Kesmeyin Çaldağı'mın Nefesini!
Kesmeyin Çaldağı’mın Nefesini!
15. yüzyıldan itibaren (müthiş silahlarıyla) yayılan Avrupa’nın (bir zamanlar, iktidara gelmeden önce sizlerin de savunduğu düşüncelere ters düşen Batı’nın) 21. yüzyılda daha sessiz bir yöntemle geldiği andır yaşadığımız şu günler, yıllar.
Bu yıl bir sonbahar günü Çaldağı’nda dolaşma olanağı buldum; Ege Üniversitesi’nden emekli iki meslektaşım, Turgutlu’da çevrede olup bitenlere duyarlı bir dostum ve Çaldağı’nın eteklerini karış karış bilen, oralarda ömür tüketmiş ve geçimlerini o yöreden sağlayan kimi doğaseverlerle birlikte. İzmir-İstanbul yolculuklarımda Gediz üzerindeki köprüyü defalarca geçmiştim; lakin Turgutlu’da çocukluk yaşlarımda Gediz Nehri’ni aşan gezintide bulunmamıştım. Bu kez, 55-60 yıl kadar sonra, TCDD istasyon binasını aşıp Çaldağı’na ulaştım. Hiçbir yolculuğum bu kadar tedirginlikte geçmemişti; yaşamam gereken heyecanı frenleyen bir tarafı vardı.
Çaldağı’nda madenciler nöbet tutmuşlardı; “European Nickel” firması maden çıkaracaktı; hatta deneme üretime başlamışlardı. Çinlilerin de bu işe ortak edildiğini gazeteden okumuştum. Yörenin nefesini kesecekleri, ağaçları yok edecekleri, bırakacakları atıklarla geleceği karartacakları yolundaki halkın ve bilginlerin tepkisi bana müthiş rahatsızlıklar veriyordu.
Lidyalılardan Doğu Romalılara uzanan uygarlıkların “ben buradayım işte” diye inleyen seslerini duyar gibiydim; onların zamanla talan edilmiş tanıklıkları beni ayrıca yaralıyordu. Sözün kısası, bir İngiliz firmasına 2026 yılına kadar nikel madeni çıkartması için kiralama süreci başlamıştı.
Batı’nın “tax-farmer”ları (bir bakıma müteahhitleri) çokuluslu şirketler olarak Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde gezinmekte. Osmanlıların açıldığı ülkelerde uyguladığı yöntem, şimdi Batı’nın Türkiye’deki ekonomik yayılmasında uygulanıyor; roller değişmiş!
Bir işletmeyi üstlenmişler, nikel madeninin getirisini yurtdışına taşımak için Batı Anadolu’nun Turgutlu’sunda tüm tertibatı almışlar; paraya sıkışan Türkiye Cumhuriyeti hükümetine sınırlı bir pay vererek hem bir gelir kaynağının işletilmesini hem de hayırsever(!) bir görev yüklenmişler. Bu tür uygulamalara vaktiyle karşı çıkan eski “solcu”lar ve İslami kesimin savunucuları seslerini kısmışlar, müreffeh bir yaşantı içinde olmanın bahtiyarlığıyla; ama vaktiyle üslendikleri rolleri inkâr edercesine.
Doğa onların çocuklarına mutluluk içinde yaşama izni verecek sanki gelecek yıllarda, on yıllarda!
20 Kasım 2009 günü Turgutlu’da Atatürk Caddesi boyunca yürürken onu enine kesen bir pankartın “Turgutlu çöl olmasın” uyarısını okudum; çiftçilerin tepkisini yansıtan bu üç sözcüğü gördüğümde içim burkuldu, eski belediye binasının önünden tarihin tanıklığına sığınan bir çağrışım gibi geldi bana.
Nüfusunun 120.000 olduğu söylenen bir zamanların bu “Kasaba”sının bilinçli insanlarına sesleniyordu muhakkak; duyarlılığı olanlara, vatan sevgisini ve doğa bilincini içselleştirmiş kişilere; bir bakıma da Belediye Başkanlığı’na. Şu sıralarda kalabalıklarla doldurulmuş, motorlu araçların, özellikle de motosikletlilerin cirit attığı kentimde dolaşırken, tesadüfen karşılaştığım tanıdıklarımla selamlaşırken ve bana yarım yüzyıllık geçmişi çoktan aşan zamanları anımsatan dostları ve tek tük kalmış binaları izlerken “Çaldağı” silinmiyordu ezberimden. Ülkeyi yöneten sorumlulara şunları sormak geliyordu içimden:
Sayın Başbakan! Bir bütçe gediğini kapatmak için değer mi Turgutlu’nun nefesini kesmek?
