Yenidoğan davasında beşinci gün geride kaldı: 21 sanık savunma yaptı, yarın Fırat Sarı savunma yapacak
Para uğruna yeni doğan bebekleri, anlaştıkları özel hastanelerin yoğun bakım servislerine sevk ederek, ihmal sonucu ölümlerine neden olmakla suçlanan Yenidoğan Çetesi lider, yönetici ve üyelerinin yargılanmasında beşinci güne girildi. Sanıkların ifadeleri devam ederken tutuklu sanık doktor Dursun Eryılmaz'ın avukatı Nazan Işık, soruşturmayı yürüten ve iddianameyi hazırlayan savcıların hukuksuzluk yaptıklarını öne sürerek haklarında suç duyurusunda bulunacağını açıkladı.
Fahrettin Öztürkİstanbul'da yeni doğan bebekleri, önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek, ihmal sonucu en az 10 bebeğin ölümüne neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları iddiasıyla 22'si tutuklu 47 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşmasının beşinci oturumu bugün başladı. Örgüt lideri Dr. Fırat Sarı ile örgüt yöneticisi Dr. İlker Gönen'in 582 yıl 9'ar aya, diğer örgüt yöneticisi Gıyasettin Mert Özdemir'in ise 589 yıl 9 aya kadar hapsi isteniyor.
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuklu 22 sanık, tutuksuz sanıklar ile tarafların avukatları katıldı. TBMM İnsan Hakları Komisyon Başkanı AKP Osmaniye Milletvekili Derya Yanık, üyeler Saadet Partisi Ankara Milletvekili Mesut Doğan, MHP Ordu Milletvekili Naci Şanlıtürk, DEM Parti Mardin Milletvekili Kamuran Tanhan, CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, gözlemci olarak duruşmaya geldi.
"HASTA YÖNLENDİRMELERİNDEN PARA KAZANDIM"
Örgüt yöneticisi olmakla suçlanan tutuklu sanık ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir savunmasında, "Öncelikle suçlamaların hiç birini kabul etmiyorum. Hasta yönlendirmesi nedeniyle maddi kazanç sağladığımı kabul ediyorum. 112'ye bildirilip bildirilmemesi konusu hastaneye ait. Ama iddianamede bu hastayı 112'ye bildirmeyen sağlık kurumlarının bildirmediğini de söylemek isterim. Tıp merkezlerindeki sevk algoritması, yoğun bakım veya branşları olmayan bir hastayı isteseler de 112'ye bildiremiyorlar. Bunu 112'ye acil çağrı olarak bildiriyorlar. 112 de küvezli ambulans yönlendiriyor. Bildirildiği zaman bu ambulansların tıp merkezine gitmesi, yoğunluk nedeniyle 2-3 saat sürmektedir. 112 ekipleri bu hastayı aldıklarında da öncelikle yakınlarındaki devlet hastanelerin acil servislerine götürür. Sevk zinciri bu kez ikinci kez başlar. Bu sevk mail olarak bildirilir. Önce bir kamu taraması yapılır daha sonra özel hastane taraması yapılır.
Tıp merkezinde yoğun bakım ihtiyacı olan bebeğin, teorikte 5-6 saat sürmektedir. Hastanın bir an önce yoğun bakıma gitmesi için bu kurallar uygulanmamaktadır. Hastanın menfaati için de yapılmaz. 112 Acil nakil birimine protokol numarası bildirilir. Küvezli bir ambulanstır. Bu sevk süreci 5 saat sürecekken 30 dakikada 45 dakikada tamamlanabilmektedir. Bu teorikte uygulanan kuralların, pratikte uygulanmasının hastalara faydasını da takdirinize bırakıyorum" dedi.
