Billur Kalkavan: 'Zengin çocuğu olmak zor bir şey'
Ünlü oyuncu Billur Kalkavan, Armağan Çağlayan'ın YouTube'da yayınlanan 'Dur bi Dinle' programına konuk oldu. Kalkavan hayatını, babasını, aile yapısını ve merak edilenlerini anlatan Kalkavan'ın, "Zengin çocuğu olmak zor bir şey, hırs olmuyor insanda" sözleri sosyal medyada gündem oldu.
cumhuriyet.com.trArmağan Çağlayan'ın YouTube’ta yayınlanan ‘Dur bi dinle’
adlı programının bu haftaki konuğu oyuncu Billur Kalkavan oldu. Armatör bir
babanın kızı olarak dünyaya gelen Billur Kalkavan, çocukluk yıllarını ve
ailesini anlattı.
“ZENGİN ÇOCUĞU OLMAK ZOR BİR ŞEY”
Kalkavan,
"Zengin çocuğu olmak zor bir şey, hırs olmuyor insanda. Bende de
hırs yoktur, ‘olmuyorsa olmaz’ işim olursa yaparım olmazsa da umursamam"
dedi. Ünlü oyuncunun bu sözleri sosyal medyada gündem oldu.
Billur Kalkavan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
“BU KADAR SERT KURALLARI BAŞKA KİMSENİN EVİNDE GÖRMEDİM”
“Benim babam sofra kurallarına inanılmaz önem veren bir
adamdı. Hayatımda bu kadar sofraya dikkat eden bir adam görmedim. Mesela ‘baba
ben sınıfta kaldım’ desem ‘seneye geçersin’ derdi. Ama kolunu sofraya koyduğum
zaman kızardı. Sofraya oturmadan önce traş olup gelirdi. Ev için dikilmiş özel
kıyafetlerini giyerdi.”
“Bu kadar sert kuralları başka hiçbir arkadaşımın evinde
görmedim. İyi ki de yapmış! Çünkü ben hayatta öğrendiğim birçok şeyi o sofrada
öğrenmişim şimdi anlıyorum, muhabbet ederdik çünkü… “
“Oxford Felsefe mezunuydu. Babam konuşmasın da kim konuşsun?
Ben sanattan, edebiyata birçok şeyi babamdan öğrendim. Ayaklı kütüphane
gibiydi…”
“Liseye giderken kaldım, babam bir şey demedi. Amerika’ya
gittim orada bitirdim. Çünkü sevmiyordum okula gitmeyi. Ben hiçbir zaman okula
gitmeyi sevmedim. Evde o kadar çok şey öğretiliyordu ki bir de okula gidip bir
şeyler öğrenmekten sıkılıyordum.”
“OKUL HAYATIM BOYUNCA TACİZE UĞRADIM”
“Okul hayatım boyunca çok tacize uğradım. Fiziksel, sözsel
her türlü tacize uğradım. Çünkü 3 bin kişiydi Maarif Koleji (Kadıköy Anadolu
Lisesi) o zaman bir tek ben sarışındım. Sınıfa doluşuyorlardı beni görebilmek
için teneffüslerde dışarı çıkamıyordum, korkuyordum. “
“Bizim ailenin zenginliği dedemden gelir. Babama ‘armatör’
diyorlar ama asıl armatör dedemdir. Dedem 1990’de gelmiş İstanbul’a Fatih’e
yerleşmiş sonra Beylerbeyi’ndeki o yalıyı almış. Hatta babam derdi ki ’16 bin
liraya almış’ şimdi herhalde yüzlerce milyon dolar ediyor. Ailede okuyan tek
adam babam… “
"HAZIRA DAĞ DAYANMIYOR"
“Babam, dedemden kalan parayla hayatını sürdürdü. Çok para
çaldırdı, kaptırdı! Bir sürü şirketi vardı hep başkalarına devretti. Vergi
rekortmenleri listesinde olan bir adamdı babam. Tabii hazıra dağ dayanmıyor…”
Kendi gibi arkadaşları vardı, hayatı seven adamlardı. Zengin
çocuğu olmak zor bir şey, hırs olmuyor insanda. Bende de hırs yoktur, ‘olmuyorsa
olmaz’ işim olursa yaparım olmazsa da umursamam. “
“Ben de hayatı yaşamayı seviyorum. Görüntü olarak anneme,
karakter olarak babama benziyorum. Tek farkım sorumlu biriyim… “
“BİR ZENGİNİN PARASIZ KALMASI, BİR FAKİRİN YAŞAMI GİBİ DEĞİL…”
“Babamın iflas ettiği zamanı ben bilmiyorum onu annem bilir.
Büyük bir zenginin parasız kalması bir fakirin yaşamı gibi değil. ‘Ihlamurlar
Altında’ dizisinde bizim aile iflas ediyordu beni Gaziosmanpaşa’da bir
gecekonduya koydular. Dedim ki ‘olmaz, mantık dışı’ tamam halk seviyor öyle
ajitasyonu ama zenginin iflasını ben çok iyi biliyorum büyük bir yalından küçük
bir yalıya taşınırsın. Zengin adam gidip iflas edince Gaziosmanpaşa’da
yaşamıyor. Küçümsediğim için söylemiyorum kimse yanlış anlamasın ama öyle değil
o işler. Daha küçültürsün hayatını… O dönem sözümü geçirememiştim ama Gaziosmanpaşa’da
da güzel zaman geçirmiştim. Benim hayattaki ana amacım keyif almaktır. Ben her
zaman özgürlüğü seçtim, evime haciz de geldi borçlandım da…. Bir sürü hayalim
var birçok şey yapak istiyorum. “
“SEKİZ KEDİMİZ VAR”
“Ev temizlemeye bayılıyorum. Ayda bir temizlik için birisi gelir onun dışında temizliğimi kendim yapıyorum. Sekiz kedimiz var onların yemekleriyle başlıyorum, evi sil, süpür, Yemek yap bu şekilde geçiyor zaman…”