Mümtaz Soysal

Doğrunun Güçlüğü

22 Ağustos 2012 Çarşamba
\n

AJANLARIN, yabancı devletlere paralı parasız hizmet verenlerin, halkları karşılıklı kışkırtıp seyrederek keyif çatanların, kiralanmış kalemlerin, kısacası kendi insanlarına değil de başkalarının çıkarlarına hizmet edenlerin kol gezdiği toplumlarda doğru bir ulusal dış politika belirleyip sürdürmek çok zordur.

\n

Tabii, doğru ulusal dış politikadan hem ülkenizle halkınızın çıkarlarını kollamayı, hem de insanlığın evrensel değerlerine uygun davranmayı anlıyorsanız.

\n

Bu açıdan Arap Baharı dizisi ışığında Suriye sorununa bakınca Ankara dış politikasının doğru olduğunu söylemek de zor.

\n

Şimdiye kadar Afrikanın kuzeyindeki Müslüman toplumlarda uygulanan standart kalıp şu oldu: Önce, ajanlar eliyle toplumda huzursuzluk yaratan olaylar; şurada burada patlamalar, kim vurduya gelen insanlar. Sonra, huzursuzluk çıkardığı çok belli kişilere ya da odaklara halktan gelen tepkiler, resmi önlemler, genellikle ölçüsü kaçırılan yaptırımlar. Ardından, yaptırımlara direniş, baskıya karşı kuvvet, şiddete karşı dehşet.

\n

Terör böyle gelince, büyük dış projelerin sahipleri daha fazla beklemez: İnsan haklarından söz ediş, uluslararası mekanizmaların devreye sokuluşu, tek başına sorumluluk almak istemeyen devletlerin başkalarını ateşe sürmesi, maşalara sıkışıp kalan kestanelerin yanması.

\n

Bu sürecin yarattığı dış politikanın bazı toplumlarda insanların zavallı muhtaçlığı ya da bilinçsiz hırsı yüzünden benimsenmiş olması bizim de aynı zilleti paylaşmamızı gerektirmez. Ülkeyi yönetenler, ulusun onuru ve yolları tıkanan ekonominin sağlığı adına mutlaka bir çare bulup bu yanlış, yakışıksız ve dipsiz politikayı bırakmalıdır.

\n

Dönüş, olanaksız da sayılmaz.

\n

Başkanlık seçimi öncesindeki ABDnin başını denizaşırı yeni bir savaşla belaya sokmaktaki sakatlık sadık müttefik ağzıyla Washingtona anlatılamaz mı? Rusya, İran ve Mısır, bölgeye sükûn ve huzur gelmesini istemezler mi? Suriyenin Dostu geçinenler bir başka Müslüman ülkedeki kargaşanın sürüp gitmesinden memnun olacak kadar da mı ikiyüzlüdürler? Ankara, bölgenin ortak sağduyusunu temsil edercesine önayak olarak Şamla görüşüp seçkin iyi niyetlilerden oluşacak bir konferans öneremez mi?

\n

Türkiye, Davutoğlunun sözünü ettiği derinlikte de mi karaya oturup beklemeye mahkûm kalmalıdır?

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çelişki Korkusu 19 Mart 2014
Acı 14 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları