'Uykusuzluk' tansiyon ve kan şekerini yükselterek hastalıklara kapı aralıyor
Gece saatlerinde televizyon, ampul ya da bilgisayar ışığına maruz kalmak, uyku hormonu olarak bilinen melatoninin baskılanması, kan basıncının, kalp hızının ve kolesterol seviyesinin yükselmesine bağlı diyabet, hipertansiyon ve kolesterol riskini artırıyor. Prof. Dr. Ömer Karadaş, "Yeterli ve kaliteli uyku alınmaması unutkanlık seviyesini yükseltiyor" diye konuştu.
AAHalk arasında uyku hormonu olarak bilinen melatoninin, gece saatlerinde televizyon, lamba ya da bilgisayar gibi mavi dalga boyuna sahip ışıklara maruziyet nedeniyle yeterince üretilememesinin, uykusuzluğa, kan basıncının, kalp hızının ve kolesterol seviyesinin artmasına yol açarak, diyabet, hipertansiyon ve kolesterol riskini artırdığı belirtildi.
Prof. Dr. Ömer Karadaş yaptığı açıklamada, insan vücudunda doğal olarak bulunan ve uyku-uyanıklık döngüsünü düzenleyen hormonun melatonin olarak isimlendirildiğini söyledi.
Melatoninin hormon olmasının çok ötesinde başta uyku olmak üzere, hayatı şekillendirdiğini belirten Karadaş, ayrıca birçok kronik hastalık gelişiminde de etkili olduğunu vurguladı.
Karadaş, melatonin ile ışığın birbiriyle doğrudan ilişkili olduğunun altını çizerek, insanın normalde görülebilir ışık denilen ve nanometre ile ifade edilen ışık dalga boyundaki ışıkları görebildiğini anlattı.
"MOLEKÜLLER, MELATONİNİ BASKILAR"
İnsanların en sık mavi dalga boyu ışığı olarak belirtilen 460 nanometre dalga boyundaki ışıkta melatoninin tamamına yakın düzeyde baskılandığını aktaran Karadaş, şu bilgileri verdi:
"Normalde gün içinde sabah güneş doğduğunda göz bu ışığı toplar ve vücutta beyni uyaran bazı moleküller salgılanır. Bu moleküller, melatonini baskılar. Bu sayede uyarıcı sistem olarak bilinen 'sempatik sistem' devreye girer ve kan basıncı, kalp hızı, uyanıklık seviyesi artar ve güne zinde başlanır.
Tam tersi akşam güneş battığında mevcut sistem devre dışı kalır ve melatoninin etkin olduğu 'parasempatik' sistem devreye girer. Bu sayede de kan basıncı düşer, kalp hızı azalır, uyku moduna girilir. Sabaha kadar bu şekilde vücudun onarımına müsaade edilir. Bu döngüye 'sirkadiyen sistem' denilir. Bu sistemin bozulmaması lazım, bozulmaması için de melatonin salgısının olması gereken seviyede bulunması gerekir."
"BAZI KRONİK HASTALIK RİSKİNİ ARTIRIYOR"
Karadaş, endüstri toplumuyla insanların artık doğal ışığın yanı sıra dışarıdan farklı ışıklara maruz kaldığına işaret etti.
Endüstrileşmeyle bilgisayar ve televizyon kullanımının arttığının altını çizen Karadaş, şöyle devam etti:
"Teknolojiyle birlikte dış kaynaklı ışığa maruziyet, uyarıcı sempatik sistemin gece devreye girmesine engel oluyor. Çünkü, gece güneş gitse de güneşi taklit eden mavi dalga boyuna sahip ışık sistemleri yer alıyor.
Mavi dalga boyu ışık, televizyonlar, bilgisayarlar, aydınlatmada kullanılan beyaz ışıkları kapsıyor. Bu ışıklar, gece güneş taklidi yaparak, fren görevi gören parasempatik sistemin devreye girmesini engelleyerek melatonin üretimini tamamen baskılıyor. Dolayısıyla uyku moduna girilmesi gereken gece saatlerinde de melatonin baskılandığından, kan basıncı yükseliyor, kalp hızı artıyor ve uykuya geçilemiyor. Yıllarca buna maruz kalmak, kişide özellikle bazı kronik hastalık riskini artırıyor."
Karadaş, diyabet, hipertansiyon ve kolesterol gibi kronik hastalık sıklığının her geçen gün arttığını dile getirerek, "Melatoninin en etkin olduğu saatler gece 01.00-03.00 arasındadır. Gece melatoninin baskılanması ise sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Bu, son dönemde hipertansiyon gelişmesindeki en önemli nedenlerden biri olarak gösteriliyor. Gece, bu ritmin bozulması, kan şekeri ve kolesterolün yüksek kalmasına neden oluyor. Çünkü melatonin, kan şekerini yükselten bir özelliğe sahip" diye konuştu.
Melatoninin aktifleşmesine ilişkin sistemin yeterli seviyede olmamasının kişinin psikolojik dengesi üzerinde olumsuz etki yarattığına işaret eden Karadaş, "Bu sistemin bozulmasına bağlı yeterli ve kaliteli uyku alınmaması, unutkanlık seviyesini de artırıyor. Uyku süresinin azalması, epilepsi hastalarında nöbetleri artırıyor. Ayrıca, uykusuzluk, migrenin alevlenmesine ve atak sayısının artmasına yol açıyor" değerlendirmesinde bulundu.
Prof. Dr. Karadaş, bunların yanı sıra gece melatonin seviyesi baskılananlarda anksiyete, depresyon riskinin de yüksek olduğunu söyledi.
"GECE MUTLAKA ZİFİRİ KARANLIKTA YATILMASI GEREKİYOR"
Sağlıklı bir uyku için davranış değişikliği yapılması gerektiğine dikkati çeken Karadaş, "En önemlisi, gece mutlaka zifiri karanlıkta yatılması gerekiyor" dedi.
Karadaş, özellikle çocukların karanlıkta yatmaması halinde ise kırmızı ışığın tercih edilmesi gerektiğini dile getirerek, "Uykuya geçiş dönemi için kırmızı dalga boyundaki ışık kullanılabilir ama bu sürekli olmamalı, kesinlikle karanlıkta yatılmalı. Televizyon karşısında yatılmamalı. Yatak odasında ışığı geçirmeyen kalın perde tercih edilmeli. Evdeki diğer aydınlatmalar açılmadan sadece televizyon açıldığında da mavi ışık doğrudan göze geliyor, daha da tehlikeli oluyor." ifadesini kullandı.
Melatoninin aynı zamanda bağırsaklardaki zararlı bakterileri de ortadan kaldırdığını belirten Karadaş, bağışıklık sistemi üzerinde etkili olan bağırsak florasının korunması için melatonin seviyesine dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Karadaş, melatonini artırmak için davranış değişikliğinin yanı sıra dışarıdan takviye ürünlerin de alınabildiğini ancak bunun mutlaka hekim bilgisi dahilinde kullanılması gerektiğini söyledi.