"İSTANBUL'DA SADECE 4 KÜVEZ EKİBİ VAR"
Sanık Özdemir, 112 ekiplerinin bu hastaları alma, yoğun bakım bulma, yatırma süresi 4-5 saati bulmaktadır. Teorikte olan kuraların, pratikte uygulanmaması takdirini size bırakıyorum. İstanbul'da sadece 4 tane küvez ekibi var. İstanbul Avrupa yakasında küvez ihtiyacı olan bebekleri taşıyabilecek sadece 4 ekip var. Bunlar kamudaki sayı. Özel hastanelerin kendisine ait küvezli ambulansları var. İl dışındaki nakillerinin tamamı 112 bilgisi dahilinde yapılmaktadır. Bu sevkler Avrupa yakasına gelene kadar kamu taraması yapılarak, yer bulunamaması durumunda tarafım aranmaktadır. Bazen günlerce yer bulunamamaktadır. İstanbul dışındaki 112 çalışanlarının hiçbirinin bilgi sahibi olarak dahi ifadesi alınmamıştır. Bu söylediklerimin teyidi için bu şahırların da ifadesinin alınması lazım. Burada bir kötü niyet olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.
"MEDYA KASITLI OLARAK ALGI YAPIYOR"
Özdemir, şöyle devam etti:
"Ben Bağcılar 9 Nolu istasyonda çalışıyorum. Küvez nakli yapmıyorum. Zaten bağlı olduğum istasyonda küvezli nakil aracı yoktur. Bizim de zaman zaman nakil yaptığımız oluyor. Tablet sistemi diye bir şey var. Nakil, çalıştığım sisteme geldiğinde bu hastanın gideceği hastane belli şekilde gelir. Bu sevklerin yol üzerinde değiştirildiği iddiası doğru değil. Böyle bir sistem yoktur. Bu iddiayla tüm 112 çalışanları zan altında kalmaktadır. Kasıtlı ve art niyetli olarak medya algı yapmaktadır.
Örgüt suçlaması konusunda ise, 112 ambulans şoförü olarak, örgüt yönetici olarak buradayım ama ben Fırat Sarı'nın danışmanlık yaptığı sürece sadece Fırat Sarı'nın hastanesine yönlendirme yapmıyorum. Sadece yeni doğan sevki yapmıyorum. Ben erişkin de kardiyoloji yönlendirmesi de yapıyorum. Herhangi bir örgüt yöneticisi değilim. Bir hiyerarşik yapı yoktur. Böyle bir şey söz konusu değildir. Bu suçlama komik duruma düşmüştür.
"EŞİMİN ÇALIŞTIĞI YERİN PATRONU FIRAT SARI'NIN EŞİ"
Yine medyanın çok sık ağzına aldığı, eşimi sigortalı gösterdiğimle ilgili, eşimin konuya ilgili hiçbir hastanede SGK kaydı bulunmamaktadır. Sadece Medisence Sağlık Hizmetleri şirketinde SGK kaydı vardır çünkü orada çalışmaktadır. Bu şirketin sadece yoğun bakım banışmanlığı veriyormuş gibi bir algı var. Buranın güzellik merkezi danışmanlığı da var. Eşim Medisence'nin güzellik merkezinde çalışmaktadır ve bu birimin başındaki kişi Fırat Sarı'nın eşidir. Tape kayıtlarında eşim ve benim aile yapımızı bozacak dedikodular yapılmaktadır."
"HASTA KABULÜNDEN PARA ALMADIM"
Sanık Gıyasettin Mert Özdemir, doktor adına konuşarak hasta kabul ettiği iddiasına ilişkin savunmasında, "Doktor adına konuştuğuma dair iddialar ise, bu iddianamenin ne kadar ilgisiz ve tutarsızca hazırlandığı bellidir. Dr. Ahmet'in kim olduğu hakkında kollukta bilgi vermeme rağmen iddianamede kim olduğu belirtilmemiş, gidip sorulmamış bile. Ben bu konuda savunma yapacam ama bu savunma yine teyide muhtaçtır. Doktor Ahmet ve doktor Ali adjna hasta kabul ettiğim doğrudur ve bu kişilerin bilgisi dahilindedir. Lisede mezuniyetim sağlıktır, üniversite mezuniyetim de sağlıktır. Böyle hasta kabulleri olduğunu da kabul ediyorum. 112 üzerinden hasta kabulü de bir süreçtir. Hasta bilgileri alınıyor, hastanede SGK'sı sorgulanıyor, kabul eden hastaneye gidene kadar takip edilmesi gereken bir süreçtir. Bu süre zarfında doktorlar da bu süre kaybuna uğramak istemiyorlar. Hasta bakıyorlar, poliklinik bakıyorlar. Bu doktorlar adına hasta kabul ettiğim için herhangi bir maddi menfaat edinmedim. Bu doktorlar da bana herhangi bir para ödenmedi" dedi.
