Oğlu Pars'ı kaybeden Ebru Şallı: 'Hiç kimse benden ölmemi beklemesin'
Geçen yılın nisan ayında oğlu Pars'ın ölümüyle sarsılan Ebru Şallı, YouTube kanalında yaşadıklarını ilk kez anlattı. Şallı, çektiği videosunda duygularını dile getirerek, "Terapilerle ayakta durmayı öğrendim" dedi. Şallı ayrıca, "Şöyle bir şey bekleniyor, 'Ebru Ponçiğini kaybetti, artık o da ölür. Olması gereken bu'. Hiç kimse benden ölmemi beklemesin. Yaşadığım acıyı kendim biliyorum" sözleriyle dikkat çekti.
cumhuriyet.com.trEbru Şallı'nın, Harun Tan ile evliliğinden dünyaya gelen 9
yaşındaki oğlu Pars, 2020'nin Nisan ayında lenfoma nedeniyle hayata veda
etmişti. Evlat acısının ağır bir yük olduğunu söyleyen ve hayatına bir şekilde
devam etmeye çalıştığını ifade eden Şallı, yaşadığı zorlu süreci ailesi
sayesinde atlatmaya çalıştığını dile getirmişti.
Son olarak 111 bin abonesinin olduğu YouTube kanalında günlük
rutinlerini, tatilleri ve sağlıklı beslenme ile ilgili tüyolarından bahseden
Şallı, son videosunda takipçilerine içini döktü. 2 yıl önce yaşadığı evlat
acısından bahseden ünlü isim, kendisine yapılan haksızlıklara da değindi.
45 yaşındaki eski model, hayatındaki dönüm noktaları ve
yaşadığı zorluklardan bahsetti.
"EVLİ OLMADIĞIM BİRKAÇ YILDA ÇOK ZORLANDIM"
Karakter özelliklerinden bahsederken "Evlilikçi bir
yönüm var" diyen Şallı, "Evlilik ve aile ortamı benim için önemli. O
yüzden çok uzun süre hep evliydim, hala da evliyim. Güzel bir şey bence,
olumsuz bir şey olduğunu düşünmüyorum. Çok az evli olmadığım bir süre var, o
sürede de çok zorlandım. Gerçekten bunu itiraf ediyorum. Evli olmadığım birkaç
yılda çok zorlandım. Kime merhaba desem adınız onunla çıkıyor. Bu ne kadar zor
bir hayat. Erken yaşta evlendiğim için kendimi bir bakıma korumuşum. Sonra o
boşanma sürecinde 'ne oluyor ya' dedim. İki tane çocuk doğurmak çok güzeldi.
Ben anne olmayı çok sevdim. Anaç da bir yapım var. 17 yıl önce Bero doğdu.
Aralarında 6,5 yıl var sonra Ponçiğim Pars doğdu. Sadece anne sütüyle besledim
çocuklarımı. Bu çok mühim bence" şeklinde konuştu.
"OĞLUM ÖLDÜKTEN SONRA HAKSIZ YERE ELEŞTİRİLDİM"
2020 yılında kanser nedeniyle 10 yaşındaki oğlu Pars'ı
kaybetmenin acısını yaşayan Ebru Şallı, hastane sürecinde yaşadıklarını ve
sonrasını da şu sözlerle anlattı:
"Bir dönüm noktam da tabii ki Ponçiğim ile yaşadığım
durum. O konuyla ilgili hem konuşmak istiyorum hem istemiyorum. Zor
konuşması... Haksız yere eleştirildiğimi düşünüyorum. Ponçiğin durumu herkesin
başına gelebilir. Allah hiç kimseye vermesin ama her anne babanın başına
gelebilir. Bu bir dünya, yarın ne olacağımız belli değil. Bir hastalık. İlk
başta inanmak istemiyorsunuz. Pars'ın hastalığı olduğunda ben hemen ignore
ettim durumu. Olmasını istemedim her anne gibi... Göğüsledim durumu. İşin içine
girip, Nasıl çözeriz? Ne yapalım? Sonra zaten çabuk iyileşiyor gibi bir durum
oldu. Çok güzel cevaplar aldık hastalığın tanısı konulduktan sonra. Bunu
kimseye anlatmadım. Çocuğa böyle bir anı kalsın istemedim. Çünkü
iyileşecekti..."
"BENİM YAŞADIĞIM ACIYI ANLAYAMAZLAR"
"Bu durumu yaşayan tek kadın ben değilim. Tek anne ben
değilim. Bunun şımarıklığını da yapmak istemiyorum. Ama insanların çok büyük
konuştuğunu görüyorum. Çocukları olan insanlar nasıl korkmadan kötü yorum
yapıp, kötü cümleler kullanabiliyorsunuz? Benim yaşadığım acıyı nasıl
anlayabilirler? Anlama şansı var mı bir insanın? Yaşamadan anlayamaz ki! Empati
yapabilir mi, bence yapamaz!”
“2,5 yıla yakın ben hastanede yaşadım. Orayı bir eğlence
alanına çevirdim. Biz ilik nakline giderken 'ilik hediyesi', 'ilik eğlencesi'
diye bir oyun çıkardım. İnanılmaz bir şeydi. Bütün aile sanki diş buğdayı gibi
hediye aldı. Pars çok eğlendi. İnanılmaz şeyler yaşadık. Bunları yaşamış bir
insan olarak yapılan yorumları çok korkusuz, acımasız buluyorum."
"YORUM YAPMADAN ÖNCE VİCDANINIZI DÜŞÜNÜN"
"Şöyle bir şey bekleniyor, bunu hissediyorum 'Ebru
Ponçiğini kaybetti, artık o da ölür. Olması gereken bu.' Bunu mu istiyorsunuz?
Benim bir tane daha oğlum var, ailem var. Hiç mi aklınıza gelmiyor böyle
şeyler. Elbette yorum yapabilirsiniz ama önce vicdanınızı düşünün. Ben
Pars'ımın istediği gibi burada, karşınızdayım. Zaman zaman ağlıyorum. Ağlamak
da insani bir duygu. Tanıdığım birisi 'Ya Ebru harika, çok güzel çekimler
yapıyorsun, seyahatlere gidiyorsun, çalışıyorsun, her şey çok güzel gidiyor,
çok güzel görünüyorsun, daha da mı gençleştin sen?' dedikten hemen sonra 'Ama tabii
senin iyi olma şansın yok ki... Ne yaparsan yap' dedi. Kan dondurucu bir cümle.
Kafa bu, mantalite bu...”
"PONÇİK BENİ KORUYOR, ONUNLA İLETİŞİMDEYİM"
"Hiç kimse benden ölmemi beklemesin. Ben yaşadığım acıyı kendim biliyorum. Bunun hesabını kimseye vermek zorunda değilim. Bunun hesabını bana kimse de soramaz. Bu benim acım. Ben yaşıyorum, nasıl yaşayacağıma kendim karar veririm. Biraz Allah'tan korkun. bir lokma vicdanınız olsun. Ponçik beni koruyor. Ben onunla sürekli iletişimdeyim. Birtakım şeyler de yaşıyorum zaten. Bu konuyla ilgili elinizi vicdanınıza koyarak yorum yapın, anne baba iseniz de biraz korkun."