Bülent Ersoy’dan orkestrasının suçlamalarına yanıt

Konser için 38 gün önce KKTC'ye giden Bülent Ersoy'un 21 kişilik orkestrası, ülkeye sahte PCR testi ile girdikleri gerekçisiyle gözaltına alınmış ve üyeler 25 gün, şef ise 45 gün hapis cezası almıştı. Müzisyenler cezaevine giderken "Hani bizi kurtarmak için servetini harcayacaktı? Hepimizi işinden etti" diyerek Ersoy'u suçladı. Ersoy ise avukatı aracılığıyla suçlamaları reddetti.

cumhuriyet.com.tr

KKTC’ye 38 gün önce konser içingelen Bülent Ersoy’un orkestrası, Ercan Havalimanı’nda sahte PCR testleri ile yakalandı ve gözaltına alındı. Bülent Ersoy daha önce KKTC’ye geldiği için ekibin içinde yer almadı.

Orkestra, havalimanında yapılan testlerinin negatif çıkması sonrasında konsere gelenlerin mağdur olmaması amacıyla polis gözetiminde sahneye çıktı.

Dün görülen davada da 21 kişilik orkestranın şefi 45 gün hapis cezasına çarptırılırken, orkestra üyelerine 25 gün hapis cezası verildi.

“HANİ SERVETİNİ HARCAYACAKTI?”

Mahkeme çıkışı isyan eden müzisyenler Bülent Ersoy’a “Hani servetini harcayacaktı? Herkesi işinden gücünden etti” sözleriyle tepki gösterdi.

AVUKATINDAN AÇIKLAMA

Yaşanan gelişmelerin ardından suçlamaları kabul etmeyen Bülent Ersoy, Instagram hesabından açıklama yaptı. Avukatını vekil atayan Ersoy’un paylaşımında şu ifadeler yer aldı:

“Müvekkilem Bülent Ersoy’a günlerdir yapılan haksız, mesnetsiz suçlamalar ve iftiralar hakkında bilgi dezenformasyonunu engellemek ve kamuoyunu doğrularla aydınlatmak amacıyla bu bildiri yazılmış olup kamuoyunun bilgisine sunulur. Öncelikle belirtmek isteriz ki, 28.08.2021 tarihinde vereceği konser için iki gün önceden yani 26.08.2021 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne giden müvekkilem, sıradan bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gibi yasal prosedürlere uyarak seyahatini gerçekleştirmiştir. Bu sebeple de KKTC’ye giriş çıkışlarda herhangi bir sorun yaşamamıştır.”

“BİLGİSİ BULUNMAMAKTADIR”

“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde sahte PCR testinden dolayı yargılanan orkestra ekibi, konser başına ücret alan, bağımsız çalışan ve müvekkilem gibi birçok sanatçıya da ücret karşılığında hizmet veren bir ekiptir. İlgili orkestra ekibinin hangi şartlarda ve ne şekilde KKTC’ye geldiği konusunda müvekkilemin herhangi bir bilgisi bulunmamaktadır. Zira müvekkilem, ne bir organizatör ne bir pasaport görevlisi ne de PCR testi yapan veya kontrol eden sağlık çalışanıdır. Bu sebeple kamuoyunda müvekkilemi karalamak amacıyla sahneyi paylaştığı müzisyen arkadaşlarının sahte PCR testi yaptırdığı ya da yaptırıldığı iddiasının muhatabı müvekkilemin kendisi değildir. Ancak bu durumu fırsat bilen bir kısım kötü niyetli kişiler sosyal medyadaki asılsız söylemleriyle müvekkilemi münferit olayın nedeni olmakla suçlamaktadırlar. Oysa müvekkilemin bu durumla ilgili hiçbir hukuki bağlantısı bulunmamaktadır.”

“NE HAKİM NE DE NE DE KANUN KOYUCUDUR”

“Müvekkilem sahne arkadaşlarına destek olmak için sadece insani duygularla onların hem maddi hem de manevi olarak yanında bulunmuş, özgürlüklerine kavuşmaları için olağanüstü bir çaba sarf etmiştir. Ancak kamuoyunun da takdir edeceği üzere müvekkilem ne bir hâkim ne de kanun koyucunun kendisidir. Müvekilem verilen hapis kararını en az orkestra arkadaşları kadar derin bir üzüntüyle karşılamıştır. İlgili orkestra ekibinin almış olduğu cezayı kullanarak kötü niyetle kamuoyunu yanıltmaya çalışan ve müvekkilemin kişiliğine saldırıda bulunan zihniyetleri şiddetle kınıyor, işin aslını ve esasını bilmeden yorum yapan kötü niyetli kişiler hakkında gerekli suç duyurularında bulunacağımızı kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz.”

“HUKUKİ SAVAŞ İÇİN SERVETİMİ VERECEĞİM”

Ekibinin tutuklanmasının ardından Instagram hesabından yazılı bir açıklama yapan Bülent Ersoy, “Elimin erdiği gücümün yettiğince arkadaşlarımın hep yanlarında oldum ve olacağım da. Türkiye’nin en iyi en büyük avukatlarını görevlendirdim. O adı geçen otelin genel müdürü sayın Süleyman Beyefendi, o hastanenin doktoru ve o koskoca hastanenin yargılanmaları için gereken hukuki savaşı tüm servetim pahasına vereceğim. Ayrıca bu savaşım sadece Türkiye hudutları ve KKTC hudutlar içerisinde kalmayacak. Avrupa insan hakları yüce mahkemelerinde de bu hakkımı ve haklarımızı da son nefesime kadar mücadelesini vereceğim” ifadelerini kullanmıştı.