslanmaz çelik bunlardan bazılarıdır. (1990’lı yıllarda Türkiye’de bu çelik türlerinin dörtte biri bile yapılmıyordu.)
Genç Cumhuriyetin ulusal gurura ve güvene sahip yöneticileri, mühendisleri ve işçileri büyük bir azimle yeni bir sanayinin temellerini yaratıyorlardı.
• İlk tankı üretmenin gururu
Bu büyük yaratıcı sanayi atılımı döneminde ilk yerli tank da yapılmıştı. 1930’lu ve 1940’lı yıllarda milli sanayi hamlesine bir mühendis ve yönetici olarak katılan, ülkemizin ilk metalürji mühendisi Selahattin Şanbaşoğlu (1907-1995), ilk tankın yapılışını şöyle anlatıyor:
“1940’ta, kendi girişimimizle tank yaptık. Bunun sadece Ford motoru dışarıdan geldi. Dizaynı bizimkilerindir. Tipi kendimize mahsustur. Kamil, Necati filan yaptılar. Zırh levhası, topu, paleti, aktarma organları hepsi bizim üretimimizdir. Bu tank, 1946’da Cumhuriyet Bayramı töreninde geçti. Ancak, sipariş gelmedi ve bu tek tank olarak kaldı. Amerikan yardımı başlayınca hazırcılık ve kolaya kaçma başladı.”
Şanbaşoğlu, gelişmeleri doğrudan yaşayan bir mühendis olarak çok önemli ve günümüzde pek de dile getirilmeyen bir gerçeğe işaret etmektedir. 1940’ta üretilmiş olan bu tankın seri üretimine geçilemedi. Çünkü bunun için hem tank fabrikasının kurulması hem de yan sanayi kollarının geliştirilmesi gerekiyordu. Ekonomik bağımsızlık sürdürülebilmiş olsaydı bunlar bir süre sonra kaçınılmaz olarak gerçekleşecekti. Çünkü ulusal yaratıcı girişim ruhu ve güven duygusu yöneticilerde ve çalışanlarda yeterince mevcuttu. 1940’ta ithal edilmiş olan tank motorunun yerine yerli motor da yapılabilecekti. (Nitekim 20 yıl kadar sonra Devrim arabaları için yerli motor da yapıldı.)
• Marshall Planı’nın yıkıcı etkileri
Ancak Cumhuriyetin ilk çeyrek asrında hep yükseklerde olan ulusal irade, gurur, güven ve girişimcilik ruhu, önce İkinci Dünya Savaşı sırasında ABD’nin savaş malzemeleri yardımı yapmasıyla ve daha sonra da Marshall yardımlarının başlamasıyla yavaş yavaş zayıflamaya başlamıştır.
Gerçekte ABD ile Marshall Yardımı antlaşmasının 4 Temmuz 1948 tarihinde imzalanması (ertesi yıl da 4 Nisan 1949’da Kuzey Atlantik Paktı-NATO antlaşması imzalandı), uluslaşma sürecimizin ve ulusal bağımsızlığımızın ilk ve en önemli kırılma anlarından birini oluşturmaktadır.
Hükümetin İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra hızla sanayileşmek için yabancı krediye ihtiyaç duyması ve Sovyetler Birliği’nin Türkiye’ye müdahale edeceği korkusu, Türkiye’nin ABD’ye yaklaşmasıyla sonuçlandı. Marshall yardımının başlamasıyla Cumhuriyet tarihinde ilk kez hükümetin ekonomik politikasına dışarıdan müdahale ortamı doğdu ve yabancı baskılar yüzünden hükümetin ekonomik gelişmede sanayi sektörüne verdiği ağırlık düşünülenin tersine azaltıldı.
Türkiye’de gerek genel olarak makineleşmede gerekse yerli savunma sanayisinde yaratıcı atılımın sönükleşmesinin ilk önemli nedeni, Marshall Yardımı’nın başlamasıdır. Bu yardım, ekonomik ve siyasi, fakat daha kuvvetli olarak da manevi bakımdan ulusal bağımsızlığımıza yıkıcı etkilerde bulundu. Yeni doğmakta olan ulusun bağımsızlığını, yaratıcı girişim heyecanını ve kendine güven duygusunu zayıflattı.
1940’ta yapılan ilk tankın motoru dışarıdan getirilmişti. Acaba ondan 72 yıl sonra yapılan “Altay”ın motoru içeride mi üretildi?
Not: Cumhuriyet gazetesinin arşivinde bulunan (haberin fotoğrafı) tarihsiz fotoğraftaki tank, ilk yerli tank olabilir...
En Çok Okunan Haberler
- Erdoğan belayı satın aldı
- Kılıçdaroğlu'na 'Meral Akşener' yanıtı
- 'Hadi gelin kapatın!'
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- Yeni dönem başlıyor: Taksi, otobüs, dolmuş...
- Bir sonraki ve en büyük ekonomik patlama...
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- Kayyum belediyeyi kapattı!
- Tarihi geçmiş ürün satan zincir market şubesine mühür
- Ulaşım durma noktasına geldi!