SAVCIYI SUÇLADI
10 bebeğin ölümünden sorumlu tutulması iddiasıyla ilgili savunma yapan Özdemir, "Dosyada her ne kadar 10 bebekle ilgili hakkımda iddia olsa da adım sadece Kaya bebekle ilgili geçmektedir. Ama savcı beni örgüt yöneticisi olarak, 10 bebeğin ölümüyle ilgili soktuğu için, 10 bebeğin ölümünden sorumlu tutuluyorum. Ama sadece Kaya bebek bakımından savunma yapabilirim. Burada da bebek sevki değil, gebe sevki vardır. Anneye yüksek risk tanısı konuluyor. Yoğun bakım ihtiyacı olabileceği için hastayı 112'ye bildiriliyor. İstanbul'da gebe sevkiyle ilgili aramalar sadece kamu hastanelerine yapılmaktadır. Kaya bebek 4 belki 5 saat boyunca 112 nakil birimine bildirilmiş ama hiçbir kamu, eğitim araştırma ya da şehir hastanesinde yer bulunamamış. Ama kural gereği hiçbir özel hastaneye dr bakılmamış. Saatler geçtikçe yer bulanamadığı ve hastanın durumunun ciddiyetinden dolayı bu vakayı bildirdiler. Normalde bu bebek ölümüyle ilgili de beni yazmışlar ama benim yaptığım iş burada bitiyor. Doktor kabul etmiş ve nakil hastaneye yapılmıştır benim de işim burada bitmiştir. Ama sanki üçüncü basamak olmayan bir hastaneye üçüncü basamak hasta yönlendirmişim gibi görterilmiştir. Bunun da bilerek ve kasti olarak bizzat savcı Yavuz Engin tarafından yapılmıştır ve basına servis edilmiştir" diyerek kendisini savundu.
"ÇEVREM OLDUĞU İÇİN BULUYORDUM"
Sanık Özdemir, hastaları nasıl bulduğuyla ilgili soruya, "Çevrem olduğu için buluyordum" dedi. Sanığın, "112'ye bildirtmeyeceğim" ifadesi soruldu. Sanık, "Bildirtmeyeceğim derken orada kendimi öne atıyorum ama benim öyle bir durumum yoktur" dedi. Hastanenin taburcu durumunun, kendisini neden ilgilendirdiği sorulan sanık, "Hasta yönlendirmesi yaptığım için, yer oldukça tarafım aranarak, bana bilgi veriliyor" dedi.
"SURİYELİ HASTA KABUL ETMEYEN ÖZEL HASTANEYE TÜRK HASTA DA VERİLMİYOR"
Gıyasettin Mert Özdemir, İlker Gönen ile olan, "Türk mü Suyeli mi?" konuşmasını hatırlamadığını söyleyerek, "Özel hastanelerin Suriyeli vaka kabul etmesi bir kuraldır. Özel hastaneler eğer Suriyeli vaka kabul etmezse bu hastanelere Türk hasta vermiyor" dedi.
"ÜSTÜME VAZİFE OLMAYAN BİR KONUDA GEREKSİZ KONUŞTUM"
"Cansu çok abarttı. Üç günde 15 taburcu verdi" konuşması sorulan sanık, "Taburcularla ilgili üstüme vazife olmayan bir konuda gereksiz bir konuşma" diye yanıt verdi. Mahkeme başkanının, "Seni neden ilgilendiriyor" demesi üzerine, "Sürekli hasta nakli yaptığım için sürekli bana, 'boş var mı?' diye soruyorlardı, darlanıyordum" dedi.
