Çetin Emeç kimdir? Ne zaman ve nasıl öldürüldü? Basın şehidi yâd ediliyor

Yazılı basının 'tiraj ustası' lakaplı gazetecisi Çetin Emeç, 90'lı yıllarda terörün hedef aldığı aydınlardan biriydi. Usta gazeteci, 7 Mart 1990 tarihinde aracına bindiği sırada maskeli iki kişi tarafından 55 yaşında öldürüldü. Saldırının ardından gazeteyi arayan bir kişi, "İslam düşmanı olduğu için Çetin Emeç'i öldürdük. Saldırıyı Türk İslam Komandoları yaptı" açıklamasında bulundu. Olaydan 6 yıl sonra İrfan Çağrıcı adlı bir tetikçi yakalansa da suikast tam olarak aydınlatılamadı. İşte, Çetin Emeç biyografisi...

cumhuriyet.com.tr

Teröre kurban giden gazeteci Çetin Emeç'in hayat arkadaşı Bilge Emeç, 2010 yılında verdiği bir röportajda, duygularını şöyle dile getirdi:

"Çetin mesleğine aşık, babadan, gerçek bir gazeteciydi. Hayatı boyunca Cumhuriyet'in temel değerlerini, laikliği, Atatürkçülüğü savundu. Sabahları 07.30-08.00 gibi çıkardı evden. Radyoyu kurardı. Her sabah oyun havaları, türkü ile uyanırdık biz. O saatte o var tabii. Uyanır, mutlaka 40 dakika jimnastiğini yapar, soğuk duşunu alır, merdivenleri zıplayarak iner giderdi. Bir de mutlaka çıkmadan duasını okurdu. Kıbleye karşı durur, ellerini açar, duasını yapardı. Kimseye göstermeden ama.

Ben yatak odamdayım. Çetin öptü beni, çıktı. Çıkar çıkmaz çok tuhaf bir ses geldi dışarıdan. Ses çok tuhaftı, çünkü anlamadım. Sonra dışarıdan uğultular çoğalmaya başladı. Cama koştum. Bir baktım arabanın camları bütün kırık, Çetin koltuğunda hiç kıpırdamadan oturuyor, hiç hareket yok.

ÇANTASINDAKİ YAZILAR KAYBOLDU

Gerçek failleri hiçbir zaman bulunamadı. Kaç kere kayboldu ifadeler, kaç kere. Defalarca soruşturmayı yürüten terörle mücadelenin başındaki kişi değişti. Çok ağrıma gitti bu olanlar. Nasıl kaybolur ifadeler?

Asıl, Çetin'in arabasında yanında olan çantasından sonraki gün yazacağı yazı kayboldu. O yazıda ne vardı, merak ediyorum. Katilin bulunması çok önemli değil. Yakalanan katilin de gerçek olduğunu düşünmüyorum. Gerisinde kim var bu işlerin, hâlâ çözülmedi. Çözülse ne olacak ki artık, onu da bilmiyorum..."

Bilge Emeç ve Çetin Emeç

ÇETİN EMEÇ'İN HAYAT HİKAYESİ

1935 yılında İstanbul'da dünyaya geldi.

Gazeteci olan babası Selim Ragıp Emeç, aynı zamanda Demokrat Parti'nin kurucularındandı ve İstanbul milletvekiliydi. 'Zeynep', 'Leyla' ve 'Aydın' adlarında üç kardeşi vardı. 1962 yılında Bilge Emeç (d.1940) ile evlendi. Çiftin, 'Mehveş' (d.1963) ve 'Mehmet' (d.1970) adlarında iki çocuğu vardı. Piyanist olan Mehveş Emeç, aynı zamanda devlet sanatçısı.

Çetin Emeç, Galatasaray Lisesi'nden mezun oldu. Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde tamamladı. Gazeteciliğe 1952 yılında babası Selim Ragıp Emeç'in 'Son Posta' gazetesinde başladı. Babası Demokrat Parti'den milletvekili seçilip 27 Mayıs Darbesi'nden sonra tutuklanınca Çetin Emeç gazetenin başına geçti.

'Hayat' ve 'Ses' dergilerinde yazıişleri müdürlüğü yaptıktan sonra 1972 yılında Hürriyet Medya Grubu'na geçti. Hürgün Yayınları'nın genel yayın yönetmenliğini yaptığı sırada, Hürriyet gazetesinin de genel yayın müdürlüğü görevini üstlenen Çetin Emeç, 1984-1985 yıllarında Milliyet gazetesinin genel yayın yönetmenliğini yaptı. 1986 yılında Hürriyet gazetesine genel koordinatör olarak geri döndü.

Çetin Emeç; Gazeteciler Cemiyeti, Uluslararası Basın Enstitüsü ve Uluslararası Gazetecilik Basın Enstitüleri Federasyonu üyeliği yaptı.

ÇETİN EMEÇ SUİKASTI NE ZAMAN OLDU?

Çetin Emeç, 7 Mart 1990 gününün sabahında Hürriyet gazetesine gitmek üzere İstanbul Suadiye'deki evinden çıktı. Arabasına binerken maskeli iki adam tarafından 7 kez kurşunlanarak hayatını kaybetti.

