Bilimin bile açıklayamadığı olaylar! Bu gizemler çözülemiyor
Bir zamanlar doğaüstü olaylara ya da tanrılara atfedilen şeyler, bilimsel yöntem sayesinde artık rasyonel bir şekilde açıklanıyor. Bilim hem dünya hem de uzay hakkında bazı büyüleyici şeyler keşfetmeyi başarmış olsa da, henüz tam olarak anlamadığı, şaşırtıcı derecede yaygın olan birçok şey vardır. İşte bilimin bile açıklayamadığı olaylar...
cumhuriyet.com.trBilim günümüzde birçok olayı yöntemle rasyonel şekilde açıklasa da bazı olayların gizemini çözemiyor. Bunlar kuantum fiziği ile göreliliği tartışmak gibi değil. İşte bilimin açıklayamadığı olaylar...
NEDEN ESNİYORUZ VE ESNEMEK NEDEN BULAŞICI?
Esnemek, kaçılması imkansız görünen fiziksel eylemlerden biridir. Ayrıca, esneyen bir başkasının huzurunda bulunan herkes basit bir gerçeği doğrulayabilir: Esneme bulaşıcıdır. Esnemenin ne kadar yaygın olduğu ve ne kadar hızlı yayıldığı göz önüne alındığında, bilimin bu konuda gerçekte ne kadar az şey bildiğini keşfetmek daha da dikkat çekicidir. Yaygın görüş, bu sürecin, vücudun beyne daha fazla oksijen bakımından zengin kan göndermesinin bir yolu olduğunu öne sürüyor; çünkü insanların yorgun olduklarında daha az derin nefes almaları mümkün görünüyor. Ancak bu özel sürece duyulan ihtiyacın ardındaki gerçek nöroloji hala bir miktar eksiktir.
NEDEN GÜLÜYORUZ?
Kahkahanın nedenleri kültürden kültüre büyük farklılıklar gösterse de, bu, insanları birbirine bağlayan şeylerden biri gibi görünüyor. Bu çok yaygın olduğu için bilimin mizahı açıklayacak birleştirici bir teori bulacağı düşünülebilir, ancak bunun tam tersi doğrudur. Şimdi bile bilim insanları mizahın ne olduğunu ve nasıl çalıştığını sistematik bir şekilde açıklamanın bir yolunu bulmakta zorlanıyor.
Yeni araştırmalar mizahın sosyal veya fiziksel bir normun ihlalinden kaynaklandığını ancak korku tepkisini tetikleyecek kadar olmadığını ileri sürdü. Bazı evrimci biyologlar ayrıca gülmenin sosyal bağları ve uyumu güçlendirmede bir rol oynayabileceğini ve bu grubun hayatta kalma şansını artıracağından, bu tür bir davranışın gelecek nesilde yeniden üretileceği anlamına geldiğini öne sürdüler. Bazıları ise mizahın beklentiler ile gerçekliğin yan yana gelmesinden kaynaklanabileceğini öne sürüyor.
KEDİLER NEDEN MIRILDAR?
Kediler pek çok şeyle tanınırlar ancak en bilinen özelliklerinden biri de mırlamalarıdır. Eğer birinin bir kedisi olduysa - ya da hatta başka birine ait olan bir kediyle karşılaştıysanız - o zaman muhtemelen bu sesi duymuşsunuzdur; bu sevimli uğultu, yaygın inanışa göre, küçük kürk yumaklarının hoşnutluğunu simgeliyor gibi görünmektedir. Bununla birlikte, kedilerin başka nedenlerden dolayı mırladığı da bilinmektedir ve hatta bazıları bunu korktuklarında bile yaparlar. Dahası, tüm kedigiller bunu yapamaz; aslan ve kaplan gibi bazı büyük kediler bunu yapamaz. Motivasyonları belirsiz kalsa da çoğu bilim insanı, kedilerin bu davranışı rahatlatıcı bir mekanizma olarak yaptığına inanıyor.
NEDEN UYUYORUZ?
Uyumak elbette insanın işleyişi için gerekliliği göz önüne alındığında herkesin aşina olduğu bir eylemdir. Ancak evrensel bir deneyim olmasına rağmen bilim insanları insanların veya diğer memelilerin buna neden ihtiyaç duyduğunu henüz tam olarak çözebilmiş değil. Sonuçta uyku, büyük ölçüde insanları ve diğer memelileri yırtıcılara karşı duyarlı hale getirdiği için birçok evrimsel zorluğu beraberinde getiriyor.
NEDEN AĞLIYORUZ?
Ağlamak elbette hemen hemen her insanın zaman zaman yaşadığı deneyimlerden biridir. Bir yandan, işlemin fizyolojik bir faydası da var; çünkü gözlerdeki kalıntıların temizlenmesine yardımcı oluyor. Bununla birlikte, duygularla bağlantısı insanlara özgü gibi görünüyor ve duygusal ağlamanın fiziksel bir faydayla belirli bir bağlantısı olmadığından, insanların neden bu özel davranışı geliştirdiğine dair henüz bir fikir birliği yok.
NEDEN HIÇKIRIRIZ?
Hıçkırmak gerçekten hoş olmayan bir deneyim olabilir, özellikle de hızlı bir şekilde kaybolmazlarsa. Çoğu insan bu nahoş hissi hayatının bir noktasında yaşamıştır ve sıklıkla kendi kendine kaybolsa da şaşırtıcı derecede uzun bir süre devam edebilir. Ve ne kadar yaygın olmalarına rağmen bilim insanları, her zaman olduğu gibi bunlara neyin sebep olduğu ve ne yaptıkları (nasıl tedavi edilecekleri bir yana,) konusunda karanlıkta kalıyorlar.