"İŞGÜZARCA YAPTIĞIM KONUŞMALAR"
Gıyasettin Mert Özdemir'e, Fırat Sarı ile olan, "Üç günde 6 taburcu verdi. Artık tolere etme şansım yok. Ben orayı 30'da tutmayı düşünüyordum" konuşması sorulması üzerine, "Bu konuşmaları işgüzarca, üstüme vazife olmadan yaptığımı söylüyorum. Hastaların taburcu sürelerini kısalttıkları ya da uzattıkları söylenemez. Hastayı yönlendirdiğim her hastanede hastaların taburcusunu sorarım" dedi.
Mahkeme başkanı, "Fırat Sarı neden hiç 'sana ne kardeşim' demedi" diye sorunca sanık Özdemir, "Onun hastanelerine hasta sevki yaptığım için dememiştir" diye cevap verdi. Sanık Özdemir, taburcular hakkında yaptığı tüm konuşmaları için, "İşgüzarca, üstüme vazife olmadan yaptığım konuşmalardır" dedi. İlker Gönen'in ile arasındaki para alış verişi sorulan sanık, bunu "borç" olarak savundu.
"KEŞKE İFADELERİ ALINSAYDI"
Gıyasettin Mert Özdemir, mahkeme başkanının, hasta nakli ve sevkiyle ilgili tapeler hakkındaki soruları üzerine, "Bu iddianamede, 112 nakil biriminin çalışanlarının bilgi sahibi olarak ifadeleri alınmadı. Keşke bilgi sahibi olarak ifadeleri alınsaydı. O zaman bu tezatlıkları yaşamazdık" dedi.
"İKİ KEZ PARA ALDIM"
Hasta yönlendirmeleri üzerine Şafak Hastanesi’nden ödeme aldığını kabul eden sanık Özdemir, "Bir kere 67 bin 500 lira aldım. Bu zaten tapelerde var. Tapelerde olmayan 45-50 bin kadar da ikinci kez almıştım" dedi. Diğer hesap hareketleri sorulan sanık, "Tüm hesap hareketlerimi hasta yönlendirmelerine bağlıyorum ama belki de değildir" dedi.
"ÇOK BOŞ VAKTİN OLUYOR Kİ BU KADAR BOŞ İŞ YAPIYORSUN"
Sanık Özdemir'in, mesleği dışında yaptığı işleri söylemesi üzerine mahkeme başkanı sanığa, "Sen 112'de çalışıyordun, demek ki çok boş vaktin oluyor ki bu kadar boş iş yapıyorsun. Demek ki çok mesai yapmanız lazım, memur gibi, biz nasıl çalışıyorsak, nöbet tutuyorsak. Onları daha fazla çalıştırmak lazım demek ki" dedi. Sanık ise, "Çok çalışmayı seviyorum başkanım" diye karşılık verdi.
"GÖREVİNİ YAPMAK ART NİYET Mİ?"
Sanık Gıyasettin Mert Özdemir, hastanelere ilişkin savcılık denetimleri için "Art niyetliydi" dedi. Mahkeme başkanı ise, "Neden art niyetli olsun, bebek ölümlerini soruşturmak, usulsüzlüğü soruşturmak art niyet mi oluyor" diyerek tepki gösterdi. Sanık ise, "Ben bunu şöyle açıklamak istiyorum, müdürlükten gelen denetim mi art niyetli yoksa savcılıktan gelen mi?" diye devam etti. Mahkeme başkanı ise bu kez, "Savcı neden art niyetli olsun. Senin bu dediğin, 'Ya biz bebek öldürecektik, niye geldiniz, çok art niyetlisiniz' demek oluyor. Görevini yapmak art niyet mi? diye sordu. Sanık ise, "Bu benim kendi düşüncem" diyerek sözlerini savundu.
