'Migren genellikle kalıtsal olarak meydana geliyor'

Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Murat Sumer, "En sık 20-45 yaşları arasında görülen ve kadınlarda daha sık rastlanan migren, genellikle kalıtsal olarak meydana geliyor" dedi.

AA

Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Murat Sumer, migrene karşı tetikleyici faktörlerden kaçınmanın büyük önem taşıdığını belirtti. Sumer, en sık 20-45 yaşları arasında görülen ve kadınlarda daha sık rastlanan migrenin, genellikle kalıtsal olarak meydana geldiğini, hem anne hem de babanın migreninin olduğu durumlarda çocuklarında görülme oranı yüzde 75 olurken, sadece anne ya da babada olması durumunda bu oran yüzde 50 olarak ölçümlendiğini açıkladı.

"GÜNLER SÜREBİLİYOR"

Migrenin çoğunlukla tek taraflı olduğu, bulantı ve kusmanın eşlik ettiği, ışık ve gürültüye karşı aşırı hassasiyet ile birlikte zonklayıcı özellikte baş ağrısı ile kendisini gösterdiğini belirten Sumer, şunları kaydetti:

"Baş ağrısı şiddetli olduğu için migrenli kişi atak sırasında çoğunlukla günlük işlerini yerine getiremeyebiliyor. Ağrıların sıklığı ve oluşturduğu şikayetler ise hastadan hastaya değişiklik gösteriyor. Ataklar 4 ile 72 saat sürüyor ve ağrı öncesi dönem, ağrı dönemi ve ağrı sonrası dönem olmak üzere üçe ayrılıyor. Ağrı öncesi dönem ile ağrı sonrası dönem kaslarda ağrı ve hassasiyet, yorgunluk, bitkinlik ve halsizlik ile buna eşlik eden duygu durum değişiklikleri ile kendisini gösteriyor ve saatler hatta günler sürebiliyor.

"AĞRI KESİCİ ALMAK BAŞ AĞRISINI ORTAYA ÇIKARIYOR"

Migrene neyin neden olduğu bilinmemekle birlikte migren atağı sırasında neler olduğunun aydınlatılmaya çalışıldığını belirten Sumer, yakınmalar ortaya çıktıktan sonra ağrı kesiciler ne kadar erken alınırsa o kadar etkin olduğunu, ancak unutulmaması gereken bir diğer hususun çok fazla ağrı kesici almanın ağrıyı kesmek bir yana kronik ağrıları (ağrı kesiciyi kötüye kullanım baş ağrısı) ortaya çıkardığını belirtti.

Sumer, zaman içinde ağrı iletiminin artmış tekrarlarının kronik migrene yol açtığının altını çizdi.

Migrenin tedavi noktasında öncelikli olarak tetikleyici faktörlerin farkında olunarak, bu faktörlerden kaçınılması gerektiğinin altını çizen Sumer, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Atak tedavisi: Atak sırasında ortaya çıkan baş ağrısı, bulantı ve kusmanın önlenerek hastanın rahatlatılmasıdır. Ağrı kesici ilaçların yanı sıra sadece migren ataklarında kullanılan çeşitli ilaçlara da başvurulabiliyor. Tüm bu ilaçlar atağın ne kadar erken döneminde kullanılırlarsa o kadar etkili oluyor.

Koruyucu tedavi: Ağrı sıklığı fazla olan kişilerde atak sıklığını, şiddetini ve süresini azaltan tedavidir. Bu tedavi için kullanılan ilaçlar arasında çoğunlukla asıl kullanım alanı yüksek tansiyon, epilepsi ya da depresyon gibi farklı olan çeşitli ilaçlar yer alıyor.

Migren enjeksiyonu: Migren aşısı olarak da biliniyor ancak aslında aşı değildir. Ayda bir kez uygulanan enjeksiyon uygulaması ile ağrının tetiklenmesinin ve yayılımının önüne geçilerek migren ataklarına çözüm oluşturuluyor. Bu tedavi hem ağrıları ortadan kaldırırken hem de koruyucu tedavi olarak etkindir.

Botulinum toksin uygulaması: Ayda en az 14 gün baş ağrısı yaşayan kronik migrenli kişilerde botulinum toksin (botoks) uygulamasına başvuruluyor. Bu tedavi atakları belirgin olarak azaltıyor."