Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
İlhan Selçuk'un 'Pencere'si
İlhan Selçuk’un “Pencere”si heykel oldu. Heykelin açılışı görkemliydi.
\nErkekli’nin takdimi tutkulu, Kılıçdaroğlu’nun konuşması güzel, heykeltıraş Aksoy’un sözleri anlamlıydı. Hele konuşmanın bitiminde söylediği “Kars ve Karslılara selam gönderiyorum!” sözleri yok mu? Tüm ahval ve şeraiti özetliyordu. Heykelin kendisi ise bir destan gibiydi... Ama bunları sonra da konuşabiliriz.
\nSelçuk’u biz bugün gene Selçuk’un satırlarıyla analım…
\nİlhan Selçuk dendiğinde hep “aydınlanmacı” yönü öne çıkarılıyor. Oysaki Selçuk edebiyat yönü çok güçlü bir yazardı. Selçuk’un farklı bir derinliği ve etkileyiciliği vardı. Yazarın bu özelliklerini bir araya getiren “Turhan…” yazısını bu yüzden ben özellikle severim. “Zaman artık Turhan’a çalışıyor” diye biten aşağıdaki yazıyı, “Zaman artık İlhan Selçuk’a çalışıyor” diye de okuyabilirsiniz…
\nPENCERE
\nTurhan...
\nTurhan...
\nÇevremizi saran üç boyutun ötesinde, dördüncünün varlığını duyumsamadığımız yıllardı...
\nUzunluğu, genişliği, derinliği biliyorduk...
\nZamanı tanımıyorduk...
\nGeçmiş yoktu...
\nGeleceği iple çekiyorduk...
\nYaşadığımız an’ın bilincine uzaktık...
\nBilya oynarken, meşin topun peşinden koşarken, okula giderken, gezip tozarken, avarelik ederken, hızla akan zamanın dışındaydık...
\nTa içimizde, yüreğimizde, beynimizin gizli bir köşesinde, geleceğimizin gizemine adamıştık hırsımızı...
\nUlaşılamaz yıldızlara gidecektik, bilmediğimiz ülkelerde görülmemiş serüvenler bizi bekliyorlardı, göz kamaştırıcı hayatlara ışınlanmıştık...
\nYakınımızdaki hiçbir olay, ailemizdeki hiçbir bağ, çevremizdeki hiçbir kişi, ülkemizdeki hiçbir gerçek, yaşadığımız kent veya kasabadaki hiçbir koşul, bizim yarınlara şartlanmış yaşam tasarımlarımızı engelleyemezdi...
\nYaşayacaktık; ama, daha sonra, ileride, gelecekte, hayat kollarını bize açacaktı...
\nÖzlemlerimizin anlamı, sıradanlaşmanın sınırlarını ruhumuzda çiğneyip geçmişti...
\nYaz sıcağına emen geceler, pırıl pırıl gökte kayan yıldızları ciğerlerimize çekiyorduk; o yıldızlar gökte bizim için kayıyorlardı...
\n“İki Çocuğun Devri Âlemi”ni, “Tarzan”ı, “Baytekin”ı, “Üç Silahşörler”i aşıp “La Dam o Kamelya”ya geçmek güç olmadı; “Çocuk Sesi”ni “Afacan”ı geride bırakırken üzülmedik; bunlardan çok daha uzakta, gizemli ve görkemli bir yerde, hayat kollarını açmış bizi bekliyordu.
\nÇok küçük yaştayken, İstanbul’da elektrik düğmesini çevirdiğimiz zaman ortalığın aydınlanması, bize doğal gelmişti. Anadolu’nun uzak kasabalarında, fitilli petrol lambasının soluk ışığında kitap sayfalarını çevirmek de ne kolaydı!.. Çünkü hayat, çok ötede, gelecekte, bilinmeyen kentlerde, balta girmemiş ormanlarda, uzak gezegenlerde yaşanacak apayrı bir şeydi.
\nBilincimizin gölgesinde, geleceğin bilinmezliğine yayılıyordu umutlarımız...
\nÇocuklukta yaşadığımız yıllar, ileride yaşayacağımız güzel zamanlardan ödünç alınmıştı.
