Hikmet Çetinkaya

Bir Hapislik Korkusu, Bir Cesaret... (22.07.2012)

22 Temmuz 2012 Pazar
\n\n\n

Yıldızların denize doğru aktığı gecelerde, kül rengi bir uyku gözkapaklarımın üzerinde geziniyor...

\n

Umutları savuran tutkular, şarkılar, şiirler ışık yağmurunun altında, geçmiş zaman öykülerini anımsatıyor.

\n

Hafif bir esinti...

\n

Elim dokunduğunda bir yerlere, evrenin yeniden kurulduğunu düşünürüm.

\n

Bir bakarım tükenmişim...

\n

Gözkapaklarım kapanır...

\n

Sönüp giden o insanlar ışık yağmurunun altında yürürken, zamana nasıl yenik düştüğümüzü, bunca acıları, kıyımları nasıl anımsadığımı kareli bir deftere yazmak isterim.

\n

Sahi yaşamak nedir benim, sizin, tüm toplum için, insanlar için?..

\n

Pek yanıt veren çıkmaz...

\n

Başından mermiyle vurulan bir çocuk, yıllar sonra bu gerçeğin ortaya çıkması...

\n

İçinizi acıttı mı sizin de?

\n

ABDdeki Batman katliamı, Şamda patlayan bir bomba.

\n

İzmirde Melike Demirel adlı genç kız ve sevgilisi Gürcan Çelen...

\n

Önce Melikeyi pompalı tüfekle öldürüp ardından aynı silahla intihar eden Gürcan!

\n

Sahi kaç kadın cinayeti işleniyor günde benim ülkemde? Kaç genç kız intihar ediyor?

\n

***

\n

Buğulu aynaların, ölmüş alevlerin içinde yaşıyoruz...

\n

Şairin dediği gibi, dağılan saçlarımızın, içli türkülerin, her ulustan güçlü insanların, sonsuz sıcaklığın, uçsuz bucaksız bir göğün, tükenmeyen umutların içinde yuvarlanıp gidiyoruz.

\n

Bunları yaparken demokrasinin ve özgürlüklerin bir yaşam biçimi olduğunu unutuyoruz.

\n

Korkuyoruz, ürküyoruz...

\n

Neden ve niçin?

\n

Neredeyse düşünmenin suç sayıldığı bir dönemden geçerken, başı dik insan görmek zor!

\n

Sahtekârların cenneti olmuş benim güzel ülkem...

\n

Soygun, vurgun, talan, rüşvet, ispiyon!

\n

Bunca acılar, savaşlar yüreğimizin derinliğinde hiç iz bırakmamış...

\n

Ortadoğu kaynıyor, yanı başımızdaki Suriye bir mezhep savaşına doğru gidiyor.

\n

Nerede kaldı Arap Baharısöyler misiniz?

\n

Denizin bittiği yerde sonu gelmez öpüşlerle, havaya, suya, yaprağa, güneşe, yıldızlara doğru koşmak, çağı yakalamak varken bu akan kan niye?

\n

Suriyede patlayan bombalarla, açılan ateşlerle çocuklar ve kadınlar ölüyor.

\n

Masum insanlar!

\n

Kardeş kanı akıyor...

\n

Benim ülkemde kadına şiddet giderek ivme kazanıyor...

\n

***

\n

Yokluğun cehenneminde dolaşan insanlar, acıları, hüzünleri bir kıyıya itip, sevgiyi, umudu, aşkı yakalayabiliyor mu?

\n

Zindanların tıka basa dolu olduğu bir ülkedeyiz...

\n

Toplumun sevgiye gereksinimi var.

\n

Kadın cinayetlerine, şiddete alkış tutanlar bakın ne diyor:

\n

Erkek kadını boş yere dövmez, öldürmez, mutlaka bir suçu vardır!

\n

Bu çağda bu kafa!

\n

Bir gece bunları düşündüm uzun uzun...

\n

Sonra aklıma Şükran Kurdakulun dizeleri geldi:

\n

Bir hapislik korkusu, bir cesaret

\n

Bir seferberlik karanlığı, bir ışık

\n

Bir kitap, her yaprağında anıların kanı

\n

Bir şarkı alanlara sığmayan

\n

Bir heves denize çıkar gibi

\n

Bir sevda dar gelir damarlarına

\n

Bir resim, kendini arayanlardan biri

\n

Bir kuşku soranlardan sormayanlara

\n

Bir gerçek dünyaların gerçeği

\n

Bir kadın senin gibi

\n

Bir adam benim gibi.

\n

***

\n

Yıldızların denize aktığı bir gece, ölen çocuklar, kadınlar...

\n

Bir yalnızlık!

\n

Bir hüzün!

\n

Gözkapaklarımın üzerinde uyku hali...

\n

Akvaryumda küçük kırmızı bir balık, alaycı gülümsemeyle beni seyrederken belki şöyle diyordu:

\n

Ben de tutsağım sizin gibi!

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları