Silivri'deki Balbay'a...

11 Eylül 2012 Salı
\n

\n

Hep düşünmüşümdür, Silivrideki Mustafa Balbaya bir mektup yazmayı... Oturup bir şeyler karalamayı. Hem de el yazımla...

\n

Yılların arkadaşı, kardeşim daha doğrusu. İzmirdeki çalışmaları, sonra da Ankara temsilciliği, daha önemlisi yazdıkları!.. Kitaplar birbirini izlemiş... Dünyanın birçok yerini gezmiş, görmüş, tanımış, okurlarına tatlı bir sohbet olarak anlatmış...

\n

Ne olduysa oldu; bir gün Balbayı Emniyete çağırıp bir şeyler sordular. Sonra bıraktılar. Neydi sorulanlar, neydi ondan istenenler, beklenenler? Demeye kalmadı, yine beklenmedik bir anda tuttular içeri attılar. Mahkemede mahkûm olmadan! Suçunun ne olduğunu bilmiyoruz, kendisi de bilmiyor, yargıçlar biliyor mu derseniz, onu da hiç sanmam...

\n

Şöyle böyle dört yıl oldu! Cumhuriyetin ilk sayfasında içerde geçirdiği günler, hatta hücrede yaşadığı süreler yazılı... Binlerce gün ve gece!.. Adalet önünde neyin hesabı soruluyor, kimse bilmiyor! Ama yıllar akıp geçiyor, Mustafa, daracık bir hücrede sayısız kitaplarıyla baş başa, bir yandan da yeni kitaplar yazarak, yaşamakta... Ona da yaşamak derseniz!..

\n

***

\n

Sevgili Mustafa, seni özledim! Hepimiz özledik! Bizim arkadaşlarla sık sık senin durumunu konuşuyoruz. Neden, niçin, nasıl? Bir gazeteci, bir gazetenin Ankara temsilcisi, kitaplarıyla binlerce okur kazanmış bir yazar ne suç işlemiş ki?

\n

***

\n

Balbay Ankara temsilcisiydi, bu tutukluluğunun uzun süreceği anlaşılınca Cumhuriyet Ankaraya yeni bir arkadaşı atadı, Çakırözeri... Ben önce direndim, niye tutuklu bir arkadaşın yerine başkasını atadınız diye kızdım, yazdım da... Ama gazetenin yaptığı işin doğru olduğu çok geçmeden anlaşıldı. Balbay içeri bir girdi, bir daha çıkamadı. Dört yıl geçti. Üstelik CHPden İzmir Milletvekili de seçildi. Yine hapisten çıkarılmadı. Bir ulusun oylarıyla milletvekili seçilmiş bir kişi hâlâ içerde yatıyor, Prof. Haberal gibi...

\n

***

\n

Sevgili Mustafa, benim her yazım sana bir mektuptur. Adalet denen kör bilgenin işlediği yanlışlıkların açıkça sergilenmesidir. Türkiyemiz böyle karmaşalar içinde çırpınırken, bombalar patlıyor, düşmanlar karakol basıyor, askerler ölüyor!.. Daha yakında 25 Mehmetçiğimize kıydılar. Neden bunca kayıp, neden bunca etkisizlik? Bir ordunun nerdeyse yarısı tutuklular evinde ise, elli general Silivrilerde ise, başka ne bekleyebiliriz? Kendimiz kendimize düşman gibi olursak...

\n

Mustafa, sizler kurtaracaksınız bizi bu çıkmazdan...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yağmurda Bir Gün 20 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları