Orhan Bursalı
Orhan Bursalı obursali@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Sehpalar Kurulurken!

16 Ağustos 2012 Perşembe
\n

ERHAN ŞENSOYTürkiyede bu kadar kolay suçlanmak, tutuklanmak, hayatı karartılmak.. Hiçbir alakanızın olmadığı bir konuda aleyhinize delil olarak sunulan şeylerin aksini resmi belgelerle, bilirkişi raporlarıyla ispat etseniz bile.. Derdimi savcıya anlatamadım, mahkemede anlatırsınız diye, kendinizi teselli edebilirsiniz. Fakat mahkemede de söylediğiniz, belgelediğiniz, sahteliğini ispat ettiğiniz hiçbir şey, en azından tutuksuz yargılanmak için bile bir kıymet içermiyorsa, masum bir kişi olarak içine düşebileceğiniz psikolojik durumu düşünün. Bir de aileniz var, ya onların çektiği çile?

\n

Bu duruma ne denir? Haksızlık? Hukuksuzluk? Peşin Ceza? Yoksa konu yargıya intikal etti, adalete güvenelim klişesi mi?

\n

Onlarca mektup arasından çektim Deniz Kurmay Kıdemli Albay Erhan Şensoyunkini. Vicdanım yaralı, seslerini nerede duyuracaklar.. Suçlama ne? Adının, kendisiyle ilgili olmayan, sahteliği kanıtlanmış, iftira amaçlı üretilmiş bir dijital paçavra içinde geçmesi! Ne imza ne parmak izi ne başka bir delil sayılabilecek hukuki bir mesnet... Suçlamalar bir maskaralık.. Yüzlercesi gibi! Sizin aksini kanıtlamanızın hiçbir anlamı yok! Önemli olan suçlama! İleri sürülen iddianın yalanını göstermenizin bile hiçbir anlamı olmadığı bir yargılama olabilir mi?

\n

Suçsuz olduğumuzu bile bile bizi cezalandıracaklar hissiyatı içimi kapladı.. Masum hakkı üzerine demokrasi inşa edilir mi diye soruyor Şensoy ve bu durumu bile bile suçlamaları sürdürenlerin bir recm ritüeli yaptığını anlatıyor! Ve suçsuzluğunun belgelerini gönderiyor! Hepsi bende, alınlarının ak olduğunu biliyorum! Şensoy bir yıldır Balyoz uydurmasından içeride!

\n

Erhan Şensoy ulusuna sesleniyor, zaten bu amaçla yazmış:

\n

Mahkemenin, adına yargılama yaptığı yüce ulusumuzun dün bizlere nasıl güveniyorsa bugün de öyle, hatta daha büyük bir inançla güvenmesini, onların yüzlerini kara çıkaracak hiçbir şey yapmadığımızı ve yapamayacağımızı bilmesini istiyorum..

\n

***

\n

MUSTAFA ÖNSEL.. İkinci mektubu çekiyorum! Jandarma Kurmay Albay Mustafa Önsel. İki mektubu birikmiş masamda! Ekleyeyim, mektupların hepsi hapishaneden görülmüştür damgalı, postayla gelmiş.. Önselin Balyozdan tutukluluğu 2 yılı doldurmak üzere! İlk mektubunda TÜBİTAKın ilk bilirkişi raporundaki rezaletleri belgeli olarak anlatıyordu! Mahkemenin dikkate aldığı, ama savunmanın sahtelikleri kanıtlayan bilirkişi raporlarını ise görmek istemediği..

\n

Bu mektubu, Emniyetin Balyoz davası ile ilgili bilirkişi raporunu hazırlayan polisler üzerine:

\n

Savcılık çeşitli kurumlardan bilirkişi raporları almış. Biri de Emniyet Genel Müdürlüğü. Burada bilirkişilik raporlarını hazırlayan kişilerden 5i, Balyoz dışında da bilirkişi olarak görevlendirilmiş. Hele ilk 2si, Beşiktaşta görülen bütün siyasi davalarda bilirkişi olarak görevlendirilmiş.. Ne var bunda, demeyin. Bunlar İstanbulda bile görevli değil, Ankara Kom. Md. Daire Bşk.lığında görevli.. İstanbulda bilişimle ilgili 156 bilirkişi bulunurken! Bunların 56sı ise İstanbul Emniyetinde görevli iken hiçbirine görev verilmiyor! Ayrıca ismen istenen bu kişilerin İl Adli Komsiyonunca saptanan bilirkişi listelerinde isimleri bile yok!

