Psikolog Tutku Damla Topaloğlu: 'Kanser hastalarından tanı saklanmamalı'

Psikolog Tutku Damla Topaloğlu, meme kanserine dikkat çekilen şu günlerde deneyimlerinden yola çıkarak kanser hastasından “tanı saklanmalı-saklanmamalı” tartışmalarına açıklık getirdi. Topaloğlu, “Hastanın tanısını bilmesi aile içerisinde hastalığın konuşulabilmesini sağlayacaktır. Bu tanıyı bilmek hastanın duygularını ifade edebilmesini ve yaşadığı zorlukları paylaşabilmesini kolaylaştırır, bu da hastalıkla baş etme becerilerinin gelişimi açısından önemlidir” dedi.

İHA

Hastalığının hasta tarafından bilinmesi, hastanın duygularını ifade edebilmesini, yaşadığı zorlukları paylaşabilmesini kolaylaştırdığını belirten Kent Sağlık Grubu’na bağlı Kent Onkoloji Merkezi’nde görevli klinik psikolog Topaloğlu, “Hastalık tanısı alan kişiler, tanı sonrası psikolojik olarak bir takım yas evrelerinden geçerek bu kriz durumuyla baş etme becerilerini geliştirir ve hastalığı kabullenme süreci bir takım psikolojik evrelerden geçerek tamamlanır. Bu sürecin tamamlanma süresi ve şekli kişiden kişiye değişebildiği gibi kişilerin bu haberi algılayış biçimi, verdikleri tepkiler ve hastalığa bakış açıları birbirinden farklılık gösterebilir” diye konuştu. 

“TANI HASTAYA SÖYLENMELİ” 

Psikolog Topaloğlu, tanı ve tedavi sürecinin hastalar kadar hasta yakınları için de bir kriz durumu olduğunu söyledi. Topaloğlu, hasta yakınlarının bu kriz durumuyla karşılaştıklarında hastaya karşı nasıl bir tutum içerisinde olmaları gerektiği ve nasıl bir yol izleyecekleri konusunda güçlük yaşayabildiklerini kaydetti. Bazı durumlarda hasta yakınlarının korumacı bir tutum içerisinde hastayı duygusal olarak olumsuz etkileme kaygısıyla hastalık tanısını hasta ile paylaşmamayı tercih edebildiğini ifade eden Topaloğlu, “Böyle olduğunda; hasta ve hasta yakınları için birtakım psikolojik zorluklar yaşama ihtimali mümkündür. Hastalığını ve içerisinde bulunduğu süreci anlamlandıramayan hasta kaygı ve kafa karışıklığı yaşayabilmekte, hasta yakınları ise tüm kararları kendileri alma sorumluluğunu tek başına yüklenmek zorunda kalabilmektedir. Oysaki hukuksal açıdan da bakıldığında hasta hakları gereği hastaların, hastalığını ve uygulanacak tedaviyi bilme, hatta seçme hakkı vardır. Psiko-onkolojik açıdan bakıldığında ise; hastanın tanısını bilmesi aile içerisinde hastalığın konuşulabilmesini sağlayacaktır. Bu tanıyı bilmek hastanın duygularını ifade edebilmesini ve yaşadığı zorlukları paylaşabilmesini kolaylaştırır, bu da hastalıkla baş etme becerilerinin gelişimi açısından önemlidir. Hastanın hastalık sürecinde yaşayacağı bedensel ve ruhsal değişimleri kabullenebilmesi açısından hastalığını bilmesi önem taşımaktadır. Hastalığını bilen hastanın, tedavi ekibiyle iş birliği içerisinde olması ve tedaviye uyumu açısından da önemli olduğu bilinmelidir” ifadelerini kullandı. 

“TANIYI DOKTOR SÖYLEMELİ” 

Öte yandan, Kent Onkoloji Merkezi Klinik Psikoloğu Topaloğlu hastaya tanıyı kimin söylemesi gerektiği konusuna da değindi. Topaloğlu, “Hastaya haberin verilme şekli, hastalığın açıklanması, hastanın hastalığıyla ya da yaşayacağı süreçle ilgili merak ettiği soruları sorabilmesi ve doğru yanıtlar alabilmesi açısından en uygun yol tanının hastanın hekimi tarafından hastaya söylenmesidir” dedi.