Tansiyon hastalarına uzmanından uyarı: 'Daha sağlıklı ve uzun bir ömür için 10 bin adım atın'

Kalbin attığı an damarlarınızda oluşan basınç (sistolik basınç-büyük tansiyon) ile kalp kasının gevşemesiyle arterlerinizdeki basıncın (diyastolik basınç-küçük tansiyon) değerleri ölçüldüğünde ortaya çıkan sayılar tansiyonu ifade eder.

İdeal tansiyon, kişiden kişiye göre değişebilir. Ortalama olarak büyük tansiyonun 120-130, küçük tansiyonun ise 70-90 arasında olması normal kabul edilir. Gençlerde ve çocuklarda tansiyonun düşük değerleri normal kabul edilebilir.

Türk Kardiyoloji Derneği’nin internet sitesinde paylaşılan bilgilere göre, 2019 yılında 70’li yaşların üzerinde 3 kişiden ikisinin hipertansiyonlu olduğu, bu oranın 35-65 yaş grubunda yüzde 40’lara yükseldiği belirtilmişti. Dünyada 2025 yılında ise 1 buçuk milyar insanın yüksek tansiyon hastası olacağı öngörülüyor.

ÇEŞİTLİ HASTALIKLAR TANSİYON SEYRİNİ DEĞİŞTİREBİLİR

Tansiyon seyrini çeşitli hastalıkların değiştirip etkilediğini ifade eden Doktor Ahmet Uygar Sargın, konuya ilişkin Cumhuriyet'ten Pınar Dereli'nin sorularını yanıtladı.

Sargın, “Hipertansiyon başka kronik sorunlara yol açabilir. Örneğin, troid bozukluğu olan hastaya kan basıncı yüksekliği eşlik edebilir” diye ekledi.

Tansiyonun tanımı yapan Sargın, “Tansiyon, kan basıncı ölçümüdür. Kişinin damar direncinin göstergesidir. Hayatımıza artık rutin olarak giren tansiyon ölçümleri, halk arasındaki deyişi ile büyük tansiyon ve küçük tansiyon olarak ifade edilir ki; altın standart olarak kabul gören değer 120/80 mm/hg ‘dir,” dedi

YAŞ FAKTÖRÜ ETKİLİ

Tansiyon hastalığının hemen hemen her yaşta görülebildiğini ifade eden Sargın, “Kan basıncı yüksekliği; kişinin beslenmesi, genetik faktörleri, yaşı, çevresel etmenlere maruz kalması, olası kronik hastalıkları ve bunlara eklenebilecek diğer faktörlerin katılması ile bu altın standart değerin üzerinde seyretmesi ile hipertansiyon adını alır” diye açıkladı.

HİPERTANSİYON NEDİR?

Hipertansiyon birincil (temel) ve ikincil (sekonder) diye iki alanda incelendiğini ifade eden Sargın, “Birincil hipertansiyon yüzde 90’a varan sebepleri net değildir. Tedavisi ilaç kullanımı ile kontrol altına alınmasından geçer. İkincil hipertansiyon ise vücudun diğer organlarının da (kalp, böbrek, triod, beyin, akciğer, vb.) işe karışmasıyla seyri değişen ve nedeni bilinebilen gruptur” dedi.

'TEMEL AMAÇ DAMAR DİRENCİNİ DÜZENLEMEK'

“Tedavisi sürekli (kronik) olarak değerlendirilen tansiyon ilaçlarının temel amacı; damar direncini düzenlemek ve dengede tutmaktır” diyen Sargın, şöyle devam etti:

“Kişinin beslenme özelliklerini değiştirmesi, kilolu ise zayıflaması, sigarayı bırakması ve mutlak tuz kontrolü; ilaçları uygun doz ve zaman aralığın ile alması kadar önemlidir. Kişinin günlük sıvı ihtiyacını karşılaması çok önemlidir. Alınan diğer sıvı içecekler suyun sağladığı önemli ve pozitif katkıyı sağlayamazlar.”

BASİT DEĞİŞİKLİKLERLE TANSİYON KONTROL ALTINA ALINABİLİR

Sargın, “Kan basıncı ölçümleri ile tansiyon takibi yapılarak, antihipotansif ilaçları önerildiği gibi kullanarak, basit yaşam standartları değişiklikleri ile tansiyon kolaylıkla kontrol altında tutulabilir” diye konuştu.

Sargın, şunları ekledi:

“Tuz kısıtlaması, kilo verilmesi, sigaranın bırakılması ve gün içinde egzersizler yaparak kalbimizi ve damarlarımızı koruyabilmemiz değiştirebildiğimiz durumlardır. Değiştiremeyeceğimiz faktörler ise; yaş, genetik faktörler ve eşlik eden örneğin diyabet gibi diğer kronik hastalıklardır."

Günlük egzersiz için adım sayıları ile kişilere yol gösterici parametre şudur;

“Paslanmamak için günde 5 bin adım”

“Yağlanmamak için günde 7bin 500 adım”

“Daha sağlıklı ve daha uzun bir ömür için 10 bin adım”

YÜKSEK TANSİYONU HANGİ RAHATSIZLIKLARI TETİKLEYEBİLİR?

Çeşitli hastalıklar tansiyon seyrini değiştirip etkilediği gibi, kişinin hipertansiyona sahip olması da başka kronik sorunlara yol açabildiğini ifade eden Sargın, “Örneğin troid bozukluğu olan hastaya kan basıncı yüksekliği eşlik edebilir. Kan basıncı ani yükselen bir hastanın damar içi reaksiyonları, tıkaç oluşturarak pıhtının ulaştığı organda (beyin, kalp, akciğer) kanamalara sebep olduğu bilimsel bir gerçektir” ifadelerini kullandı.