YKS adaylarına kaygıyla başa çıkma önerileri

Yükseköğretim Kurumları Sınavı'na (YKS) bir gün kala uzmanlar, adaylara artık konu tekrarı yapmamaları, sınav sırasında ise anda kalmaları, stresi azaltacak nefes egzersizleri yapmaları ve kendi geliştirdikleri stratejilerle soruları çözmeleri tavsiyesinde bulundu.

AA

Hayallerindeki üniversiteye girmek isteyen adayların ter dökeceği 8-9 Haziran'daki YKS'ye 3 milyondan fazla aday başvurdu.

Uzmanlar, sınava girmek için hazırlıklarını tamamlayan adayların, sınava bir gün kala kaygı, konsantrasyon ve stresin yönetilmesi için yapmaları gerekenlere ilişkin soruları yanıtladı.

Çocuk ve Genç Psikiyatristi Prof. Dr. Sevcan Karakoç, uzun bir hazırlık sürecinin ardından yaşanacak bir miktar kaygının yaşamsal olduğunu ancak yoğun kaygının başarıyı etkileyebileceği uyarısında bulundu.

Karakoç, kaygı sırasında aktif olan beyin bölgesiyle düşünülen, sorunların çözüldüğü, yürütücü işlerin yapıldığı beyin bölgelerinin farklı olduğunu dile getirdi.

Çok kaygılanıldığında yürütücü işleri yapan beyin bölgesinin engellendiğini anlatan Prof. Dr. Karakoç, bilindiği halde heyecandan soruların yapılamamasının adayların elinde olmadığını, beyin mekanizmasının bu şekilde çalıştığını söyledi.

Sınavda, düzenli, disiplinli çalışan ve sınav sırasında kaygıyı yönetenlerin başarılı olabileceğini dile getiren Karakoç, "Artık bir konu okumak, konu tekrarı yapmak, bu soruyu bilmiyordum, yeniden deneme çözeyim' demek, deneme çözdükten sonra elde ettiği sonuçla can sıkmak ve daha da kaygılanmak gibi bir yola girmemeleri gerekiyor. Son günü, kendilerini yormayacakları ve daha rahat hissedecekleri bir etkinlikle geçirmeleri, zihinsel ve fiziksel olarak kendilerini yormayan aktiviteler yapmaları daha doğru olur." diye konuştu.

YKS'nin, daha önce girilen deneme sınavlarından farklı bir sınav olmayacağının bilinmesi gerektiğini vurgulayan Karakoç, öğrencilerin kendi stratejilerini uygulamalarını önerdi.

Karakoç, sözlerine şöyle sürdürdü.

"Diğer deneme sınavlarını nasıl yapıyorlarsa, hangi stratejiyle soru çözüyorlarsa öyle devam etmeliler. Sondan başlayan var, baştan başlayan var, boş bırakıp sonra dönen var, çözene kadar uğraşan var. Her gencin kendi test çözme biçimi var. Bu test çözme biçiminde hiçbir değişiklik yapmamaları, bu vakte kadar edindikleri bilgilere, kendilerine güvenmeleri aslında kaygıyı yönetmelerinde yardımcı olacak."

"KEŞKELERE DÖNMEMEK GEREKİYOR"

Anda kalmanın önemine de değinen Karakoç, bir soru çözülürken diğer bir soruya bakılmaması gerektiğini aktardı.

Karakoç, "Üçüncü sorudayken on üçüncü soruyu nasıl çözeceğini düşünürse, üçüncü soruyu da çözemeyecek ve daha çok telaşlanacak, zamanı yönetemeyecek. Anda kalmaları, kağıtta kalmaları, etrafla çok ilgilenmemeleri gerekir. Havalar sıcak gidiyor, bu nedenle kendilerini rahatlatıcı kıyafetler de giymeleri gerekiyor. Sınav anında kalmaları, keşkelere çok dönmemeleri, 'Ben bunu okusaydım', 'Çalışsaydım' dememeleri gerekiyor. O sırada sınav anında durmaları da kaygıyı yönetmeleri açısından işe yarayacaktır. Ola ki telaşlandılar, çözemediler, zamanın yetmeyeceğini düşündüler ya da kağıdı alır almaz ilk başta çok fazla heyecan oluyor, soru çözmeye başlayana kadar heyecan ve kaygı normal. Ama 'Ne oluyorum?', 'Heyecanlanıyor muyum?', 'Yapabilecek miyim?' diye düşünmeye başladığımızda aslında bizi aşırı kaygı ele geçirmeye başlıyor." ifadelerini kullandı.