Sayın Başbakan Yardımcısı! Milletvekilliğinizle temsil ettiğiniz Manisa’nın Turgutlu’sunu reva mı karanlığa sürüklenme riskiyle başbaşa bırakmak?
Sayın Çevre ve Orman Bakanı! Sizden önceki bakanın doğru kararına karşı verdiğiniz ağaç kesim izni sızlatmıyor mu içinizi?
Sizlere Türkiye Cumhuriyeti’nin varoluş nedenlerine dayanarak haykırmayı bir tarafa bırakıyorum şu anda; 16. yüzyılın ünlü şeyhülislamı Ebussuud’un bir fetvasıyla seslenmek istiyorum; belki daha etkili olabilir umudunu taşıyarak:
Sual: Arz-ı mîrînin bey’i ve hibesi ve ağırlık verilmesi ve bedel-i sulh deyu verilmesi şer’an câiz olur mu? Cevap: Olmaz.
(Soru: Devlet malının satışı, hibe edilmesi, hediye olarak ve anlaşma gereği verilmesi dinen caiz midir? Yanıt: Değildir).
Turgutlu çöl olmasın!
15. yüzyıldan itibaren (müthiş silahlarıyla) yayılan Avrupa’nın (bir zamanlar, iktidara gelmeden önce sizlerin de savunduğu düşüncelere ters düşen Batı’nın) 21. yüzyılda daha sessiz bir yöntemle geldiği andır yaşadığımız şu günler, yıllar.
Çok iyi düşünmelisiniz; dünya tarihini çok iyi değerlendirmelisiniz. Meşruiyetiniz için, dolar ihtiyacınız için kiraya vermeyiniz benim memleketimi; kestirtmeyiniz o güzelim çamları; kirlettirmeyiniz Gediz Ovası’nı; üzülmelerine izin vermeyiniz geçimini o yörenin binbir çeşit sebze ve meyvesini yetiştiren yerli halkın; bozmayınız eski uygarlıkların yuvalarını.
Ne tür kârınız olursa olsun (500 kişiye iş vaadi dahi olsa), değmez o tehlikeleri göze almaya; bilim erbabının gelecek için yaptığı uyarıları kenara itmeye.
Ben, geçimimi sağlayan emekli maaşımın bir kısmını yaşadığım sürece Hazine’ye vermeye razıyım; eminim ki Turgutlu’nun sayısız vatanseveri ve bilinçli insanı daha fazlasını yapmaya hazırdır. Yeter ki “Turgutlu çöl olmasın”.
Bütün bu serzenişlerimi, endişelerimi, popülist bir yaklaşımın tezahürü olarak algılamayınız Sayın Başbakan!
Buna hiç ihtiyacım yok. Ara sıra özleyip de uğradığım kasabamın başına gelebilecek, herhalde benim göremeyeceğim bir felaketin binde birini dahi hayal etmek istemiyorum.
Bilimin uyarılarına kulak vermek zorundayız; tabiatın bizlere lütfettiği ve onu gelecek kuşaklardan ödünç aldığımız güzelliğini yitirmeyelim; arkeologların zengin antik kalıntılarla bezeli olduğunu saptadıkları alanı yok etmeyelim.
Benden bu kadar, tarihçi ve sade bir vatandaş olarak.
Gerisi, elinizdeki yetki terazisini nasıl kullanacağınıza, sıkleti nereye kaydıracağınıza, hassasiyeti nasıl göstereceğinize bağlı.
Salih ÖZBARAN Emekli tarih profesörü
En Çok Okunan Haberler
- Ailesi köyü terk etti
- Nagehan Alçı ve Cem Küçük birbirine girdi!
- Bu düzenin adaleti madaleti yok!
- Ünlü AVM için acil yıkım kararı
- AKP'den Köfteci Yusuf'a kıyak!
- Galatasaray'dan Beşiktaş'a flaş yanıt!
- Uzmanından Ankara'ya 'Suriye'de demokrasi' çağrısı
- Saray'dan Öcalan'ın mesajına ilk yorum
- Kadıköy'de 'yılbaşı partisi' hazırlığına baskın!
- ‘Altınlarımı gasbettiler’ demişti: Gerçek ortaya çıktı