\n

Çok kısa sürede bütün davalar için hazırladıkları raporlardan dolayı yüzlerce insan tutuklandı.. Aslında CDlerdeki sahtelikleri, üniversitelerin yaptıkları gibi çok rahat ortaya çıkarabileceklerken, ellerinde olan Encase Forencisbilgisayar programını kullanmıyorlar. Çünkü sahteliği ortaya çıkacak! Bu kişilerle özel yetkili mahkemeler arasında özel bir bağ mı var? Varsa nasıl bir bağ?

\n

Muhtemelen mahkeme TÜBİTAK ve Emniyetin bu gerçeğe aykırı raporlarına dayanarak karar verecek! Sonra da Ne yapalım biz elimizdeki raporlara göre karar verdikdiyecekler!

\n

Önselin gönderdiği belgelere bakıyorum, aynı isimlerin hepsini bütün davalarda görüyorum!

\n

Tezgâh açık ve seçik!

\n

***

\n

MURAT ÖZENALP.. Deniz Kurmay Albay Murat Özenalpin mektubunu çekiyorum yığın arasından.. Bir yıldır tutuklu. Dehşete bakın:

\n

Davanın temelini oluşturan ve delil olarak ileri sürülen dijital belgelerin davanın başlangıcında savunmaya verilmemesi nedeniyle, bu delillerin bilimsel incelenmesi ancak Şubat 2012den sonra yaptırılabildi.. (Neden verilmediği açık: Sahtekârlık mümkün olduğunca geç ortaya çıksın, kamuoyunda suçlama gerçek gibi algılansın- O.B.) Yurtiçi ve yurtdışı bağımsız adil kurum ve üniversitelerden aldığımız raporlar, davayı bütünüyle sakatladı... İddaları çürüttük, niye hâlâ buradayız, anlayamıyorum.. Canını feda etmeye hazır bir askerken, bugün ise Türk hukuk sisteminin bile delil olarak kabul etmediği iddialardan tutukluyum.. im, babayım.. TVlerde demokrat geçinenlerden on kat daha fazla demokratım!..

\n

Ve 7 sayfalık, 62 maddede iddiaları birer paçavraya çeviren bir de liste vardı mektubun ekinde..

\n

Hepsi birer birer davayı çökertiyor, hukuksuzlukları birer birer gözler önüne seriyor, sahtecilikleri gösteriyor, en az 76 dokümanın tarih ve zamanlarında sahtecilik yapıldığını bilimsel olarak ortaya koyuyor; mahkemenin savunmanın yeni bilirkişi isteklerini nasıl reddettiğini ve gerçeğin açığa çıkmaması için çırpınıldığını belgeliyor..

\n

En son diyor ki:

\n

Bizim Silivri Mahkemesinde sadece ve sadece evrensel hukuk ilkelerini ve gerçek adaleti aradığımızı, ama asli görevleri bu olan sayın hâkim ve savcılarımızın neyi aradığını bilmediğimizi biliyor musunuz?..

\n

***

\n

Dava karara gidiyor.. Bu davayı ve sonuçlarını, böyle giderse, kimse kabul etmez, mahşere kadar! Hukuk mu? Hayır! Tamamen siyasal bir yagılama.. Üstelik suçlamaların tamamı sahtecilik üzerine inşa edilmiş..

\n

Cemaatçı adam, hiçbir zaman hak ve hukuk yanından geçmemiş, Erdoğana yarı tehditvari de anımsatıyor: Bu davaları birlikte kotardık, yan çizemezsin!

\n

Aslında çanak da kabak da çoktan patladı...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları