İsviçre'nin Alplerine geri gelen kurtlar: Birlikte yaşamanın dengesi kurulabilecek mi?

Bundan yüz yıl kadar önce bölgede soyu tükenmiş olan kurtlar otuz yıl önce İsviçre Alplerine geri döndü. Doğa dengelerini buldu ama kurtlar ve insanlar arasında kabullenilen bir dengeyi bulmak zaman alabilir.

BBC Türkçe

Bundan yüz yıl kadar önce soyunun tükendiği dağlarda, şöyle uzaktan bir, belki de iki kurt silüeti görmek ya da uluması duymak, doğanın kendisini yeniden dengelemesinin, biyoçeşitliliğin yeniden oluşmasının bir göstergesi olarak sevindirici bulunabilir.

Gelgelelim bir kurt sürüsünün Alplerdeki köylerin içinden geçmesi, çocukların okula gittiği yollarda dolaşması biraz daha farklı.

Bundan 30 yıla yakın bir zaman önce, İsviçre'de onlarca yıl sonra ilk kez İtalya'dan sınırı geçen bir kurdun görülmesi çevre grupları tarafından büyük memnuniyetle karşılanmıştı.

19. yüzyıl boyunca ve 20. yüzyılın başlarında İsviçre Alplerinde boz ayı, vaşak ve kurt başta olmak üzere birçok hayvan türünün soyu tükenmişti.

Sık sık el değmemiş, tertemiz diye tanımlanan bu yüksek dağlık bölgenin doğası bilhassa tek bir "yırtıcı" hayvan türü, insan tarafından tahrip edilmişti.

Şimdi her üç tür de bu dağlara geri döndü. Ayılar ve kurtların dönüşü doğal seyrini izledi, vaşak ise insanlar tarafından doğaya yeniden yerleştirildi ve başarıyla çoğaldı.

Fakat insanların doğada hayvanlarla uyum içerisinde barış içinde bir arada aşaması rüyası, Alplerdeki bazı köylerde yaşayanlar açısından biraz karabasana dönüşmüş gibi.

Sürüleri güdecek çoban yok

İsviçre'nin başkenti Bern'in yakınlarında bir koyun yetiştiricisi daha bu ay 35 koyununu boğazlanmış buldu.

Kurdun, sürüyü korumak için konmuş olan elektrikli çitin üzerinden atlayarak içeri girdiği ve koyunları öldürdüğü ama taşıyamadığı anlaşılıyordu.

Kurt tehlikesiyle hep iç içe yaşayan ortaçağlardaki atalarından farklı olarak bugünün hayvan yetiştiricileri arasında sürüsünü bir çobana emanet eden çok az.

Hatta kurtların yaklaşmasını engellemekte önemli rol oynayan çoban köpeği besleme geleneği de ortadan kalkmış.

Onlarca yıl sonra ilk kurdun İsviçre topraklarına yeniden dönmesinden 30 yıl sonra ülkedeki kurt sayısı toplam yüze yakın ve bunlar en az sekiz sürü halinde dolaşıyorlar.

Sık sık besi hayvanlarına saldırıyorlar bu da çiftçileri öfkelendiriyor.

Yaz aylarında İsviçre Çiftçiler Birliği besi hayvanlarına yönelik saldırıların yeni bir boyut kazandığından ve yaz aylarında çiftçileri, sürülerini saldırılardan korumak için meralardan zamanından önce indirmeye zorladığından yakındı.

Çiftçiler bu yüzden Alpler ekonomisinin bütünüyle tehdit altında olduğunu söylüyor.

Daha endişe verici olan ise bazı kurt sürülerinin sadece koyunlarla değil insanlarla da ilgilenmesi.

Geçen kış bir kurt kayak yapan çocukları izlerken görülmüştü.

Ağustos ayında Grisons kantonunda (kanton, İsviçre'nin özerk idari birimlerine verilen isim) bir çiftçi ile köpeğiyle yürürken bir kurt tarafından takip edildi, birkaç gün sonra da aynı çiftçi ile köpeğini izleyen üç kurt, köpeğe saldırdı.

Aynı bölgede yürüyüş yapanlar bir kurt sürüsünün kendilerini izlediğini bildirdiler ve bu ay Heinzenberg'de bir grup çocuk okula gittikleri yolda kurtlar gördü.

'Ateş etmeyin!'

Bundan yüz yıl önce insanlara fazla yaklaşan kurtlara karşı yapılacak şey belliydi: Öldürülüyorlardı.

Bugün ise kurtlar İsviçre kanunlarıyla koruma altına alınmış bir tür ve sadece besi hayvanları veya insanlara gerçek bir tehdit oluşturdukları kanıtlanırsa öldürülebiliyorlar.

Bu da her bir kantonda doğal yaşam yetkililerinin Bern'deki merkezi yönetime bunun kanıtlarını göndermesini gerektiren uzun bir süreç. Eğer merkezi yönetim gösterilen kanıtlarla söz konusu kurdun bir tehdit oluşturduğuna ikna olursa, o kurt için böyle bir karar alınabiliyor. Her bir vaka da ayrı ayrı değerlendiriliyor.

Çiftçiler ise giderek seslerini daha yükseltiyor. Geçen yıl kanunların, 'sorun yaratan kurtların' avlanması ve öldürülmesini kolaylaştıracak şekilde değiştirilmesi için referandum çağrısı yaptılar.

Ancak çoğu kentlerde yaşayan İsviçre vatandaşlarının çoğu bu değişikliğe "hayır" dedi.

Şimdi kurt sürülerinin yakınındaki yerleşimlerde yaşayanlar hayvanları caydırıcı önlemler deniyor.

Kurtlara yerleşimlere yaklaşmamaları gerektiği mesajını verebilmek için gerçek değil ama plastik mermiyle ateş edilmesi bunlardan biri.

Çocuklara uyanık olmaları ve kurt gördüklerinde hemen haber vermeleri tembihleniyor.

Son çare olarak, eğer bir kurt çok yaklaşırsa, ciğerlerinin bütün kuvvetiyle bağırarak korkutmaya çalışmaları söyleniyor. Köpeğine kurtlar saldıran çiftçi bu yöntemi başarıyla uygulamış.

Çiftçi bir İsviçre gazetesine "Grisons'daki durum insanlara tehlikeli görünebilir ama aslında bunun gerçek bir tehlike oluşturması ihtimali çok az. Genç kurtlar doğal olarak çok meraklılar ve bazen yakına kadar geliyorlar" dedi.

Fakat kurtlar kolektif bilinçte yeri korkuyla özdeşleşmiş bir canlı türü. Akılcı tezlerle insanları yakınlarında "büyük tehlikeli kurtla" birlikte yaşamaya ikna etmek mümkün olmayabilir.

İsviçre'deki son kurt karşılaşması dağlarda değil Basel'de yaşandı.

Avrupa'nın birçok şehrinde artık şehir tilkileri diye bir türün varlığı kabul görüyor ama şehir kurdu aynı şekilde kabul görebilir mi? Belki de hayır.