Orhan Bursalı
Orhan Bursalı obursali@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Gül-Erdoğan, Her Olasılık!Gül, Program Açıkladı!

07 Ekim 2012 Pazar
\n

\n

\n

Önümüzdeki iki yılın en yakıcı konusudur, Gül ile Erdoğan arasındaki üslup, dostluk, siyaset ve makam ilişkisi. AKPnin oluşumunu ve iki liderin birbiriyle ilişkisini eskiden beri içeriden-yakından izlediğine güvenen bazıtarafsız görünen köşe yazarları ve iktidar yandaşları diyor ki: Bugün aralarında farklı görüşler olsa da, Gül, Erdoğanın önüne rakip olarak çıkmaz. Erdoğanla oturur konuşurlar (RTE de Gül de benzer şeyler söyledi), sonunda Erdoğan zarar-ziyan hesabı yapar, kendisinin ve AKPnin lehine olan kararı verir, Gül eğer başbakan olacaksa da olur. Buradan parçalanma bekleyenler avucunu yalar.\n

\n

Bazı Cumhuriyet okurları ve sosyal medyada ilişki içinde olduğum okurlar da benzer düşüncedeler: “Onlar birbirini ısırmaz, aynı yolun yolcusudurlar, bu konuda boşuna yazıp durma...”\n

\n

İktidar yandaşları dahil, bu okurlar sanıyor ki, “ben umudu parçalanmalarına bağladım ve oradan siyaset üretiyorum.” Öyle bir amaçla siyasi değerlendirmeler yapmıyorum! Niyetim hep ne oluyor ve nasıl oluyora yanıt aramak. Ortada bir sorun varsa, onu irdelemek, bu köşenin ana derdi. Ha, bu değerendirmelerden siyaset ve sonuç çıkarsa, o da iktidar mücadelesi yapanların sorunu. Aralarında anlaşmazlıklar “varmış gibi” olmaz, ya vardır ya yoktur. Mesele “siyaset bilimiyle ilgilidir, siyasi liderler, gruplar, partiler, cemaatler ve bütün bunların birbiriyle ve iktidar konumlarıyla ilişkileri”, “iyi polis kötü polis gibi siyaset dışı ve çok yüzeysel yaklaşımlarla ne çözümlenir ne de anlaşılır. Benzer siyaset dışı yaklaşımlar Erdoğan-Gülen arasında çatışmaları ilk değerlendirdiğim zamanlar da oldu, birileri onlar etle tırnak gibidir bile dedi! \n

\n

RTEnin en keskin iktidar savaşı Gülenle sürüyor, CHP ile değil!\n

\n

Bu, toptan bir yanıt olsun. Ben de işime bakayım!\n

\n

***\n

\n

İki konuşma dinledik. Cumhurbaşkanının Meclis açılışı ve Başbakanın kongre konuşmaları. RTE, ta 1071den gelerek at üzerinde dıgıdıg dıgıdık bütün Osmanlı bakiyesi ulusal devletler arenasına girip kılıç sallarken; Gül, sorunlara çok daha temel ve güncel yaklaşımlarda bulundu. Aralarındaki siyaset ve görüş farklılıkları üzerine herkes bir şeyler yazdı; Emre Kongar madde madde karşılaştırmalı yazdı, arkasından sevgili Ali (Sirmen) de görüş farklılıklarına, içlerini açarak haklı olarak soru işaretleriyle yaklaştı. \n

\n

Önce bir saptama yapayım: Gül ile Erdoğan farklı kişilikler... Gülde aldığı akademik eğitimin vurgu ve yaklaşımları varken Erdoğan ise klasik babadan kalma siyaset lideri... Tamamen yığma olarak nitelendirilebilecek konuşması (incelmemiş- yontulmamış) bunun örneği. Gül, böyle bir konuşma yap(a)maz, mesela...\n

\n

İkincisi, Gülün konuşmasının bütününden çok önemli bir sonuç çıkarmak isterim: Gül, konuşmasıyla aslında derli toplu bir siyasi program açıkladı bile denebilir. Hassas ayrıntılara girerseniz ve Gülün daha önceki açıklamalarını da değerlendirmeye alırsanız, özetlenen 6 maddedeki görüş farklılıklarından daha çoğunu ortaya koyarsınız. \n

\n

Bence bu, Gülün, RTE’nin iktidar ve siyasetine yol gösterici bir konuşmadan çok, kendi siyasi görüşlerini ve programını ortaya koymasıdır. Yani ayrılıkları bilinçli olarak vurgulamasıdır! Erdoğan, bu görüşlerin önemli bir kısmıyla fikir birliği içinde değil. Cumhurbaşkanı, iki yıl sonra boşaltacağı koltuktan sonraki siyasi hayatını, bu konuşmalarıyla inşa etmeye başladı bence...\n

\n

***\n

\n

Gülün farklılığı vurgulayan ilk büyük eylemi, Şike Yasasını toptan vetosuydu. Şike Yasası konusu, RTEnin iktidar hayatında en büyük olaylardan biridir. (Öteki MİT-Hakan Fidan olayı!) Sıradan değildir; Gülencilerin saldırıları karşısında RTE sağlam durdu, ama ortaya Gülenciler-Gül ittifakı çıktı! Burada Gül cemaatçidir gibi ucuz yaklaşımlar yapmam. Ama ittifaklar başka... \n

\n

Gülün ikinci büyük çıkışı, Anayasa Mahkemesinin verdiği kısmi iptal kararıyla, Cumhurbaşkanlığına adaylığını yeniden koyma hakkını kazanması ve bunu da Ahmet Sever aracılığıyla ilan etmesidir. Bunu bize topluma değil, Erdoğana anımsattı!\n

\n

Gül ile Edoğan arasındaki temel anlaşmazlık, başbakanlıkta düğümleniyor. Erdoğan, yönlendirebileceği-yöneteceği bir başbakan istemiyorsa, Güle kapıları açmasında, şimdiden, hiçbir sakınca yok. Ama istiyor, ortalıkta Mehmet Ali Şahin, Bülent Arınç gibi senaryolar dolaşıyor. Gül, iktidar olursa kendi inşa ettiği programın insanı olacaktır daha çok, RTEnin kaba, inanılmaz bölücü ve savaşçı politikalarının değil. \n

\n

Kimileri Gül için sinsi, niyetini açık etmez tanımını yaparak, açıklığıyla Erdoğanı tercih ediyor. Ben öyle düşünmüyorum. Erdoğanı içeride etkileyecek tek güç, en sıradan halkın davranışıdır. Gül ise üst yapısal ilişkileri dikkate alan ve etkilenen bir siyasetçi görünümündedir.\n

\n

Sonuç: Gül ile Erdoğan arasındaki farklı konumlar siyaset inşaları, en azından şimdilik, her türlü olasılığa açıktır! Hiç kısıtlama yapmıyorum. \n

\n

Bu olasılık açıklığını, RTE ve Gülün konum ve isteklerindeki ısrar ve dirayetleri belirleyecektir. \n

\n

Şunu belirteyim: RTE kendi iktidarını inşa ederken aktif kişi, Gül ise RTEye bakarak kendini tarif etmeye başlayan pasif ama kararlı kişidir!\n

\n

Köprünün altından hem çok su aktı hem de akacak. \n

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları