\n\n\n

Kimi zaman suskunluk kimi zaman karamsarlık...

Tutkuların, özlemlerin, acıların, hüzünlerin içinde akıp giden günler, haftalar, aylar, yıllar...

Bazen bir iç çekiş bazen bir çığlık...

Yazımı yazdığım saatlerde Sakarya’da, Kayseri’de şehit cenazeleri kaldırılırken Hatay’da askeri birliklerin araçları Suriye sınırına doğru yol alıyordu.

Suriye’nin vurduğu keşif uçağımızın pilotları hâlâ bulunamadı.

İki genç subayımız büyük olasılıkla şehit düştü...

Ben, dün sabah haberleri izlerken yine son yaşananları, dün değindiğim gibi “Büyük Kürdistan Hayalleri”ni düşündüm.

PKK’nin Trabzon’a kadar nasıl uzandığını, Kuzey Irak’ta yuvalanan PKK’nin hangi devletler tarafından korunup kollandığını anımsadım.

Barzani, Türkiye’yi çok güzel oyalarken arkasındaki büyük patron, ABD, olup bitenleri her zaman olduğu gibi seyrediyordu.

ABD’de önümüzdeki sonbahar başkanlık seçimleri yapılacağından ne PKK’yi Kandil’den indirmek ne de Suriye’ye dokunmak istiyordu.

Suriye konusunda ihale Türkiye’ye mi kalmıştı?

Senaryolar yazılıyordu...

Türkiye gerilimden yararlanacak ve tampon bölge kuracaktı Suriye sınırında...

Suriye ordusundan generaller kaçıyor, Esad’ın gücü giderek bitiyordu.

Şam’da panik havası yoktu, Türkiye’den askeri yanıt beklenmiyordu.

***

ABD, PKK’nin Kuzey Irak’ta yuvalanmasına göz yumarken, Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesini istiyor mu, istemiyor mu?

Aklı başında olan hiç kimse bu soruya “istemiyor” yanıtını veremez.

Türkiye’de “savaş çığlıkları” atanların çok sayıda olduğunu görünce hiç şaşırmıyorum.

Böyle bir müdahale PKK’nin ekmeğine yağ sürecek, özellikle Suriye’de yaşayan tüm Kürtleri karşısına alacak.

Kalın çizgilerle altını çizmekte yarar var bir kez daha:

“Türk keşif uçağının Suriye tarafından düşürülmesi bir kışkırtmadır.

Uçağımız bir sınır ihlali yapsa bile Suriye’nin uçağımızı düşürmesine tüm ulusumuzun karşı gelmesi gerekir.

Suriye uçağımızı uyarmadan bilerek düşürmüş, savaş çığlığı atanların eline koz vermiştir.”

Savaştan yana değil, barıştan yana olmak gerekiyor...

Bu oyunun arkasında küresel emperyal güçlerin olduğunu sağır sultan bile biliyor.

***

Keşif uçağımız, Doğu Akdeniz’de ne arıyordu?

Aslında bu soruyu gündeme getirip tartışmak daha yararlı olacak benim kanıma göre...

İki ya da bir buçuk yıl önce keşif ve istihbarat amaçlı olarak Malatya’daki Şafak Filosu’ndan uçağımız Lazkiye üzerinden uçmuş muydu?

Bilindiği gibi 6 Eylül 2007 yılında İsrail savaş uçakları Doğu Akdeniz üzerinden hava sahamızı kullanarak, bir hafta önce bizim izlediğimiz rotayla Suriye’deki bazı hedefleri vurmuştu.

Şunu da anımsatmakta yarar var:

“Bu olay İsrail savaş uçaklarından düşen iki yakıt deposunun Gaziantep-Hatay sınırında bir bölgede çobanlar tarafından bulunması sonucu ortaya çıkmıştı.”

İki olayda bir benzerlik olması düşündürücü...

Bu arada Suriyeli havacı yüzbaşının savaş uçağıyla Ürdün’e sığınması.

Bu olay üzerine Suriye hava sahasını kapatmıştı...

Peki, Ankara bunu bilmiyor muydu?

Nedense bu konuda bizden bir açıklama gelmedi...

***

Bizim uçağımıza eşlik eden ikinci bir uçak olduğu öne sürülüyor...

Acaba bu uçak bizim miydi yoksa İncirlik Hava Üssü’nden kalkan NATO ya da ABD uçağı mıydı?

Ben kaç gündür bu sorulara yanıt arıyorum...

Bakın, şu ana dek ne Kıbrıs ne İncirlik ne de Samandağ’daki radarlarda, pilotların telsiz konuşmalarından hiçbir şey yayımlanmadı...

Ben gerçekten merak ediyorum, beş dakika boyunca niçin Suriye hava sahasını ihlal etti bizim uçağımız?

Yoksa ihale bize mi kaldı?..

\n\n