Aracın şoförü Sinan Ercan ise can haliyle arabadan inip kaçarken saldırganlar onu da 15 metre ileride yakalayıp yol kenarında öldürdü.

55 yaşındaki Çetin Emeç'in cenazesi, İstanbul'da Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.

ÇETİN EMEÇ'İ KİM ÖLDÜRDÜ?

Suikastın ardından gazeteyi arayan bir şahıs, "İslam düşmanı olduğu için Çetin Emeç'i öldürdük. Saldırıyı Türk İslam Komandoları yaptı" dedi. Fakat 1990 yılından günümüze kadar 'Türk İslam Komandoları' adında bir örgütün izine rastlanamadı. Fakat bazıları oto hırsızlığından, bazıları banka soyma suçlarından yakalanan şahısların içlerinde bulunduğu tuhaf bir grup Çetin Emeç suikastının failleri olarak yargılandı.

Mensuplarının çoğunluğu Batmanlı olan grubun lideri olmakla suçlanan kişinin, Kastamonu doğumlu ve İstanbul Üniversitesi mezunu olan İrfan Çağrıcı adlı bir kişi olduğu ortaya çıktı. Hürriyet, Çetin Emeç suikastının üzerinden 6 yıl geçmesinden sonra 2 Mart 1996 tarihinde yakalanan İrfan Çağrıcı için "İşte Emeç'in Tetikçisi" manşetini attı. Fakat günümüze kadar Çetin Emeç suikastı üzerindeki esrar perdesi aralanamadı.

ÇETİN EMEÇ'İ VURAN SİLAH ELE GEÇİRİLDİ

İrfan Çağırıcı hakkında 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde idam istemiyle dava açıldı. Dava sürecinde idam cezasının kaldırılması nedeniyle müebbet ağır hapis cezası talep edildi ve 1 yıl süren yargılama sonucu İrfan Çağrıcı müebbet hapisle cezalandırıldı ve hapse gönderildi.

Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Hamdi Ardalı, Çetin Emeç suikastında kullanılan Ingram-M10 otomatik tabancanın o tarihe kadar herhangi bir suikastta kullanılmadığını açıkladı.

Dönemin Başbakanı Yıldırım Akbulut suikast ile ilgili olarak, "Failler veya arkasında ki örgütler bu davranışlarla bir sonuca varamazlar. Türkiye'de bu hareketlerle demokrasiye yönelik bir tavır konulması arzu ediliyorsa katiyen o da tahakkuk etmeyecektir" açıklamasında bulundu.

ÇETİN EMEÇ'İN ÖLDÜRÜLMEDEN ÖNCEKİ SON YAZISI

Çetin Emeç hem gazeteci yöneticisi olarak attığı manşetlerle, hem de yazar olarak yazdığı yazılarla cesur bir gazeteci olarak biliniyordu. 'Manzara' başlığını taşıyan ve öldürüldüğü gün yayınlanan son yazısında, Suriye'ye yönelik sert eleştirilerde bulundu.

İSTİHBARAT: ASIL HEDEF OKTAY EKŞİ'YDİ

İstanbul Emniyeti ve Milli İstihbarat Teşkilatı'nın elde ettiği bilgilere göre o günlerde terörün hedefindeki kişi aslında Hürriyet Gazetesi Başyazarı Oktay Ekşi'ydi. Fakat Oktay Ekşi, gazeteye gidiş gelişlerinde farklı saatleri ve farklı güzergahları tercih etmesinden dolayı onu hedef alanlar başarılı olamadı. Çetin Emeç'in ise hemen her gün aynı saatte evinden çıkıp gazeteye gittiği biliniyordu.

"ÖLDÜRÜN O GEZETECİYİ!"

Eve gelen tehdit telefonlarıyla çoğunlukla eşi Bilge Emeç muhatap oluyordu. Bilge Emeç, eşinden habersiz olarak arabasının camlarının zırhlı yapılmasının gazete yönetiminden rica etmiş, Çetin Emeç'in cevabı ise hep aynı olmuştu: "Havlayan köpek ısırmaz. Ben gazeteciyim. Ben yazmazsam o yazmazsa kim yazacak?" Çetin Emeç, kendinden habersiz verilen korumaları da ilk gün yanından uzaklaştırmıştı.

Öldürülmesinden 4 gün önce, 3 Mart 1990 günü Çetin Emeç'in ev telefonunu arayan bir kadın, "Çok önemli hayati bir mesele. Eşinize ulaşmam lazım. Hayati bir konu acele arasın" diyerek bir telefon numarası bıraktı.

Suikasttan sonra bu telefon numarasını araştıran İstanbul Emniyeti, telefonun aynı zamanda Türk vatandaşlığına geçmiş olan Suriyeli bir iş insanının üzerine kayıtlı olduğunu belirledi.

Bu telefonu kullanarak Çetin Emeç'in evini arayan kadın, iş insanının yanında çalışıyordu. İfadesi alınan kadın, iş insanının Çetin Emeç'i kastederek "Öldürün o gazeteciyi!" diye bağırdığını öne sürdü.

İrfan Çağrıcı