Yeşilırmak betonlaşıyor

Yeşilırmak betonlaştırılıp, doğal yapısından koparılıyor. Amasya’nın içinden geçen Yeşilırmak’ın içi taşla doldurularak doğal yapısına zarar veriliyor. Yeşilırmak’taki ekolojik dengenin bozulmasını, ırmaktaki yaban hayatı olumsuz etkilemesini Cumhuriyet’e konuşan Amasya üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Cengiz Yıldırım ırmağın ekosisteminin yok edildiği için eleştiriyor.

Mehmet Menekşe

Yeşilırmak’a taş dökülmesi ile ilgili Cumhuriyet’e değerlendirme yapan Amasya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cengiz Yıldırım şu şekilde konuştu;

“Buradaki olay şu, Yeşilırmak veya ırmakların hangisi olursa olusun burası bir su ekosistemidir. Ekosistemin tanımı şu; canlılar ve onlara etki eden cansız çevrenin tamamı ekosistem olarak tanımlanır. Yeşilırmak’a bakanlar genel olarak ve çoğunlukla ırmağı sadece sudan ibaret olarak görüp, öyle değerlendiriyorlar. Oysa Yeşilırmak sadece sudan ibaret değil, bir su ekosistemidir ve içinde ve çevresinde çok farklı canlı gruplarını bir nevi ev sahipliği yapmakta. Örneğin etrafındaki ağaçları kestiğimiz zaman, göçmen kuşların göç esnasında konabilecekleri, konaklayabilecekleri yerleri tahrip etmiş oluyoruz.

Yeşilırmak’ı taşla doldurduğumuz zaman canlıların büyük bir çoğunluğunun ırmağın durgun oluğu yerlere yumurta bırakmak, buralarda çoğalmak gibi ir alışkanlıkları var. Buralara taş yığıp, beton dökerek bu canlıların çoğalma, yaşama alanlarını tahrip etmiş oluyoruz. Yine Yeşilırmak için söyleyecek olursak her tarafta var olan tahribatlara ağlı olarak son iki yıldır Statyum köprüsü ile İstasyon Köprüsü arasında yaşayan, zaman zaman gördüğümüz su sansarları var. Sığınabilecekleri tek yer burası kaldığı için buraya geldiler. Buradaki otların arasına sığınıyorlar, balık avlayıp, besleniyorlar. Su sansarlarının nesli Türkiye’de ve dünyada tehdit altında olan canlılar. Yeşilırmak’ta su sansarlarının yaşam alanlarını yok ettiğimizde bu canlıları ada yok etmiş oluyoruz.”

"IRMAK YOK OLUR SU KANALINA DÖNÜŞÜR"

Yıldırım sözlerini şu şekilde noktaladı:

“Yapılması gereken Yeşilırmak’ın doğallığını koruyarak, ırmağın ekosistemini bozmadan bir düzenleme yapmak, kirletileni temizlemek yerine kirletmemeyi öğrenmemiz gerekiyor. Yeşilırmak’ı kirletmemeyi öğrenirsek, bu kirliliği temizlemekten daha pahalı hem de ırmağın ekosistemini bozuyor. O zaman ne kokudan şikayet ederiz, ne sivri sinekten ne de kirlilikten şikayet ederiz. Yeşilırmak’ta kokan oradaki otlar, bitkiler, ağaçlar değil ki, insan atıklarının ırmağa bırakılmasıyla ortaya çıkan kirlilik ve kokularıdır. Yeşilırmak’ı temiz tutma alışkanlığını edinip, kirletilmeseydi bütün bunlar yapılmazdı ve ırmağın içi ve çevresi taş ile doldurularak doğal ekosistem dengesi de bozulmamış olurdu.

Irmağın taş ile doldurulup, doğallığı yok edilerek burada yaşayan bütün canlıların yaşam alanı tahrip edilmiş oluyor. Yeşilırmak Türkiye’nin ikinci büyük nehri, üzerinde üç tane baraj ve onlarca hidro elektrik santralleri var ve burasını bir de ekosistem anlamında yok edersek nehir tükenir. Boş bir su isteniyorsa kolayı var, ırmağın tabanına, çevresine betonu dökeriz su kanalı gibi akar gider ancak bu durumda ırmağın çevresinde canlılık kalmaz, ekosistem yok olur ve ırmaktan söz edilemez. Ben yaptım olu mantığı ile hareket edilmemeli, gerekli fizilibite çalışmaları yapılmalı, ırmağın ekosistemi yok edilmemeli.”