Hikmet Çetinkaya

Delik Deşik Edilen Hayatımızdır...

08 Ağustos 2012 Çarşamba
\n\n\n

Bu coğrafyada yaşadıklarımız ve yaşayacaklarımız...

\n

Ölümlerle çoğalan bir boş vermişlik ve yıkılan hayatlar.

\n

Daha yetmedi...

\n

Tam 30 yıldır sürüyor, adına ister örtülü ister örtüsüzdeyin, bu savaş.

\n

Binlerce yıllık bir tarihin, kültürün boy verdiği bu topraklar artık kanla sulanıyor...

\n

İçimde bir fırtına esiyor!

\n

Bir karamsarlık!

\n

Oysa bu topraklar bir uygarlığın, yaşamın, insan olmanın onurudur.

\n

Sevgidir, paylaşımdır...

\n

Kinin, nefretin içindeyiz... Olan çocuklarımıza oluyor.

\n

Türk ve Kürt çocuklarına...

\n

Terörün bir insanlık suçu olduğunu ne zaman öğreneceğiz?

\n

İnsanca yaşamayı, aşkı, sevgiyi, barışı, kardeşliği nasıl çoğaltacağız?

\n

Dört koldan karakollara baskın, Şemdinlinin kuşatılması...

\n

Yetmedi mi, 30 bin gencin ölümü yetmedi mi?

\n

***

\n

Böylesine acılar içinde kıvranmayı, yaşamın delik deşik edilmesini, bombardımanları bırakıp, o köylerde ve mezralarda yaşayan insanların varlığını ne zaman anımsayacağız.

\n

Ölenler, yaralananlar Türk olsun Kürt olsun, bizim çocuklarımız.

\n

Emperyalizmin ağababalarının çizdiği yol haritası...

\n

Pusular!

\n

Bir gece yarısı uyuyamadım ve bilgisayarımın başına geçtim yine...

\n

Bir şeyler yazmalıydım ve olan gücümle haykırmalıydım:

\n

Yeter artık bitsin bu kirli savaş...

\n

Sümbül Dağında açan çiçekler, Kaz Dağlarında zeytinler, Diclede ve Fıratta bir umut tomurcuklansın. Bilelim bu coğrafya hepimize yeter de artar bile...

\n

Hakkâride çiçeklensin sevdalarımız, Kaz Dağlarında zeytin dalları barışın habercisi olsun...

\n

***

\n

Foçada Siren Kayalıklarına doğru yol alırken Edip Canseverin dizelerini hep birlikte okuyalım:

\n

Yani bizim hiç korkmadığımız şeyler

\n

Belki en çok korktuğumuz şeylerdir gerçekte

\n

Ki bütün işkenceler, ezinler ve kırımlar

\n

Damlayan bir musluktur yerine göre

\n

Yoksa bir enkaz altında bir ölüm

\n

Ya da puslu bir havada, bir cinayette

\n

Bir ölüm

\n

Ölümün anlamı ne?

\n

Gerçekten ölümün anlamı ne!..

\n

Ölüyorlar gencecik yaşlarda...

\n

Kimi 91 doğumlu, kimi 92...

\n

Bir pusuda... Tuzaklı mayında... Çatışmada... Dağların yamaçlarına kurulu karakollarda...

\n

***

\n

Terörün üzerine aynı kararlılıkla gideceklerini söyleyen siyasilere sesleniyorum:

\n

Tam 30 yıl oldu... Bir avuç eşkıya deniliyordu, olmadıkları anlaşıldı... Artık bitmeli bu kirli savaş...”

\n

Terörün panzehiri demokrasi ve özgürlüklerdir...

\n

Bölgede yaşayan insanlarımıza baskı ve zulüm değildir.

\n

Kürtlerle bu coğrafyada yüzyıllardır yaşayan bizleriz.

\n

Ölümler bitsin!

\n

Ölümlerle yaşamayalım, yalvarıyorum...

\n

Çocuklar büyüyor...

\n

1990larda doğan çocuklarımız 20sinde şehit düşüyor.

\n

Onlar ki erguvan çiçekleridir, lavantalardır, menekşelerdir, kasımpatılar, laleler, papatyalar...

\n

Yaşamın anahtarlarıdır güzelliğe açılan, maviyle buluşan bir yağmurlu akşamın sabahında.

\n

***

\n

O çocuklar doğmadan sürüyordu bu kirli savaş...

\n

Emperyalizmin bir oyunuydu, destekçileri belliydi.

\n

Devlet çok yanlışlıklar yaptı; 90larda Hizbullah adlı o köktendinci terör örgütünü kurdu.

\n

Eğer kurmasaydı, o faili meçhul cinayetler işlenmeseydi; Vedat Aydın, Musa Anter, Savaş Buldan, Medet Serhat faili derin güçler”, “Hizbullahve itirafçılartarafından öldürülmeseydi, yanlış politikalar izlenmeseydi, bu sorunu demokrasi ve özgürlükleri geliştirerek çözebilirdik.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları