Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Meclistaşlarla Sohbet...
TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nun bünyesinde oluşturulan Cezaevleri Alt Komisyonu hafta başında
\n\n\nkonuğumuzdu.
\nKomisyon Başkanı AKP Çorum Milletvekili Murat Yıldırım, Çorum leblebisi tadında güler yüzlü bir kişi. Sorunları dinlerken hemen kestirme bir çözüm söyleyip işi bitirme havasında. Örneğin koğuşlara bilgisayar yasağından söz ederken, “Nâzım Hikmet’e 70 yıl önce daktilo verilmiş, bugün o bile yasak” dedim. Şu karşılığı verdi:
\n“Bilgisayar mevzuatta yok diyorlar. Madem daktilo var, size daktilo verilsin...”
\n“Daktilo şeridi piyasada kaldıysa olur” dedim.
\nKomisyonun AKP’li üyeleri Mardin Milletvekili Abdurrahim Akdağ, Kilis Milletvekili Ahmet Salih Dal, Ağrı Milletvekili Mehmet Kerim Yıldız daha çok dinlemeyi tercih ettiler.
\nMHP İstanbul Milletvekili Atila Kaya ile BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü geçmişte uzun süre cezaevinde kalmış kişiler olarak arada bir karşılaştırma yaptılar. Yalnızlaştırma onların da yadırgadığı bir durum. Ayda bir açık görüşün onların zamanında ne kadar olduğunu sordum. En az yarım gün, bazen tam günmüş. Silivri’de sadece bir saat. Üç yıl önce 2 saatti, 15 ay önce 1 saat 15 dakikaya indi, bir yıl önce de 1 saat oldu.
\nKomisyonun CHP’li üyesi Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir, geçen dönemden beri cezaevleri gerçeği ve hukuksuz yargılamalarla ilgili yoğun çaba harcayan, sırf bu yüzden hedef haline getirilmeyi göze almış bir kişi.
\n***
\nHeyetin geleceğini öğrendiğimde, öteki heyetler gibi cezaevinin ön bölümünde üst katta düzenlenmiş açık görüş salonlarında buluşacağımızı düşünmüştüm.
\nÖzel olarak görevlendirilmiş bir komisyon olduğu için koğuşlara geldiler. Benim kaldığım tecrit hücrelerinde 7-8 kişinin bir daire şeklinde kümelenerek oturabileceği bir genişlik yok.
\nDemir kapıdan içeri girince, sordular:
\n- Nerede oturacağız?
\nYan yana sıralı 4 tecrit hücresinin önündeki 5 karo genişliğindeki koridoru geçip dış duvarı sonradan yapılmış bir kapısı havalandırmaya açılan 5. tecrit hücresine geldiler. Tabii tek sıra halinde. Başka türlü mümkün değil. Oradan havalandırmaya geçtiler. Burada plastik sandalye ve sehpalardan bir oturma düzeni kurduk.
\nHavalandırma 5 adıma 14 adım genişliğinde, 7 metre kadar yükseklikte bir beton kutu. Üstü gökyüzüne açılıyor, altı ortasındaki demir ızgarayla kanalizasyona.
\nSöze, “Size meslektaşlarım diyeceğim, hepimiz milletvekiliyiz” diye başladım. Malik Bey de hemen buna vurgu yaptı, “12 Haziran seçimlerinin yıldönümünde hâlâ tutuklusunuz” dedi. “Milli iradenin yeri Meclis olmalı” sözlerim “yorumsuz” geçildi.
\nCezaevinin kamuoyuna da yansıyan sorunlarının yanı sıra heyete aktardığım birkaç konuyu okurla da paylaşmak istiyorum.
\nSatır başlarıyla şöyle:
\n- Son dönemdeki cezaevleri tek kaygıyla inşa edilmiş; güvenlik. Planlamada düşünülen kimi sosyal faaliyet alanları bu kaygı ile yok edilmiş. Bu koşullarda hapiste kalan kişi, özel olarak çaba harcamamışsa içeri girdiğinden daha kötü bir ruh haliyle dışarı çıkar.
\n- Cezaevlerinde bir uygulama standardı yok. Kimileri 2-3 kişilik tecrit hücrelerinde yalnızlaştırılırken kimileri de kapasitesinin üstünde kullanılan kalabalık koğuşlara konuyor.
\n- Yönetmelikte yer aldığı halde 3 koğuşun haftada 3 gün toplam 10 saat sohbet görüşmesi yapmasına izin verilmiyor.
\nHeyet bunların çözülebilir konular olduğunu söyledi. Heyet başkanı Yıldırım’ı mutlu eden bir konu, kış aylarında yüksek sesle dile getirilen “ısınma” sorununun çözülmüş olmasıydı. Çünkü ziyaret haziran ayındaydı!
\n***
\nGörüşmenin ikinci bölümünde, asıl insan hakkı ihlaline, yargılama koşullarına değindim.
\nKoğuş arkadaşım Odatv davasında yargılanan Barış Pehlivan haftada 2 saatten 4 saate çıkarılan bilgisayar hakkını kullanmak için iş atölyesinden bozma bilgisayar odasına gitmişti. 18 Haziran’da başlayacak duruşmaya hazırlanıyordu. Sanırım 99 gün sonra başlayacak bu davayı izlemek meslektaşların ajandasındadır.
\nO nedenle heyetle yalnız görüştüm. Yazı aramızda, koşullar elverdiğince ikramda da bulunmaya çalıştım. Çay demliydi ama “Onunla uğraşmayın zaman kaybederiz, daha dolaşacağımız koğuşlar var” dediler. Kola, meyve suyu getirdim. Hem konuştuk hem plastik bardakla dağıttım. Kantinden aldığımız kuru pastayı da çikolata niyetine ikram ettim.
\nHeyet, yargılama sorunlarını kendi alanı içinde görmüyor. Oysa bu, başlı başına ele alınması gereken büyük bir sorun. “Adil yargılanma hakkı”nın önemini bununla yüz yüze olan bilir.
\nMayıs ayı başında birleştirilen Ergenekon davaları tablosunu özetledim.
\n17 iddianame, 7 bin sayfayı aşkın iddianame metni, 5 milyon sayfa kadar delil klasörü. Yılda 4 duruşmalı klasik usulle yarım asrı aşan bir yargılama sürecindeyiz. Davanın neresinde olduğumuz belli değil.
\nBunları anlatırken başkan Yıldırım yine kestirmeden gitti, “yani dava hemen bitsin, diyorsunuz” dedi.
\nŞu karşılığı verdim:
\n“Bitsin ama, adil yargılamayla bitsin. Bir gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklerseniz öyle devam eder. Gelin yanlış yere kadar çözüp oradan başlayın.”
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Mahruki yine yandı
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!