"KAMUDA ÇALIŞTIĞIM İÇİN..."
Ödenen paraların neden kendi hesabına değil de eşinin hesabına yatırıldığı sorulan sanık Özdemir bu soruya, "Kamuda çalıştığım için sıkıntı olmaması için" diye cevap verdi.
KENDİSİNE ISRARLA 'İŞGÜZAR' DEDİ
Tutuklu sanık Gıyasettin Mert Özdemir, üç saat boyunca savunma yaptı. Savunmasının ardından soru-cevap başladı. Sanık Özdemir, duruşma savcısının taleplerdeki konuşmalara ilişkin sorduğu sorulara, "İşgüzarlığım, işgüzarca yapılan konuşmalar" şeklince yanıt verdi.
İDDİANAMEDE OLANDAN FAZLA HASTANE
Sanık Özdemir, avukatın, "Avrupa yakasında kaç özel hastane var? Kaç hasta yönlendirmişsinizdir? 13 yıldır sağlıkçıyım diyorsunuz" sorusuna, "Sayı söyleyemem çok fazla hasta yönlendirmesi yapmışımdır" şeklinde yanıt vererek, örgütün faaliyet gösterdiği iddia edilen hastaneler dışında başka hastanelere de çok sayıda hasta yönlendirdiğini söyledi.
Gıyasettin Mert Özdemir'in ardından savunması alınmak üzere tutuklu sanık doktor Dursun Eryılmaz, kürsüye çağrıldı. Eryılmaz'ın avukatı söz alarak, müvekkilinin doktor olduğunu, bu nedenle yargılama yapılabilmesi için 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun gereği Sağlık Bakanlığı'ndan izin alınması gerektiğini ancak izin alınmadığını, bu nedenle müvekkili hakkındaki yargılamada durma kararı verilmesini talep etti. Mahkeme, yaptığı değerlendirmede, savunma ve diğer beyanlar alındıktan sonra talebin değerlendirilmesine karar verdi.
"YANLIŞ BİR ŞEY SÖYLEMEYELİM DİYE 'AĞIZ BİRLİĞİ YAPALIM' DEDİ"
Bağçılar Medilife Hastanesi'nde çalışan doktor Dursun Eryılmaz, ihmali davranışla ölümlerinden sorumlu tutulduğu bebekler hakkındaki savunmasında, "Kırçiçek bebek, sezeryan ile doğdu. Yeni doğan yoğunbakım servisine yatırılıyor. Daha sonra ex oluyor. Üç kez canlandırma işlemi yapıldı ancak son canlandırmaya yanıt vermedi. Ben bu canlandırma esnasında bebeğin başındaydım. Bağırsaklarında çürüme olduğu söylenen ve yoğun bakım servisine yatırılan başka bir bebeğin gerekli tedavi tedbirleri alınıyor ve ameliyatına karar veriliyor. Hasta, yoğun bakımda entübe olarak yatıyor. Sonra beslenmesine başlanıyor. Bebek kilo kaybı yaşıyor. Sonra ex oluyor. Bu bebeğin de canlandırma işlemi yapılıyor, bu süreçte de bebeğin başındaydım. Polis geliyor, ailenin şikayetçi olduğu söyleniyor ama aile şikayetçi olmamışlar. Polis, otopsi için bebeği almak istiyor. Çağla hanım da polis geldiği için, 'ağız birliği yapalım' diyor. Yanlış bir şey söylemeyelim diye. Basında en çok linçlendiğimiz konu bu ama otopsi raporunda gerçek ortaya çıkıyor" dedi.
