Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

'Görülmüştür'

19 Ekim 2012 Cuma
\n

Erdal Atabek, ünlü bir doktor olarak girdiği 12 Eylül zindanından ünlü bir yazar olarak çıktı. Daha doğrusu o, yazar doğmuş olanlardandı.

\n

Bir süredir hapishane mektuplarına taktım. Bugün de Erdal Atabekin kaleme aldığı bir hapishane mektubu öyküsü Görülmüştürü, özünü bozmadan, ama daralan yerimize sığdırmak kaygısıyla, kısaltarak sizinle paylaşmak istiyorum.

\n

Söz Erdal Atabekin:

\n

***

\n

....Öğleden sonra mektupçu Zeki Beyin önemli mesaisi başlar. Ara sıra kendine kayan gözleri görür ama farkında değilmiş gibi davranır Zeki Bey. Hep ortalarda gezinir. Çay içer. Sağa sola laf atar. Sonunda biri dayanamaz:

\n

- Hadi yahu! Sen niye hâlâ buradasın? Gidip şu mektupları alsana!

\n

Zeki Bey yanıtlar:

\n

- Tamam kardeşim. Daha gelmemiştir ki. Gideriz. Hem sen nereden biliyorsun, sana mektup geldiğini? Belki de gelmemiştir.

\n

- Bana mektup getirmedin mi, hiç gelme buralara.

\n

Bu söze katılanlar olur. Zeki Bey eğer onlara mektup getirmezse, koğuşa hiç gelmesin daha iyidir.

\n

Mektup saatlerinin olağan peşrevini Zeki Bey hep aynı şekilde kapatır:

\n

- Ben ne yapayım kardeşim. Yazarlarsa gelir. Yazan yoksa söyle de ben yazayım sana.

\n

Lafın doğrusu budur. Yazarlarsa gelir. Gelmiyorsa yazmıyorlar demektir. Herkesin de işi gücü var canım. Sen de dışarıda olsaydın, her gün hapishaneye mektup yazmazdın ya. (Doğrular hapishanede neden daha acı oluyor ki?)

\n

Zeki Bey bütün blokun mektuplarını alıyor. Postaneden gelen mektuplar görevli gardiyan tarafından Zeki Beye veriliyor. O da koğuş koğuş dağıtıp kendi koğuşuna mektuplarla gelir.

\n

Zeki Bey ufak tefek çelebi bir zat. Bir devlet kurumunda çalışırken bir kaçakçılık olayına karışmış, yatıyor. Mektup saatleri Zeki Beyin önemli saatleri. O da durumun farkında. Mektupları getirirken başka bir Zeki Bey gelir. Mektupları ödül verir gibi uzatır. Ufak şakaları eklemeyi de unutmaz. Mektupları dağıtıp bitirince, kenarda umudu kesmiş bekleyen birisine Sahi senin mektubun buradaydı, unuttumdiye, iç cebinden çıkardığı mektubu verir.

\n

Mektup getirdiğine gerçekten sevinir Zeki Bey, mektubu çıkmayanlara Senin mektubunu yarın getireceğimder. (Sen de Bugün yazamadım canım, yarın ilk işim sana yazmak olsunder misin acaba?)

\n

Zeki Bey mektup alır mı, almaz mı kimse bilmez. Merak edildiğini de sanmam. Ah insanoğlu, kendisiyle başlayıp kendisiyle biten insanoğlu!

\n

Bir gün ben sordum:

\n

- Sen hepimize mektup getiriyorsun Zeki Bey, peki sen mektup alıyor musun?

\n

Duyarlı adam, bir an duraladı.

\n

- Alırım ya, ben de mektup alırım, nereden geldi aklına hocam? Hay Allah, dedi...

\n

***

\n

Oktay Akbal, bir gün Sait Faikin, önüne öykülerini yazdığı sarı defteri atıp Kaliniktha öyküsünü göstererekSöylesene bu hikâye mi, ne ?dediğini yazar.

\n

Siz de Erdal Atabekin, Sait Faik lezzetindeki bu metnini de ister anlatı, ister öykü diye okuyun!

\n

Bugün eski bir hapishaneci olarak, yeni mapushaneci dostlara Erdal Atabek aracılığıyla sesleniyorum:- Bu da geçer yahu!

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları