Boyundaki kitlelere dikkat: Hayati risk taşıyabilir

Baş boyun problemleri arasında en sık rastlanılan sorunun baş boyun kitleleri olduğunu söyleyen Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Eken, boyunda pek çok hayati organın bulunduğuna dikkat çekti. Eken, "Boyun kitlesinin değerlendirilmesi dikkatli bir hikâye ile başlar ve hastanın yaşı tanısal algoritma da kritik öneme sahiptir" diyerek uyarılarda bulundu.

DHA

Doğumsal boyun kitleleri, genellikle çocuklarda ve genç yetişkinlerde görülse de, her yaşta da ortaya çıkabiliyor. Boyundaki kitleye yaklaşımın hayati öneme sahip olduğunu söyleyen Kulak Burun Boğaz Hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Mehmet Eken, “Boyunda pek çok hayati organın bulunması, tüm vücut lenfatiklerinin yaklaşık üçte birini içermesi, boyunda kitleye yaklaşımın önemini artırır. Boyun kitlesinin değerlendirilmesi dikkatli bir hikâye ile başlar ve hastanın yaşı tanısal algoritma da kritik öneme sahiptir” dedi. 

DOĞUMSAL SEBEPLER İLK SIRADA YER ALIYOR

Boynunda kitle ile başvuran hastanın tanısal sürecinde sistematik yaklaşımın önemli olduğunu vurgulayan Kulak Burun Boğaz Hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Mehmet Eken, özellikle yaşlı bireylerde ciddi ve malign-habis potansiyel taşıyan bir patolojinin tek bulgusu olabileceğini belirtti. 

Eken, “Boyunda pek çok hayati organın bulunması, tüm vücut lenfatiklerinin yaklaşık üçte birini içermesi, boyunda kitleye yaklaşımın önemini artırır. Boyun kitlesinin değerlendirilmesi dikkatli bir hikâye ile başlar ve hastanın yaşı tanısal algoritmada kritik öneme sahiptir. Çocuk hastalarda doğumsal ve iltihabi hastalıklar ön planda düşünülürken, yaşlı yetişkinlerde malign-habis lezyonlar üzerinde odaklanılmalıdır. 16-40 yaş arasında da çocuk gruptaki gibi iltihabi ve doğumsal sebepler ilk sırada yer alır. Doğumsal kitleler genellikle çocuklarda ve genç yetişkinlerde görülmesine rağmen her yaşta ortaya çıkabilir. 40 yaşından sonra boynunda kitle ile gelen hastada aksi kanıtlanana kadar malignite potansiyeli yüksek tümöral lezyonlar düşünülmelidir” dedi.

TÜMÖRLERİN YÜZDE 80’İ SİGARA SEBEPLİ

Kitlenin ne zamandan beri var olduğu, büyüme özelliği ve ağrı varlığının tanı koymada kritik özellik olduğunu belirten Prof. Dr. Mehmet Eken “Hastanın hikayesinde sigara ve alkol kullanımı mutlaka sorgulanmalı çünkü tümörlerin yüzde 80’den fazlası 40 yaş üzeri alkol ve sigara kullanımı ile ilişkilidir” diye konuştu.

Meydana gelebilecek kitlelerle ilgili açıklamalarda bulunan Eken, “Zaman içerisinde büyüyüp küçülen kitleler sıklıkla konjenital kistlerdir. Üst solunum yolu enfeksiyonunu takiben doğumsal kitlelerde hızlı büyüme görülebilir. Boyun lenf nodlarına malign-habis boyun metastazlarının hızla büyüme hikâyesi vardır. Bu metastazlar en sık üst solunum ve sindirim sistemi kanserlerinden köken alır” dedi.

BOYUN KİTLELERİ BOĞAZ AĞRISI İLE KENDİNİ BELLİ EDEBİLİR

İnfeksiyoz boyun kitleleri genellikle akut başlangıçlı olup, birkaç hafta içinde düzelebileceğini söyleyen Kulak Burun Boğaz Hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Mehmet Eken, boyun kitlelerinin en sık sebebinin genellikle üst solunum yolu enfeksiyonları ile ilişkili olduğunu ve bu duruma öksürük, ateş, boğaz ağrısı ve dental problemlerin eşlik edebileceğini aktardı.

Çeşitli faktörlere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Eken sorgulanması gereken semptomları şöyle sıraladı:

“Ses değişiklikleri, yutma güçlüğü, ağrılı yutkunma, tek taraflı kulak ağrısı, tükürükte kan olması, işitmede azalma, tek taraflı burun tıkanıklığı ve kanaması, kilo kaybı, gece terlemeleri, ailede veya kişide kanser hikayesi, güneş ışığına aşırı maruziyet, yakın zamanda geçirilmiş travma ve böcek ısırıkları.”

BOYUN KİTLELERİNİN DETAYLI ARAŞTIRILMASI GEREKLİDİR

Yeni tespit edilen bir boyun kitlesinin detaylıca araştırılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Mehmet Eken, “Laboratuar tetkikleri, Laboratuar incelemeler ayırıcı tanı çerçevesinde gerçekleştirilir. Tam kan sayımı tüm hastalardan istenmelidir. Görüntüleme çalışmaları, Radyolojik değerlendirmenin amacı, kitlenin anatomik lokalizasyonu, sınırları ve çevre dokularla olan ilişkisi, kitlenin içyapı özellikleri ve kanlanmasını belirlemektir. İnce İğne Aspirasyon Biyopsisi (İİAB), hastanın hikayesi ve fizik muayene her ne kadar spesifik bir tanıya odaklansa da doku örneklemesi teşhis koydurucu olabilir veya ihtimalleri en aza indirir’’ dedi.