ABD'li bilim insanı korku ve kaygının vücutta yarattığı garip etkileri anlattı

ABD'li bilim insanı Doç. Dr. Arash Javanbakht, korku ve kaygıya ilişkin incelemesi ile aşırı kaygının insan bedenine neler yaptığını aktardı.

cumhuriyet.com.tr

Korku ve kaygı beyinde ortaya çıkıp işlenen duygular. Ancak bilim insanlarına göre vücudun diğer bölgeleri üzerinde de ciddi etkileri var.

ABD'deki Wayne Eyalet Üniversitesi'nden Doç. Dr. Arash Javanbakht, korkunun beyinde ve vücutta nasıl işlediğini inceliyor.

Psikiyatri araştırmacısı, "Çalışmalar, duyguların beyninizden kaynaklandığını ama emirleri yerine getirenin vücudunuz olduğunu doğruluyor" diyor.

The Conversation'da yazdığı yazıda Javanbakht, aşırı kaygının insan bedenine neler yaptığını aktardı.

"Beyniniz sizi düşen bir kayadan veya hızla yaklaşan bir yırtıcıdan kurtarmak için evrimleşmiş olsa da modern yaşamın kaygıları genellikle çok daha soyuttur" diyen Javanbakht, sözlerini şöyle sürdürdü:

"50 bin yıl önce kabileniz tarafından reddedilmek ölüm anlamına gelebilirdi. Bugün okulda veya işyerinde iyi bir iş çıkaramamak aynı sonuçları doğurmuyor. Ancak beyniniz aradaki farkı bilemeyebilir"

KORKU VE BEYİN

Beyinde korkunun işlenmesinde yoğun rol oynayan birkaç önemli alanı var.

Bir şeyi tehlikeli olarak algıladığınızda, ister size doğrultulmuş bir silah olsun, isterse mutsuz bir şekilde size bakan bir grup insan olsun, bu duyusal girdiler ilk olarak amigdalaya iletiliyor.

Independent Türkçe'de yer alan habere göre, Javanbakht, "Tehdit tespiti bu sürecin hayati bir parçasıdır ve hızlı olması gerekir. İlk insanların, bir aslan onlara doğru atıldığında düşünecek fazla zamanları yoktu. Hızlı hareket etmeleri gerekiyordu" ifadelerini kullanıyor:

"Bu nedenle amigdala, beynin mantıksal düşünmeyle ilgili bölgelerini atlayacak ve doğrudan fiziksel tepkileri devreye sokacak şekilde gelişti. Örneğin, bilgisayar ekranında kızgın bir yüz görmek, izleyici farkına bile varmadan, amigdaladan tespit edilebilir bir tepkiyi hemen tetikleyebilir"

Hipokampus amigdalaya yakın bir diğer beyin bölgesi. Özellikle çevreyle ilgili olarak neyin güvenli, neyin tehlikeli olduğunu belirlemekle görevli. Diğer bir deyişle korkuyu bağlam içine yerleştiriyor.

Örneğin açık alanda bir aslan görmek amigdalada korku tepkisini tetikliyor. Ancak hayvanat bahçesinde aslan gördüğünüzde hipokampus devreye giriyor ve bu tepkiyi engelliyor. Çünkü aslında ortada bir tehlike yok.

Gözlerin üzerinde yer alan prefrontal korteks de korkuyu işlemenin bilişsel ve sosyal yönleriyle ilişkili. Örneğin, yılanın zehirsiz olduğuna dair bir tabela okuduğunuzda yılan korkunuz da hafifler.

Prefrontal korteks genellikle beynin duyguları düzenleyen kısmı olarak görülse de sosyal çevreye bağlı olarak insanlara korkuyu da öğretebiliyor. Javanbakht, şu örnekleri veriyor:

"Patronunuzla yapacağınız bir toplantıya dair kendinizi nötr hissedebilirsiniz. Ancak bir iş arkadaşınız size işten çıkarılma söylentilerini anlattığında hemen gerginleşirsiniz. Irkçılık gibi birçok önyargının kökeni korkuyu kabilecilik yoluyla öğrenmektir"

KORKU VE VÜCUDUN GERİ KALANI

Araştırmacıya göre eğer beyniniz belirli bir durumda korku tepkisinin haklı olduğuna karar verirse sizi acil eyleme hazırlamak için bir dizi nöronal ve hormonal yolu harekete geçiriyor.

Artan dikkat ve tehdit algılama gibi tepkilerin bir kısmı beyinde gerçekleşse de eylemin çoğu vücudun geri kalanında yaşanıyor.

Örneğin beynin motor korteksi, kaslarınızı hızlı ve güçlü hareketlere hazırlamak için hızla sinyaller gönderiyor. Bunlar göğüs ve midede yer alan ve bu bölgelerdeki hayati organların korunmasını sağlayan kasları içeriyor. Bu yüzden stresli durumlarda göğsünüzde ve midenizde gerginlik hissedebilirsiniz.

Sempatik sinir sistemi de bu süreçte rol oynuyor. Bu sisteme ait sinir hücreleri tüm vücuda dağılmış durumda ama kalp, akciğer ve bağırsak gibi yerlerde daha yoğun.

Bu sinir hücreleri, adrenalin gibi kan yoluyla bu organlara ulaşan hormonları salgılaması için adrenal bezi tetikliyor. Bu da hormonların korku tepkisine maruz kalma oranını artırıyor.

Söz konusu durumda özellikle kaslara yönelik talep yüksek. Dolayısıyla yeterli kan akışını sağlamak için sempatik sinir sisteminden gelen sinyaller, kalbin atış hızını ve kasılma gücünü de artırıyor.

HEPSİ BEYNE GERİ DÖNÜYOR: "ÖLÜYORUM" HİSSİ NASIL GELİR?

Bu esnada göğsünüzden ve midenizden gelen içgüdüsel hisler de dahil olmak üzere tüm bedensel duyumlar, omurilik yoluyla beyne geri aktarılıyor. Zaten endişeli ve son derece tetikte olan beyniniz daha sonra bu sinyalleri işliyor.

İnsula, beynin özellikle duygularını, acının ve bedensel duyumların bilinçli farkındalığıyla ilgili parçası. Prefrontal korteks de özellikle midenizde gerginlik veya ağrı hissi gibi fiziksel hisleri etiketleyip adlandırarak, bunlara "Sorun değil, geçecek" ya da "Bu çok kötü, hastasın, ölüyorsun" gibi bilişsel değerler atfediyor.

Öte yandan, Javanbakht'a göre bu fiziksel duyumlar bazen artan bir kaygı döngüsü yaratabiliyor. Çünkü beyin, vücutta algıladığı kargaşa nedeniyle durumdan daha fazla korkabiliyor.

"Korku ve kaygı duyguları her ne kadar beyninizde başlasa da beyniniz bedensel fonksiyonlarınızı değiştirdiği için bunları vücudunuzda da hissedersiniz" diyen bilim insanı, şöyle ekliyor:

"Duygular hem vücudunuzda hem de beyninizde gerçekleşir ama siz onların varlığını beyninizle anlarsınız"