Ailede meme kanseri öyküsü varsa risk 2 kat fazla
Dünya genelinde en çok görülen kanser tipinin meme kanseri olduğunu söyleyen Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Tarık Zafer Nursal, “Erken tanı konmuş meme kanseri tamamen tedavi edilebilen bir hastalıktır. 20 yaşından sonra ayda bir kez her kadın kendi kendini muayene etmelidir. Yılda bir kez doktora görünmesi ve bazı görüntüleme tetkikleri erken teşhiste büyük önem taşıyor. Ailede meme kanseri öyküsü varsa risk 2 ile 5 kat artıyor” dedi.
DHAHer sekiz kadından birinin meme kanserine yakalandığını belirten Prof. Dr. Nursal, tarama yöntemleri 18 yaşından itibaren her ay kendi kendine muayene, 20 yaşından itibaren her sene doktor muayenesi ve 40 yaşından itibaren her sene mamografiyle kişide hiçbir yakınma olmadan kanseri erken evrede yakalamanın mümkün olabileceğini belirtti.
Meme kanserinin çoğunlukla memenin süt üreten dokusundan kaynaklandığını ve belirli bir hızda çoğalarak bir aşamadan sonra lenfatik ve kan damarlarını kullanarak yayıldığını söyleyen Prof. Dr. Nursal, hiçbir müdahalede bulunulmadığı zaman meme kanseri hastalarının yarısının 2,5 sene içinde hayatını kaybettiğinin altını çizdi.
“20 YAŞ SONRASI KLİNİK MUAYENE GEREKLİDİR”
Kadınların her ay kendi kendilerine yapacağı kontrol, meme kanserinin erken teşhisine olanak tanıdığını ve erken tanısı konmuş meme kanserinin tamamen tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu belirten Prof. Dr. Nursal, erken teşhis hakkında şu bilgileri paylaştı:
“Kişinin kendi kendine meme muayenesi adet bittikten sonraki günler, menopozdaki kadınlarda ayın herhangi bir günü yapabilir. 20 yaş sonrası ilk klinik muayene gereklidir, sonrasında ise 1-2 yılda bir aralıklarla devam eden doktor muayenesi gereklidir. Meme kanserinin görülme oranı, yaşla birlikte artmaktadır bu sebeple Mamografi 40 yaşından sonra yapılmalıdır’’
GENETİK TESTLER YAPILABİLİR
80 yaşına kadar yaşadığı varsayılan bir kadında meme kanseri gelişme riski 8-10’da bir olarak hesaplandığını söyleyen Prof. Dr. Nursal, birinci derece kadının akrabasında meme kanseri olan hasta sayısı arttıkça risk daha da artarak kadınlarda risk toplumun geri kalanına göre 2-5 kat daha fazla olduğunu belirtti. Bazı genlerin bozuk olmasından dolayı bir grup kadında meme kanseri riskinin yüksek olabileceğinin altını çizen Prof. Dr. Nursal, genetik farklılığın toplumda gelişen meme kanserlerinin yüzde 10’unu oluşturduğu belirterek özellikle ailesinde 2 veya daha fazla kadında meme kanseri olan kadınlarda genetik farklılık olabileceği düşünülerek genetik test yapılabileceğini belirtti.
GEÇ YAŞTA ÇOCUK SAHİBİ OLMAK RİSKİ ARTIRABİLİR
İlk çocuğunu 30 yaşından sonra doğuran kadınlarda meme kanseri görülme oranının 20 yaşından önce doğuranlara göre 2 kat daha fazla olduğu ve hiç çocuk doğurmayan kadınlarda ise riskin daha da yüksek olabileceğinin altını çizen Prof. Dr. Tarık Zafer Nursal, erken adet gören ve geç menopoza giren kadınlarda riskin daha da artmasının nedeninin kadınlık hormonlarının (östrojen ve progesteron) meme üzerindeki etkilerinden kaynaklandığını dile getirdi.
Meme kanserine yakalanma riskleri arasında kadının önceden meme kanseri olması ve diğer memede de görülme riskini 3-4 kat artırdığını belirten Prof. Dr. Nursal, on yıldan fazla doğum kontrol hapı kullanan ve menopoz nedeniyle 10 yıldan fazla östrojen tedavisi gören kadınlarda meme kanseri görülme riskinin yüksek olduğunu söyledi. Prof. Dr. Nursal, özellikle 50 yaş ve üzerindeki kilolu kadınların da meme kanserine yakalanma riskinin olabileceğinin altını çizdi.
“HİÇBİR KADIN KANSER NEDENİYLE MEMESİNİ KAYBETMEK ZORUNDA DEĞİL”
Kanser nedeniyle kişinin beden bütünlüğü veya bunu sağladığı düşünülen parçaların kaybı kişilerde az ya da çok moral bozukluğuna yol açtığını belirten Prof. Dr. Nursal, “Artık günümüzde hiçbir kadın, kanser nedeniyle memesini kaybetmek zorunda değil. Hastaların yarısında memeyi koruyacak cerrahi yöntemler, diğer yarısında da ameliyat sırasında yeni meme yapma teknikleri uygulanabilir” dedi.