Kaygının çok arttığı anlarda zihnin durduğunu belirten Karakoç, hemen soru çözmek yerine nefes egzersizlerinin önemine işaret etti.

Egzersizlerle de çok zaman kaybetmeden sınava dönülmesi gerektiğini kaydeden Karakoç, "Nefes alıp vermede yapılan en büyük hata uzun nefes alıp hemen vermektir. Bu doğru bir yöntem değil. Nefesi alıp, bir süre tutup, sonra yavaşça vermek gerekir. Her çocuğa ve gence göre değişen 4 saniye al, 5 saniye tut, 6 saniyede ver veya tam tersi 4 saniyede alıp, 6 saniye tutup, 7 saniyede vermek gerekir. Nefesi verme süresinin daha uzun olduğu egzersizler yapılmalı. Boyunda tutukluk, kolda stresten dolayı kasılma hissedebilirler. Böyle durumlarda sıkma-bırakma şeklinde egzersizler yapılabilir. Çok sevdikleri, kendilerini iyi hissettikleri bir yer varsa bunu da o sırada düşünebilirler ama çok uzatmamaları ve anda kalmaları da gerekir." dedi.

"İYİ DÜŞÜNMEK, İYİ HİSSETMEK BAŞARIYI GETİRİYOR"

Olumlu düşünmenin sınav başarısını etkileyeceğini söyleyen Karakoç, "İyi düşünmek, iyi hissetmek gerekir. İyi hissedince de bu sefer yaptıklarımızla kendimize güvenimiz geliyor. Başarı da bu şekilde geliyor. Çünkü çok kötümser olur ve negatife odaklanırsak bu sefer düşündüğümüz yanıtın da doğru olup olmadığını bilemeyiz. 'Kesin yanlış yapıyorum.', 'Kesin doğrusu bu değildir.' gibi yaklaşırsak o zaman kendimize de güvenmemiş oluyoruz ve silsile halinde başarısızlık devam ediyor." değerlendirmesinde bulundu.

Uyku düzeninin önemine dikkati çeken ve bu düzenin sınavdan çok daha önce oturmuş olması gerektiğini vurgulayan Karakoç, sınava bir gün kala kaygılı ve kalp çarpıntılarıyla yatağa girilse dahi sınava değil uykuya odaklanılması gerektiğini ifade etti.

Prof. Dr. Karakoç, sınav öncesinde adayların alışık olmadığı besinlerden de uzak durması gerektiğini kaydetti.

Ailelerin de sınav süresine kadar çok emek sarf ettiklerini belirten Karakoç, "Aileler sonuç ne olursa olsun çocuklarının yanlarında olduklarını söylesinler. Daha fazla da bir şey söylemelerine gerek yok." diye konuştu.

BAŞ AĞRISI, BAŞ DÖNMESİ VE KONSANTRASYON BOZUKLUĞU GÖRÜLEBİLİR

Nöroloji Uzmanı Dr. Oğuzhan Onultan da sınavın adaylar için bir stres kaynağı olduğunu yineleyerek, ailelerin sınava girecek adaylar için ek stres yaratacak ev içi durumlardan kaçınmaları tavsiyesinde bulundu.

Uykunun önemine işaret eden ve stresin baş ağrısı, baş dönmesi gibi durumlara neden olacağını belirten Onultan, "Stresle birlikte gerilim tipi baş ağrıları ortaya çıkıyor, özellikle diş sıkmaya bağlı baş ağrıları çok ön planda oluyor. Çocuklar, 'Şakaklarım ya da alnım ağrıyor.' diye gösterirler. İyi uyku bunun için önemli. Aynı saatte yatıp aynı saatte kalkmak lazım. 00.00 ile 02.00 arasındaki uykuya dikkat etmek gerekir çünkü vücudun kendine reset attığı saatlerdir. Beynimiz gündüz ışığı ve gece karanlığına göre bir terazi içinde çalışıyor." ifadelerini kullandı.

Konsantrasyon sorununa da vurgu yapan Onultan, konsantrasyon kaybı durumunda yapılan işten bir an için uzaklaşmak gerektiğine dikkati çekti.

Konsantre olunmadığında beynin başka bir alanının çalıştırılması gerektiğini ifade eden Onultan, "Sınav esnasında o anda olayın dışına çıkmamaları lazım çünkü süre sınırlı. Süre sınırlı olduğu için de 3-5 dakikalığına kalemi kağıdı bir kenara bırakıp, sadece en iyi olduğunu düşündüğü bir anı, mutlu bir hatırayı aklına getirmeli. Bu da konsantrasyonu sağlayacaktır." dedi.