Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Neşet Ertaş: Anadolu'nun Ozan Tabakası

30 Eylül 2012 Pazar
\n

\n

\n

\n

Neşet Ertaş için yeni bir hayat başladı. Anadolu var oldukça, Türkçe var oldukça çoğalacak bir hayat.

\n\n\n

Neşet Ertaş gibi insanlar, ölümüyle yeniden doğar, daha güçlü doğar, daha çok kişiye ulaşır.\n

\n

25 Eylülün akşamında öyle oldu. Gönül, ölümden sonraki bu canlılığın, ilginin, ölümden önce olmasını arzuluyor ama Türkiyenin bir başka gerçeği de bu.\n

\n

Neşet Ertaş, halkın gönlündeki yerini son nefesine dek korumasaydı, belki bu da olmazdı. Zaten orayı hep en yüce makam saymıştı.\n

\n

***\n

\n

Öteden beri onu bilir onu söylerim; nasıl ki, atmosferin üzerinde koruyucu bir ozon tabakası var, Anadolunun üzerinde de bir ozan tabakası vardır. O ozan tabakası ki yüzyıllar boyu varlığını korur, kuşaktan kuşağa canlı bir tarih olur, beyne, yüreğe seslenmeyi sürdürür.\n

\n

Bir araştırmaya göre Anadoluda her 5 kilometrede bir, yeni türkü kimliği oluşuyor. Yeni bir hava ya da bilinen bir havanın yerel seslendirilişi karşımıza çıkıyor.\n

\n

Böyle zenginlik yeryüzünün kaç coğrafyasında vardır?\n

\n

Meslek bencilliği olarak görünsün istemem ama ozanlar Anadolunun ilk gazetecileriydi, yorumcularıydı. Toplumun derinliklerine işlemiş bir sorunu, dillere destan olmuş bir aşkı, dayanılmaz bir zulmü öylesine kalıcı bir söylemle söze-müziğe dökmüşler ki silebilmek ne mümkün.\n

\n

Bundan daha iyi gazetecilik olur mu?\n

\n

Ozanlar bu uğurda kellelerini vermişler ama ödün vermemişler.\n

\n

Şu söz, bu duruşun eseri:\n

\n

Türküleri yakanlar, yasaları yapanlardan güçlüdür.\n

\n

O yüzden tarih mahkemesinde yasaların hükmü değil, türkülerin gücü geçerlidir.\n

\n

Bedri Rahmi Eyüboğlunun, bir akarsu gibi tatlı tatlı uzayıp giden Türküler Dolusu şiirinden bir bölümü paylaşmadan geçemeyeceğim:\n

\n

Şairim\n

\n

Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası\n

\n

Ayak seslerinden tanırım\n

\n

Ne zaman bir köy türküsü duysam\n

\n

Şairliğimden utanırım.\n

\n

Şairim\n

\n

Şiirin gerçeğini köy türkülerimizde bulmuşum\n

\n

Türkülerle yunmuş yıkanmış dilim\n

\n

Onlarla ağlamış onlarla gülmüşüm\n

\n

***\n

\n

Bir iletişim aracıyla eşitlemek gerekirse, kendimi radyo kuşağından sayarım.\n

\n

İlk, doğduğum güney kasabasının Halk Odası kahvesinde gördüm. Neredeyse sandık kadardı. Kasabanın büyükleri toplanıp 13 ajansını dinlerdi. Memleketin öğle haberlerini...\n

\n

1966’da babam evimize bir radyo aldı. Dünya evimize gelmişti. Her sabah saat 07.00de yurttan sesler korosu, türküler geçidi, 07.20de halk hikâyeleri, her perşembe akşam 21.00de radyo tiyatrosu, akşam üzerleri okul saati...\n

\n

Neşet Ertaş, neredeyse her sabah gün doğumuydu evimiz için. Türküleri Âşık Veysel, Bedia Akartürk, Neşet Ertaş, Nuri Sesigüzel, Özay Gönlümle sevdim.\n

\n

Sonradan mesleğimin parçası haline gelen hızlı not alma çabam ilk türkülerle oldu. Sevdiğim bir türkünün sözlerini yazmak için radyonun başında adeta çırpınırdım.\n

\n

Neşet Ertaşın sesi Torosların koynunda doğmuş gür bir pınar gibi akar da akardı.\n

\n

Neşet Ertaş, Anadolunun ozan tabakasının en güçlü katmanlarından biriydi.\n

\n

Son muydu?\n

\n

Sanmıyorum.\n

\n

Anadolu bu... Yeni ozanlar doğuracaktır.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umut ve mücadele! 21 Kasım 2024
Yine yeniden BOP! 20 Kasım 2024
Çekin elinizi! 19 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları