Zaten ya fıtrat ya da kader!

KONUK YAZAR | Anıl Talat Eryontuk, Cumhuriyet'in Ege'si için yazdı...

İZMİR / Cumhuriyet

Bartın’ın Amasra ilçesinde meydana gelen maden faciasında 41 canımızı kaybettik.

Çocuklar babasız, analar evlatsız, eşler kocasız, koca koca aileler geleceksiz kaldı yine.

İktidar cenahı tarafından bu facia için de “kaderin bir planı vardır” denildi.

2014 yılında 301 işçinin yaşamını yitirmesine neden olan Soma maden faciası için de "Bunlar sürekli olan şeyler, bu işin fıtratında bu var” denmişti.

Zaten ya fıtrata ya kadere bağlıyoruz yaşananları.

Lakin ülkeyi yönetenler, bu ihmallerin sebep olduğu ölümlerden dolayı Allah’a, kadere, fıtrata, “kader planına” sığınamaz!

Unutmayınız ki bu facialar öngörülebilir ve önlenebilir facialardır.

Ülkemizde meydana gelen iş kazalarının en büyük nedeni aklı ve bilimi dışlamış bir yönetim anlayışından kaynaklanmaktadır.

Kısaca bu yaşanan felaketler aslında kaza değil bir cinayettir.

Bartın da yaşadıklarımız da hiç tereddütsüz öyledir.

Vahşi kapitalizmin, sermayenin sınırsız tahakkümünün net bir örneğidir.

Bu facia ancak ve ancak hukuksuzlukla, denetimsizlikle, özelleştirmeyle, yolsuzlukla, taşeronlaştırmayla, akıl ve bilimin dışlanmasıyla açıklanabilir.

Sorumluluktan kurtulmak için kötülükleri kader bağlamak ise çok büyük bir ayıptır.

Aslında 41 madencinin ölümüne yol açan bu patlama, denetimsizlik, özelleştirme ve cezasızlık politikalarının yeniden değerlendirilmesi açısından bir milat olabilir.

Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu olan ITUC’un raporu şapkayı önümüze koymamızı gerektiğini işaret etse de değişir miyiz o da muamma.

Rapora göre işçi hakları açısından dünyada en kötü 10 ülke arasında yer alıyoruz.

Daha büyük bir ayıp olabilir mi sizce?

İktidara bu rapordan bahsetseler "bunlar yetişemedikleri üzüme koruk diyorlar" diyecekler kesin.

O kadar ilerideyiz ve herkes bizleri kıskanmakta ki.

Çok değil daha olaydan 25 gün önce Enerji Bakanı patlamanın yaşandığı ocağı ziyaret etmedi mi bu ülkede?

Etti…

Fotoğraf vererek bunu övgüyle kamuoyuyla paylaştı mı?

Paylaştı…

Peki, madende çalışanlar gelecek felaketi, yaşanacak iş cinayetini, metan gazının nasıl biriktiğini, her an bir patlamanın olabileceğini ulaşabildikleri bütün yetkililere söylediler mi?

Evet, söylediler…

Teknolojik yenilenmenin gerekliliğini, sensörlerin yetersiz olduğunu ve yanlış yerlere konulduğunu, kullandıkları gaz maskelerinin yetersizliği ve kullanılamaz halde olduğuna dair beyan verdiler mi?

Verdiler…

Hele ki devlet kurumu Sayıştay’ın 2019 Raporu’nda -300 kotta daha fazla metan gazı biriktiğini, aşırı üretim olduğu ve bu yoğunlukta üretimin sakıncalarını anlatan uyarıları var mı?

O da var…

Ama sonuç cinayet değil, ihmal değil ‘Kader’…

Gerçekten yazık bu çürümüşlüğe, zalimliğe ve sömürü düzenine!