Ev kadınlarının iletişim alışkanlıklarında geleneksel medya ağırlığını koruyor

İletişim yaşamın temel bir parçası. Hele hele doğru şekilde gerçekleştirilirse, ömre ömür katacak güçte... Ondan yoksun kaldığımız zamanlar, bunalımın ve içten çöküşün habercisi. Bu yüzden tüm insanların kaderini belirleyen önemli bir konu. Tabii ki ev kadınlarının da...

Dr. İpek Elif Atayman

Ev kadınları, günümüzde, yüz yüze temasın yanı sıra dijital iletişim olanaklarını da gündelik yaşamın bir parçası olarak içselleştiriyor. Özellikle akıllı yazılımlarla desteklenmiş cep telefonlarını kullanma becerileri yüksek bir düzeye karşılık geliyor. Söz konusu donanımlarla hem “iki çift lafın belini kırıyor” hem de internette “sörf” yapıyor (çok sık yüzde 25.2, sık sık yüzde 38.5); sosyal medya ve video platformlarını izliyor. En yakından Instagram ile ilgileniyor (Çok sık yüzde 32.8, sık sık yüzde 35.6), onu WhatsApp ve  Facebook ile YouTube platformları takip ediyor. Buna karşılık Twitter (çok sık yüzde 12.1, Sık sık yüzde 11.0), ev kadınlarının ilgi alanında henüz kendisine güçlü bir yer edinemiyor. Whatsapp üzerinden görüntülü konuşma gündelik yaşam içinde yaygınlaşıyor (çok sık yüzde 24.8, sık sık yüzde 28.2) ve ev kadınlarının iletişim alışkanlıklarından birisi haline geliyor. Instagram hesaplarının büyük bir çoğunluğu şifreli olup bu durum, Instagram’ın bilinçli bir şekilde kullanıldığını da düşündürüyor.

“Çevrimiçi sipariş verme ve bankacılık hizmetlerinden yararlanma” (çok sık yüzde 9.0, sık sık yüzde 17.3), “oyun oynama” (çok sık 4.7, sık sık 7.8) ve “kitap okuma” (çok sık 1.3, sık sık 1.8) gayeleriyle cep telefonlarından daha az yararlanıyorlar. Cep telefonlarından, “fotoğraf çekme”, “çekilen fotoğrafları inceleme” ve “başkalarının paylaştığı fotoğraflara bakma”, “çalar saat kurma” maksatlarıyla daha fazla istifade ediyorlar.

Cep telefonlarına şifre koymada çok da hassas davranmıyorlar (hayır yüzde 56.1). Koysa da bu şifre, ev ahalisi tarafından ezbere biliniyor. Ev halkı, ev kadınının yazışmalarına ve fotoğraflarına rahatlıkla ulaşılabiliyor. Bu anlamda herhangi bir mahremiyet ya da kişisellik kendisine bir yol bulamıyor.

PROGRAMLARA İLGİ BÜYÜK

Gündüz kuşağı programları içinde ilk üç sırada Müge Anlı’nın (yüzde 71.6), Esra Erol’un (59.8) ve Zuhal Topal’ın (33.6) programları izleniyor (Katılımcılara birden fazla cevap verebilme seçeneği sunulmuştur). Programları bilgisayar ya da cep telefonlarından ziyade büyük bir çoğunlukla televizyondan takip ediliyor. Bu programların, “gerçekleri ortaya çıkarması”, “gerçek olayları yansıtması” ve “adaletin sağlanmasına yardımcı olması” şeklinde faydalarının olduğunun altını çiziyorlar. Bunlara, “gündemdeki sorunlarla ilgilenmeleri”, “topluma faydalı olmaları” ve “kişilerin sorunlarını çözüme kavuşturmaları” başlıklarını da ekliyorlar. Bazı programları ise daha çok “eğlenceli ve eğitici olduğu için” izlediklerini ve kimilerini ise “zaman geçirmek amacıyla” seçtiklerini vurguluyorlar.

Televizyon dizilerini, “beğendikleri”, “özgün buldukları”, “ilginç oldukları”, “ailece izleyebildikleri” için tercih ediyorlar. İzlemeyi adet edindikleri haber bültenlerini ise “doğru”, “tarafsız”, “güvenilir haber sunmaları” ve “sunarken de bir beğeni yaratacak şekilde sunmaları” gerekçeleriyle takip ediyorlar. Yarışma programlarından bahsederken “eğlenceli olmaları”, onlardan “yemek tarifleri öğrenmeleri” ve oralarda “yarışma ruhunu gördükleri” hususlarının altlarını çiziyorlar.

BELEDİYE HİZMETLERİNDEN MEMNUNLAR

İstanbul’da yaşamak kolay görülmüyor (2.28/5.00) ve kentin park ile yeşil alanlarının yeterli olmaması (2.49/5.00) yüksek sesle eleştiri konusu ediliyor. Ancak “İstanbul’da gündüzleri tek başıma dolaşabilirim” (3.55/5.00) ifadesine yüksek düzeyde bir katılım sağlanması önemseniyor. Öyle ki dünyadaki neredeyse bütün büyük kentlerde, ev kadınlarının böyle bir soruda zayıf veya çekimser bir yaklaşım sergileyeceği tahmin edilirken İstanbul’da böylesi bir sorunun olmaması çok kıymetli, oldukça anlamlı ve iyi değerlendirilmesi gereken bir vaka olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca, “bulunduğum ilçede yaşamaktan mutluyum” (3.39/5.00) ve “İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin hizmetlerinden memnunum” (3.30/5.00) ifadelerine kayda değer bir destek veriliyor ki bu da ev kadını ile yerel yönetimlerin bağ kurmasına olanak sağlıyor.

Yaşadığı ilçeden mutluluk duyanların en çok Adalar, Bakırköy, Beylikdüzü, Büyükçekmece, Kâğıthane, Sarıyer, Maltepe, Pendik, Beşiktaş ve Üsküdar’da ikamet ettikleri gözlemleniyor. Yaşadığı ilçenin sorunlarını sıralayıp memnuniyetsizliğini dile getirenler arasında, İstanbul’da Kadıköy (yüzde 20.7), Sarıyer (18.2), Üsküdar (15.6), Beykoz (14.6) ve Beşiktaş (11.9) ilçelerinde yaşamanın keyifli olacağı düşünülüyor. Diğer semtlerin bu mutluluğu yeterince yaşattığını söylemek rakamlara bakınca biraz zor bir duruma karşılık geliyor. Bu anlamda diğer ilçelerin yerel yöneticilerine yeni bir misyon,vizyon, ilkeler, hedefler dörtlüsünü kurgulama noktasında tarihi bir vazife düşüyor.

Yarın: Ev Kadını, Küreselleşen Dünyada Geleneksel Kalıpları Terk Etmeye Hazırlanıyor