Ateşi bilinçli kullanan insan türü: Bir dönem İstanbul'da yaşadılar
İstanbul'un tarihî dokusunda bir dönem varlık gösteren ve bilinçli olarak ateşi kullanarak şehri şekillendiren gizemli bir insan türü olan Homo-Erectus, tarihiyle şaşırtıyor...
cumhuriyet.com.trAtası Homo-Habilis'ten bayrağı devralan Homo-Erectus, 1,5 milyon yıldan daha fazla bir süre ile varlığını en uzun süre sürdüren homo türü olmayı başarmıştır.
HOMO-ERECTUS NEDİR?
Homo erectus, soyu tükenmiş bir insan türüdür. İlk kez 1894 yılında Eugénes Dubois tarafından "Pithecanthropus erectus" olarak adlandırılmıştır. Dubois tarafından 1891 Ağustosunda başlanan kazılarda, Ekim 1891'de kafatası kemiği, daha sonra da uyluk ve bacak kemikleri bulunmuştur. Bulunan kemikler bu türün dik durduğunu göstermiş bu yüzden "dik insan" da denmiştir. Dubois, bunun insanlar ve maymunlar arasındaki "kayıp parça" olduğunu iddia etse de 1923 yılına kadar fosilleri bilim insanlarıyla paylaşmamıştır. Dubois'in bu davranışı, bu türün ve fosillerin bir aldatmaca olduğu iddialarını da beraberinde getirmiş, ancak 1944 yılında Amerikalı biyolog Ernst Mayr, yaptığı çalışmalar sonucunda bu fosilleri "Homo-Erectus" olarak teyit etmiştir.
Bulunan Homo erectus fosilleri yaklaşık 1000 cm3 kafatası hacmine sahip olsa da birçok değişiklik gösterebiliyor. Java adasında bulunan fosiller ile Zhoukoudian'da bulunan fosiller arasında 160 cm3'e kadar fark görülüyor. Gongwangling'de bulunan kafatası fosilleri ise 780 cm³ hacme sahip. Asya'da bulunan bu kafatası hacimleri arasındaki farka neden olan şeyin bu popülasyonların zamanla evrimleşerek birbirinden farklı özelliklere sahip oldukları düşünülüyor. Aynı şekilde Afrika'da bulunan fosillerin kafataslarının hacmi de 850–1067 cm³ arasında değişkenlik gösteriyor. Homo-Erectus kafatası hacmi Homo-Sapiens'ten daha az olsa da Homo-Habilis, Homo-Rudolfensis ve Australopitesin türlerinden daha büyüktür.
İSTANBUL'DA YAŞADILAR
Homo-Erectus, paleolitik çağın ilk evresi olan alt paleolitik dönemde beyin kapasitesi sebebiyle basit taş aletler yapabilmiş ve bunları avlanma, beslenme ve aralarındaki anlaşmazlıklarda savunma-saldırı amaçlı kullanmıştır. Üst dönemde ise artık ölülerini sistemli biçimde gömmeye, mağara duvarlarına resimler yapmaya başlamış hatta kemik ve taştan yaptıkları balık ve hayvan kemiklerinden, dişlerden yaptıkları süs eşyalarını kullanmıştır.
Özellikle İstanbul Başakşehir'de bulunan Yarımburgaz Mağarası'nda bulunan kalıntılardan yola çıkılarak bu bölgenin ve mağaranın Homo-Erectus için ne denli önemli olduğu görülmüştür.