\nSchubert’i, Gorki’yi, Zola’yı, Gogol’ü tanıdığımızda, kendimize yakıştırdığımız dünyanın insanlarını bulmuş gibiydik; ama, sanki hepsi de üç boyutun kapsamı içindeydi...
\nDördüncü boyutun bize hazırladığı tuzaktan habersizdik...
\nZamanı duyumsamaya başladığımız gün, yaşam değişti, dördüncü boyut ikimizi de uçurumuna çekmeye başladı...
\nTurhan’la kardeşliğin ötesinde bir ikili oluşturuyorduk, yaşımız büyüdükçe düşüncelerimiz de birlikte büyüyor, düşlemlerimize karışıyordu, gece gözlerimizi kapadığımızda gördüğümüz rüyaların birbirine benzemesi doğaldı...
\nYa Ülfet?..
\nO “bizim” kızkardeşimizdi...
\nBenim ya da Turhan’ın değil, “bizim” kardeşimiz...
\nUzun sandığım bir çocukluk evresinde “ben” ile “biz”i düşüncelerimde karıştırdığımı sanıyorum.
\nGerçek ile düşü ayrımsamak çok zor oldu.
\nÇocukluğumuzun uçsuz bucaksız evreninden kopup ayaklarımızın toprağa değdiği anda, ben çok korktum...
\nTurhan’ın ürktüğünü sanıyorum.
\nDünyalarımız yıkılıyor muydu? Yıldızlara gidemeyecek miydik? Evrenin bilinmeyen güzelliklerini, adına hayat denen süreçte keşfedemeyecek miydik?
\nİlkgençlik yılları aşılıp da “zaman boyutu” yaşamda devreye girdikçe, üç boyutun yetersizliği, kısırlığı, bağlayıcılığı ortaya çıkıyordu.
\nİnsanın durduğu, oturduğu, hele geceleyin yattığı yerde düşünceleriyle devinebilen bir yaratık olduğunu küçükken keşfeden bizler, hayatın gerçekliği karşısında, ellerimizin ayaklarımızın bağlandığını mı görecektik?..
\nBüyüyorduk, hayata atılmak, meslek sahibi olmak, para kazanmak, bir evin sorumluluğunu taşımak gibi zorunlukların oldubittisiyle karşı karşıyaydık. Kuralların bukağısı, ayak bileklerimize vuruluyordu. Gerçekler, hışımla üstümüze geliyordu. Dünyalarımızın yıkılmasına, gezegenlerimizin yok olmasına, yıldızlarımızın ellerimizden kaymasına seyirci mi kalacaktık?..
\nKıyamet günü yaklaşıyordu...
\nO sırada Turhan bir şey keşfetti.
\nAlaeddin’in lambasından çıkan dev, Turhan’a bir çizginin gizeminde bütün dünyaları, yıldızları, gezegenleri, galaksileri, insanları, duyguları, sevdaları, dostlukları, düşmanlıkları, ağlamayı, gülmeyi, geçmişi, geleceği ve an’ı -tek sözcükle yaşamı- yakalamasını öğretti.
\nOh, ne büyük mutluluk!..
\nTurhan, evrendeki her şeyi çizgiye dönüştürmenin ilmi simyasında benliğini buldu...
\nYaratacağı evrenin Allah’ıydı artık...
\nBaytekin gibi yıldızlara gitmiyor, yıldızları ayağına çağırıyordu, Doktor Faust’un gücü artık ne yazardı!.. Güliver’in devleri ve cüceleri, çizginin büyüsünde bir büyüyüp bir küçülüyorlardı, Şekspir’in tiyatrosu, çizgi dünyasının egemenliğinde perdelerini açıp kapıyorlardı. Molyer’in mizahı, çini mürekkebiyle beyaz kâğıt üzerine dökülüyordu. Donkişot ya da Kazanova, Turhan’ın yanında yaya kalırlardı.
\nTurhan’ın dünyası, yaşadığımız gerçek dünyanın eleştirisiyle oluştu...
\nAlternatif bir dünyadır bu...
\nCoğrafyası dördüncü boyuta yayılır...
\nTurhan’da zaman korkusu kalmadı...
\nZaman, artık Turhan’a çalışıyor.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- İlk kez tek bir fotonun nasıl göründüğü gösterildi
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- Yıkılması gerekiyor!