Zeytin zamanı

KONUK YAZAR | Bergama eski Belediye Başkanı Sefa Taşkın, Cumhuriyet'in Ege'si için yazdı...

İZMİR / Cumhuriyet

Zeytin zamanı geldi. 

Akdeniz kıyılarında bulunan ülkelerde zeytin hasadı başlıyor yavaş yavaş. Bizim ülkemizde de.

Kurak yazı aşıp ürettiği taneleri, onlardan yararlanmamız için bize sunuyor zeytin ağaçları.  

Siyah ve yeşil tanelerini ekmeğimize katık yapıyoruz bu ağacın. Zeytin yağı dediğimiz suyunu sıkıp çok sağlıklı bir besin, zeytin yağını elde ediyoruz.

Zeytin ağacı Akdeniz, Ege insanının günlük yaşamının bir parçasıdır.

Taze sıkılmış zeytin yağını sıcak ekmeğin üzerine sürüp yemek, sanki bir törendir!

Bir başka anlamda bir kültürün ifadesidir.

Toprağa karışan zeytin tanesinden, çekirdekten üreyen bitki, bildiğimiz zeytin ağacı değildir.

Kuzey Egeliler doğada kendiliğinden büyüyen yaban zeytin fidanlarına “delice” der. Çalıya benzer bu bitki yaşamak için kayalık topraklara bile deli gibi saldırır. Ancak küçücük meyvelerinin suyu/yağı yok denecek kadar azdır. Yani bu bodur ağaç, yağ üretecek kadar “akıllı” değildir!  

 “Deliceler”,  Akdeniz’in bu zor koşullara dayanan makileri, binlerce yıldır edinilen deneyimle,   bilgili çiftçiler tarafından aşılanır, “akıllı” hale, yani bolca yağ veren bir bitkiye dönüştürülür. Bugün bizim “zeytin ağacı” olarak bildiğimiz ağaçlar bu “akıllı” ağaçlardır!

Ancak çelikle, aşıyla çoğaltıldığı, kendi tohumundan üremediği için zeytin ağacına kimilerine göre “kısır”dır. Kimileri de onun, “akıllı”  oluşunu ilahi güçlere bağlar!

Kökleri ölmedikçe ölmez. Bu nedenle “ölümsüz ağaç” da denir zeytin ağacına. Bin yılı aşan yaşta olanlarının varlığı bilinir.

Zeytinin var oluş izleri çok eskilere gider.

Günümüz zeytincilik bilgisinin en önemli isimlerinden Jose M. Blazquez,  zeytin yetiştiriciliğinin yaklaşık 6.000 yıl önce Anadolu’da başladığını bildiriyor.  

İlk “akıllı” zeytin ağaçlarının; insanlık tarihinde ilk çiftçi topluluklarının görüldüğü: Mezapotamya’nın doğusundaki Zagros dağlarından kuzeye, Güney Anadolu topraklarına uzanan, oradan Filistin’e inen “Bereketli Hilal” denen bölgede ortaya çıktığı düşünülüyor. “Ekin”in ilk ekilip, buğdayın biriktirildiği, birçok meyve ağacının ilk kez yetiştirildiği topraklardır buraları.  

Batıda, Ege Denizi’nin ortasındaki Kiklad adalarından biri olan Santorini’de de en/çok eski zeytin ağacı izlerine rastlanıyor.

 “Santa İrini”, “Kutsal Barış” adası, 3.600 yıl önceki patlayan ve Girit adasındaki yüksek Minos uygarlığını yok eden  “Thira” yanardağıyla ünlüdür. Bu adada bulunan fosilleşmiş  “yabani, delice” zeytin çekirdekleri ve yaprakları 39.000 yıl önce de bu çevrede, yaban da olsa zeytin ağaçlarının yetiştiğini gösteriyor.

İşte böylesine köklü, doğal geçmişi olan bir ağaçtır zeytin ağacı.

Üretimi bugün de birçok insanın ekmek teknesidir.  

Türkiye’de yaklaşık 160 milyon zeytin ağacı bulunduğu bildiriliyor günümüzde. Yapılan özendirmelerle bu sayı her yıl biraz daha artıyor.

Uzmanlar Türkiye’de; Ege, Akdeniz, Güneydoğu Anadolu bölgelerinde daha 12 milyon zeytin fidan dikilebilecek alan olduğunu bildiriyor. Bu olanak değerlendirildiğinde Türkiye Gayri Safi Milli hasılasının yüzde 15’ini zeytin ağaçlarının verebileceği öngörülüyor.

Ancak zeytin ve zeytinyağı üretimi hiç de kolay değil.

Ürünün verimliği büyük ölçüde doğal koşullara bağlı. İnsan bilgisi ve etkisi bu koşullarda zeytin ağacını ve tanelerini korumaya, ürünün nicelik ve niteliğini arttırmaya yönelik yalnızca.  

Ekonomik değeri, üretim sürecindeki zorluklar, ürünün pazarda üretici için değerini bulamaması gibi sorunlar zeytin üretim dünyasının sıkıntıları.

İspanya gibi büyük zeytin üreticisi ülkeler bu sıkıntıları üreticinin kooperatifleşmesiyle çözmüş. Tabii ki birlikten kuvvet doğuyor. Ancak üreticinin dayanışması yeterli olmuyor.

Bu olgunun devlet politikaları haline gelmesi, kooperatiflerin devletçe, yerel yönetimlerce desteklenmesiyle olanaklı.

Üreticiyi, üretimin her aşamasında,  pazarda yalnız başına bırakmayarak. 

Şimdi “Zeytin Zamanı”. 

Zeytin ağaçlarının koyu yeşil yaprakları akşam güneşinin yorgun ama parlak ışıklarıyla birlikte göz alıcı gümüş rengine dönüşüyor! 

Işık her şeyi biçimlendiriyor!

Akdeniz,  Ege kıyılarında akşamüstleri güneşe doğru bakıldığında zeytin ağaçları gelin gibi görünüyor! Yaşlı, olgun, genç ağaçlar gelin duvaklarını bezeyen gümüş tellerle süsleniyor sanki!

Zeytin ülkelerinde hasat var şimdi. 

Hasat bir şenlik, bir düğündür.

Ürünün bol olduğu, ürününün değerini bulduğu, üreticinin yüzünün güldüğü bir düğün olmalı bu.

Sefa Taşkın

08.10.2021

Bergama