Çocuğunuza bunları sakın dile getirmeyin!
Ebeveynler çocuklarıyla vakit geçirirken ve onları büyütürken gösterdikleri davranış ve söylemlerle çocuklarının hayatlarını etkiliyor. Bu söylemler ve davranışlar çocukların hayatları boyunca taşıyacakları birçok olumsuz özelliğin filizlenmesine yol açıyor. Peki çocuklarımızla nasıl konuşmalıyız?
cumhuriyet.com.trAnne ve babaların çocuklarıyla iletişim kurarken dikkat etmesi gereken bazı hususlar var. Dikkat edilmediği takdirde çocukların ruhsal dengesi bozulur. Konu hakkında önemli bilgileri Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Prof. Dr. Özalp Ekinci Cumhuriyet'e anlattı.
Çocuk ve ebeveyn ilişkisinde iletişim becelerilerinin çocuğun gelişiminde büyük ölçüde etkili olduğunun altını çizen Ekinci, ''Yeri geldiğinde ebeveyn dinleyici, çocuk anlatıcı olmalıdır. Böylelikle iletişim kendiliğinden çözülmüş olur'' dedi.
'BUNU NASIL YAPAMAZSIN?' YA DA 'BUNU NASIL YAPTIN?' DEMEYİN
Ekinci konu hakkında şunları söyledi: " Çocuğun kişiliğine karşı söylemler çocuğun psikolojisine kötü yönde etki ediyor. Özellikle çocuk için yapılanların çocuğa karşı kullanılması ruh sağlığı açısından olumsuzdur. O kadar özel derse gittin, nasıl yapamadın? Anlamıyor musun sen hiç? gibi ifadeler kullanılmamalıdır" dedi.
KARŞILAŞTIRMA CÜMLELERİNDEN KAÇINMALI
''Bak arkadaşın nasıl da annesini dinliyor. Arkadaşın senden daha fazla not almış gibi karşılaştırma ve kıyaslama cümleleri kullanılmamalıdır. Çünkü her çocuğun kendine özgü olumlu ve olumsuz davranışı bulunur. Hatta tek ya da çift yumurta ikizleri dahil hiçbir çocuk birbirine benzemez. Bunun yanında aşırı övgüde bulunmak da iyi bir iletişim yöntemi değildir. Bu ters etki yaptığı gibi çocuğun motivasyonunu kaybettirir. Hatalarında yapıcı geri bildirimlerde bulunulmalıdır.''
SEN AĞLAMAZSIN, SEN GÜÇLÜSÜN
Ekinci sözlerine şöyle devam etti: "Her çocuğun farklı bir motivasyon süreci vardır. Sen güçlüsün, ağlamazsın gibi ifadeler motivasyonu arttırmadığı gibi kaygılarını da tetikler. Elbette çocuğun olumsuz duygularını pekiştirmek, onları ağlamaya teşvik etmek demek değildir.
Çocuğun yaşadığı duyguyu paylaşmak, seni anlıyorum, bir benzerini ben de yaşamıştım. Ben de yenildim ama sonrasında başardım diyerek hayatın akışının bu şekilde olduğunu anlatmak çocuğu daha özgüvenli hissettirecektir. Bu nedenle ayakları yere basan, çocuğun özgüvenini pekiştirici ifadelerde bulunmak en doğrusudur." dedi.
SENİ BIRAKIR GİDERİM, SENDEN BIKTIM
Bu tarz ifadeler kaygılı mizacı olan çocuklarda ayrılık kaygısına yol açabilir. Bu tip ifadelerden kesinlikle kaçınılmalıdır. Ebeveynler bu tür durumlarda öfkelerini kontrol etmelidir. Anne babaların çocuklarıyla konuşurken duygularını ve isteklerini net bir şekilde ifade etmeleri gerekmektedir.
SÖZ VERDİYSENİZ MUTLAKA GERÇEKLEŞTİRİN
Ebeveynler, çocuklarına söyledikleri ve söz verdikleri durumları uygulamalıdır. Örneğin, "Birazdan konuşacağız, sonrasında seninle ilgilenebilirim" gibi cümlelerin zamanında yerine getirilmesi çocuk açısından önem taşır. Bu aslında çocuk ve ebeveyn arasındaki görünmez güven duvarını sağlamlaştırmada büyük bir etkiye sahiptir.
Çocuk için arkadaş ilişkilerinde güven duygusunu zedeleyebileceği gibi bunu yapacağım deyip de yapmamak çocuk için sürüncemede kalmak ve yanlış model olmak anlamına gelir.
DOĞRUDAN İLETİŞİM
Prof. Dr. Özalp Ekinci, ''Ebeveynler çocuklarından bir şey isterken genelde şartlı ifadeler kullanırlar. Ödevini yapmazsan arkadaşına gidemezsin. Yemeğini bitirmezsen oyun oynayamazsın." gibi ifadeler sorumluluk bilincini tetiklemez. Aileler bu sözleri çocuğun ilgili yönergeye uyması için bilmeden kullanıyorlar. Kelimelerin sonuna bir şey katmak, tehditte bulunmak, çocuğu sürekli yargılamak ve eleştirmek de aynı şekilde etki ediyor.'' dedi.
PEKİ ÇOCUKLA NASIL İLETİŞİM KURULUR?
Buradaki asıl meselenin tamamen tutarlılık olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Özalp Ekinci, pozitif pekiştirme'nin önemini vurguladı.
''Çocuk için olumlu davranışlar önceden tanımlanır ve çocuk bir sembol kazanır. O semboller belli bir sayıya ulaştığında çocuk yaşına uygun, somut bir ödül elde eder. Bu bir ödül sistemidir. Fakat bir süre sonra çocuk olumlu davranışı yaptığında hissettiği şey somut ödül değil, soyut sembollerdir.
Çocuk bu sayede başardığını hisseder ve özgüveni artar. Bu şekilde olumlu davranışı kazandıktan bir süre sonra somut ödülün bir anlamı kalmaz çünkü davranışı alışkanlığa dönüşür.
Örneğin; dersten düşük alan çocuğa, "Bu derse iyi çalışmamıştın, biraz düşük aldın. Ben senin planlı programlı çalıştığında başarılı olacağına inanıyorum" gibi ifadeler kullanılmalıdır.
Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Prof. Dr. Özalp Ekinci, ebeveynler ve çocuk arasındaki hiyerarşide, anlatan tarafın sadece ebeveyn olmaması gerektiğine dikkat çekerek, ''Yeri geldiğinde ebeveyn dinleyici çocuk anlatıcı olmalıdır. Böylelikle iletişim kendiliğinden çözülmüş olur'' dedi.