Etnik Çözüm- 3

12 Ağustos 2012 Pazar
\n

Bugün daha çok kendi kozasında yeniden ciddi ve büyük politika yapacağı zamanı bekleyen İlhan Kesici, Etnik Çözüm yazılarım üzerine bir anımsatma yaptı: ABD, Wilson İlkeleri zamanından beri Kürtlerin himayesini yapar. Ayrıca, Baba Bush da anılarında bu tezi sürdürür... Bugünkü Amerikan yönetimi de bu Amerikan politikasını harfiyen izlemektedir... Kürtlerin bütün isyanları etnik temelde bir ayrılık amacını taşır...

\n

Amerikan Cumhurbaşkanı Wilsonun savaş sonrası 1918’de açıkladığı 14 ülkeyi yeniden açtım. 12. madde, Türk egemenliği altındaki ulusların özerk gelişmeleri için bütün engellerin kaldırılmasını istiyordu. Hakkını yemeyelim: Türklere de çoğunluk olarak oturdukları bölgede bağımsızlık verilmesini öngörüyordu! (*)

\n

Osmanlı aydınları arasında ilk Amerikancılık, ilk Amerikan himayesi düşüncesi Wilsona dayanır. Amerikan mandacıları varolma umudunu bu ilkelerde bulurlar... Ama Mustafa Kemal ve arkadaşlarıbir ihtimal daha var diyerek Kurtuluş Savaşı ile bağımsız bir ülke-devlet ve bir ulus yaratmaya giriştiler.

\n

***

\n

Bugün gelinen nokta farklıdır. Ulus Yıkıcılığı Zamanları kitabım, bu başarısızlığın nedenlerini incelemeye yönelik küçük ve alçakgönüllü bir çalışmadır.

\n

Özü şudur: Türk yönetimleri, 1938den sonra, özellikle İkinci Dünya Savaşından sonra, o güne dek çok başarıyla geliştirdikleri ulus ve ülke inşa etme iradelerini ABD ve Batıya teslim etmişlerdir. Türkiye, bu iradeyi hiçbir zaman elinden bırakmasaydı ve başkalarına teslim etmeseydi, bugün demokratik ve refah ülkesi olurdu ve bugün yaşadıklarımızın yüzde 10unu bile yaşamazdık.

\n

1918’de Amerikan mandacılığı gerçekleşmedi ama İkinci Savaştan sonra bu bela Türkiyeyi yönetmeye başladı! Olay budur. Tıpkı dün ABD-SSCB cepheleşmesinde oduğu gibi, bugün de iktidar bölgede Amerikanın Ortadoğu egemenlik mücadelesinin aleti durumundadır... ABD, Batı ve Hillary, Ankarayı, eline hançeri tutuşturarak önce Suriyeyi sonra İranı hançerletip en sonunda da kendi böğrüne saplaması ve intihar etmesi sürecinin içine yuvarlamıştır.

\n

Olay bu kadar basittir. Varlığın başkalarının her türlü desteğine bağlı olduğu sürece, sen daha başından bitmiş bir insansın, ülkesin! Hele Ortadoğuda bulunuyorsan!

\n

***

\n

Hayır, bu yazdıklarımdan Kürtler aleyhine bir şey çıkartılmasın lütfen. Ben emperyalizmin kendi dışındaki bütün ulusları, ülkeleri, devletleri mezhep, din ve etkin temelde parçalayıp kendine egemenlik yararı çıkarmasına karşıyım... Türkiye özgür ve bağımsız bir ulus devlet olmayı Kürtlerle, Türk ve Kürt kimliğiyle birlikte başarabilseydi, bunları yaşamayacaktık.

\n

Etnik Çözümü yazacağım tabii. Birileri durmadan etle tırnak gibi iç içeyiz nasıl ayrılacağız, diyor ve Türklerle Kürtlerin bir arada yaşamaya mecbur oldukları sonucunu çıkartıyor ya...

\n

Evet o kadar karışık bir millet olduk ki nasıl ayrılabiliriz? İstanbul ve Adalarda tanıdığım bütün Kürtlerin bir ayakları Doğuda... Ama bütün hayatını burada kurmuş, Türkler gibi az sayıda çocuğunu en iyi okullarda okutmak hayalini güdenlerin sayısı az değil! Git orada yaşa artık özgür vatanın var diye zorlasan gitmez! Ailelerimizdeler, şirketteler, devletteler, hep birlikteyiz... Bu adeta tek milleti nasıl ayırırsınız? Başlarına bir şey gelse, hemen saklayacağım insanlar olur! Pırlanta gibi ve çalışkan insanları tanıyorum... Burada saptamamız gereken temel bir olgu, önemli bir çoğunluğunda oluşan Kürt kimlik bilinçleridir... Bu, 30 yılda çok net oluştu!

\n

Kürt Türk karışımı, ülkenin ve milletin birlik halinde yaşaması için belki de tek şansıdır... Bunun mekanizmaları kurulabilir mi, nasıl kurulur, bilemiyorum.

\n

Özerk/federasyon yapılarla bu birlik kurulur, diyen bunca kolaycı veya bu dönemi atlatalım hele diyenler bu kadar varken ben, neden böyle diyorum?

\n

***

\n

Temel soru şudur: Hangi dinamik süreci belirliyor? Kürtlerin devlet kurması ve bağımsız yaşaması mı, yoksa Türklerle birlikte yaşaması mı? Uluslararası Ortadoğu dinamiği, birinci seçenekten yana işliyor. ABD ve Batı neredeyse Kürtleri zorla Türkiyeden ayıracak bir politika izliyor! Ortadoğuda Kürt devleti kurulması temel süreçtir... Türkiye Kürtleri bu sürecin dışında kalabilir mi, hayır biz istemiyoruz, diyebilirler mi? PKKnin eylemleri şüphesiz ayrımcıdır.

\n

Süreç, gözyaşıyla, kanla ve nefretler doğurarak, ayrılalım yönünde işliyorsa, bunun toplumsal büyük bir yarılma ile gerçekleşme olasılığını, büyük bir sosyolojik olgu olarak görmeyenler, siyaset yapamaz...

\n

Bu süreçte Türklerde de o zaman biz de bir ulus olarak yaşamak istiyoruz, duygu, düşünce ve eyleminin güçlü bir şekilde ortaya çıkması büyük olasılıktır. Bu zaten oldukça kısmen oluşmuştur. Görmeyen aptaldır...

\n

Ne olacak o zaman?! Mübadele mi? Bu topraklar buna hep şahit mi olacak? En çok korkulan başa gelir derler. Ben bu savaşı görmek istemiyorum...

\n

Aşağıdaki dipnotu okuyun... Bugün gidiş öyle ki bu topraklarda Türkler de yalnız başlarına, yaşamaya mecbur bırakılacak gibi

\n

\n

(*) İngiliz Lord Curzon, 20 Ocak 1918 tarihinde şöye diyordu: Türklere de kendi geleceklerini kendilerinin saptamaları hakkı (Self Determination) tanınmalı. Türklerin asıl vatanları olan özgürlük ve bağımsızlığı ile toprak bütünlüğü garanti altına alınmalı fakat Avrupadaki yerleri Türklerden alınmalı İstanbul ve Boğazların yönetimi başkalarına verilmeli...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları