Bilim insanları Afrika'nın altında gizlenen iki gizemli yapı keşfetti

Bilim dünyası, Afrika'nın altında keşfedilen iki gizemli yapı ile çalkalanıyor. Bu yapılar, yerin derinliklerinde, dünyanın çekirdeği ile mantosu arasında gizlenmiş devasa bölgelerdir. Araştırmacılar, bu iki yapının büyüklüğü ve kökeni konusunda henüz kesin bir bilgiye sahip olmasa da, dünyanın jeolojik yapısı üzerinde önemli bir etkisi olabileceğini düşünüyorlar.

Başak Birol Demirbilek

Afrika ve Pasifik Okyanusu'nun altında, dünyanın tüm hacminin yaklaşık yüzde altısını kaplayan iki devasa kütle bulundu. Milyarlarca yıl boyunca biriken okyanus kabuğu yığınları olduğu da dahil olmak üzere bir dizi hipotez var.

Ancak daha ilginç bir teori ise bunların yaklaşık 4,5 milyar yıl önce Dünya'ya çarpan eski bir gezegenin devasa parçaları olduğudur.

Bu şeylerin ne kadar büyük olduğuna dair bir fikir vermek gerekirse, Afrika'nın altında Tuzo olarak bilinen bölgenin yaklaşık 800 km (497 mil) yüksekliğinde olduğu düşünülüyor. IFLScience'ın belirttiğine göre bu, üst üste yığılmış yaklaşık 90 Everest Dağı'na eşdeğer.

Bu canavar oluşumların kökenini belirlemedeki sorun, Dünya'nın çekirdeğini doğrudan gözlemlemenin bir yolunun olmamasıdır.

İnsanoğlunun kazdığı en derin çukur -" cehennemin girişi " olarak adlandırılır- 12.263 metreye (40.230 ft) kadar ulaştı; ancak bu derinlik, yer kabuğunu delerek altındaki katmanlara ulaşmaya bile yetmiyor.

Yer altında ne olduğunu analiz etmek için kullandığımız en etkili araç, depremler meydana geldiğinde enerji dalgalarının nasıl hareket ettiğini inceleyen sismik tomografi adı verilen bir tekniktir.

Kayalar ve sıvılar farklı yoğunluklara sahip olduklarından dalgalar bunların içinde farklı hızlarda hareket ederler.

Jeologlar, yüzeyin farklı noktalarındaki titreşimleri ölçerek, dalgaların hangi tür malzeme içerisinde hareket ettiğini belirleyebilir ve böylece Dünya'nın iç yapısını haritalayabilirler.

Bu teknik kullanılarak, büyük düşük kayma hızı bölgeleri (LLSVP) olarak bilinen iki sıra dışı yapı bulundu.

Dalgalar, "lekeler" olarak bilinen bu alanlarda, çevredeki alt mantodan daha yavaş hareket eder; bu da onların farklı bir şeyden oluştuğunu gösterir.

Sadece sismik tomografi verilerine dayanarak bu malzemenin ne olduğunu söyleyemeyiz, ancak bazı bilim insanları bunların Theia adlı antik bir gezegenin kalıntıları olduğuna inanmayı seviyor; bu fikir "dev çarpma hipotezi" olarak biliniyor.

Bu hipoteze göre, yaklaşık 4,5 milyar yıl önce Mars büyüklüğünde bir gök cismi Dünya'ya çarptı.

Bu çarpma, yalnızca bugün evimiz dediğimiz gezegeni yaratmakla kalmadı, aynı zamanda gece gökyüzümüzü aydınlatan Ay'ı oluşturacak kadar kayayı da fırlattı.

Bazı bilim insanları Theia'nın kalıntılarının bir kısmının gezegenin tabanına gömüldüğünü, muhtemelen çekirdeğin üzerinde bir yere yerleştiğini ve böylece iki LLSVP'den en azından birini oluşturduğunu öne sürüyor.

Uzmanlar onlarca yıldır bölgeyi araştırıyor ancak bu iki dev lekenin ne olduğunu kesin olarak bilmenin bir yolu hâlâ yok.

Yine de Theia üzerine yapılan çalışmalar, olası çarpışmanın gezegenimizin içindeki önemli levha tektoniğini ve manto hareketini nasıl başlatmış olabileceği konusunda önemli bilgiler sundu; bunlar, üzerinde yaşadığımız dünyanın oluşumu için kritik süreçlerdir.