Yazı masamın başına oturup “Bugün ne yazmalıyım” diye düşünürken aklıma şu soru geldi:\n

“Türkiye’de siyasal gündemi kim belirliyor?”\n

Sorunu yanıtı kolaydı:\n

“Başbakan Erdoğan!”\n

Erdoğan’ın gündem yaratmada usta olduğunu yadsıyacak değilim.\n

Uludere’de kaçakçılık yapan gençlerin, terörist sanılarak savaş uçaklarından atılan bombalarla cayır cayır yanarak ölmeleri büyük tepki çekmişti...\n

Hele hele bugüne değin sorumlularının ortaya çıkarılmaması karşısında hükümete karşı içeride ve dışarıda eleştiriler başlamıştı.\n

Başbakan ne yapsın?\n

***\n

Kafasında gündem yaratacak bir sürü tasarı var...\n

Bunları şimdi olmazsa yarın başkanlık sistemiyle yaşama geçirirdi...\n

Bir yandan başkanlık sistemi, öte yandan özgür sivil anayasa hazırlıkları.\n

Halkımız da zaten derin bir uykuda...\n

Ne yapsın onlar da...\n

Ekmek elden su gölden, kömür, gıda torbası AKP’den...\n

Eh, halkımız uyurken Tayyip Bey, bombasını patlattı bu kez:\n

“Her kürtaj bir Uludere’dir!”\n

Kürtajı cinayet olarak görmek bir ortaçağ kafasıydı aslında.\n

Kürtaj ve sezaryen konusunda yapılan açıklamalar, en son Diyanet İşleri Başkanı’nın “Kürtaj haramdır” sözleri ne anlama geliyordu?\n

Bir totalitarizm tutkusu ya da özlemi!\n

***\n

Uludere eğer bir cinayetse, bunun sorumluları bulunmalıydı...\n

Kadın kuruluşları ayağa kalktı!\n

Türkiye’nin hemen hemen her yerinde kadınlarımız yürüdü ellerinde pankartlarla.\n

“Kürtaj haktır, Uludere katliamdır...”\n

Türkiye katliamlara alışıktır... Yurdum insanı ne Sivas katliamını ne de Başbağlar katliamını anımsar...\n

40 yıl kıyımlarla yaşamış yurdum insanı, bir süre sonra Uludere katliamını da unutacaktır.\n

Benim burada anlatmak istediğim, laik demokratik bir cumhuriyet olan Türkiye’de demokrasi ve özgürlüklerin yavaş yavaş elimizden alınması.\n

Korkarım bir süre sonra 12 Eylül faşist askeri darbe dönemini arar olacağız.\n

***\n

Bu ülkede yaşayan yurttaşların yarısı başbakandan, bakanlardan hele hele Diyanet İşleri Başkanı’ndan “dinsel onay alarak” yaşamıyor.\n

Çünkü Türkiye “şeriatla” yönetilen, tek adamın egemen olduğu bir ülke değildir.\n

Gerici bir siyasal iktidar bugün Türkiye’yi ileriye değil geriye götürüyor.\n

Hayatını dinsel onaylarla yaşamak isteyenler, ister kara çarşaf giyer, ister on çocuk doğurur...\n

Ne AKP ne de bir başka siyasi parti kadın bedenine, onların özgürlüklerine, kimliklerine karışabilir.\n

Türkiye ne İran’dır, ne Malezya ne de Mısır...\n

Devlet kadının kimliğine bu ülkelerde karışabilir...\n

Türkiye’de karışamaz!\n

Kadınlar bedenlerini, emeklerini, kimliklerini devletin, erkeklerin, egemen güçlerin eline bırakmaz.\n

***\n

Kadıköy’de binlerce kadın yürürken ben bunları düşündüm.\n

Baskıcı bir kafa gündem değiştirmek için elinden geleni yapıyor ve başarıyor.\n

Bir yandan havayolu emekçilerine grev yasağını onaylayan yasayı çıkarıyor hükümet, öte yandan kadınların bedenleri üzerinden siyaset yapıyor.\n

Bir baskı rejimine doğru gidiyor Türkiye...\n

Medya patronları olup bitenleri görmezden geliyor, açık bir muhalefet sergilemiyor.\n

Fazıl Say’ın başına gelenler, dünyanın saygın gazetelerinde yer alırken, Türkiye’nin dışarıdan görüntüsü çok kötü...\n

Demokrasi ve özgürlüklerin olduğu bir ülkede, kürtaj için Diyanet İşleri Başkanı “Kürtaj haramdır” diye “fetva” verir mi?