"TAHLİLLERİN ÖLÜMDEN SONRA ALINDIĞI SÖYLENİYOR AMA ÖNCESİNDE ALINDI"
Sanık Eryılmaz, "112 aracılığıyla hastanemize sevk edilen başka bir bebek, sevk edildikten sonra entübe ediliyor, tedavisi başlıyor. Yatışın ilk 24 saatinde testleri isteniyor. Bebek sabaha karşı ex oluyor, canlandırma işlemi oluyor ama bana haber verilmiyor. Şunu vurgulamakta fayda var, uzman raporunda tahlillerin ölümden sonra alındığı söyleniyor ama tahliller ölümden önce alınıyor, sonuçlar bebeğin ölümünden sonra çıkıyor. Yani bebek öldükten sonra test sonuçları geliyor. Sonuçlar en erken 3 günde geliyor. Süleymanoğlu bebek, hatırlayamadığım bir bebek. Savcı dosyayı bulamamış. Dosya gelirse hatırlayabilirim ama anladığım kadarıyla bebeğin kalp hastalığı varmış. O merkezlerde kalp hastası olduğu bilindiğinde kimse almak istemiyor" diye konuştu.
"GÜNLÜK DURDURACAĞIZ DİYE BİR KURAL YOK"
Epikriz konusu sorulan Dursun Eryılmaz, "Epikizleri günlük yazacağız diye bir kural yok. Yoğunluk nedeniyle her zaman günlük yazılamayabiliyor ama notlarımızı tutuyoruz daha sonra epikiz dolduruyoruz" dedi.
"HİÇBİR ZAMAN EPİKRİZ YAZMASINI İSTEMEDİM"
Tutuklu sanık Hasan Basri Gök'ten epikriz yazmasını istediği iddialara ilişkin cevap veren Dursun Eryılmaz, "Hasan Basri'den hiçbir zaman epikriz yazmasını istemedim. Hasan Basri zaten başka bir hastanede çalışıyordu. Denetime geldikleri zaman epikrizleri istediler. Epikizleri bulamadım, nerde diye sorduğumda, 'Hasan Basri aldılar' dediler. Ben de numarasını istedim, arayıp, 'Epikrizlerimi sen mi aldın' diye kızdım, o da kendisinde olmadığını söyledi" dedi.
"VİCDANLARDA HÜKÜM KURULDU KARARINIZIN BİR HÜKMÜ KALMADI"
Dursun Eryılmaz'ın avukatı Nazan Işık, söz alarak, soruşturmayı yürüten ve iddianameyi hazırlayan savcıların hukuksuzluk yaptıklarını öne sürerek haklarında suç duyurusunda bulunacağını açıkladı.
Avukat Işık, iddianamenin kendisi ve müvekkiline basın yoluyla tebliğ edildiğini, henüz müvekkiline tebliğ edilmeden basına verildiğini söyledi. Avukat Işık, "Daha henüz soruşturma aşamasındayken hem iddianame hem de uzman raporu tüm basında yer aldı. Bütün Türkiye bir anda uzman, hakim, bilirkişi oldu. Ve huzurdaki sanıkların tamamı bir anda 'Bebek katilleri' ilan edildi. Vicdanlarda hüküm kuruldu bile. Sizin vereceğiniz kararın bir hükmü de kalmadı. Bu zedelenen itibarlar ne olacak" dedi.
"İKİSİ HAKKINDA DA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAĞIZ"
Avukat Işık, "Soruşturmanın gizliliği açıktan ihlal edilmiştir. Soruşturma savcısı Yavuz Engin, iddianame savcısı S. T., ikisi hakkında da suç duyurusunda bulunacağız. Nasıl sızdırıldı. Biz bile raporları, tapeleri göremezken. Ben bebeklerini kaybeden tüm ailelere baş sağlığı diliyorum ve lütfen gelip savunmaları dinlesinler" diye konuştu.
"HER ÖZEL HASTANEDE BU HİZMET ALINIR"
10 bebeğin ölümünden sorumlu tutulan ve örgüt yöneticiliğiyle suçlanan tutuklu sanık doktor İlker Gönen, Fırat Sarı ile nasıl tanıştığını anlatarak savunmasında, "Fırat Sarı beni arayarak danışman doktora ihtiyaç duyduğunu söyledi. Özel hastanelerde çalışan yenidoğan yoğun bakımda doktor ya da hemşire bulmakta zorlandığını söyledi. Ben de bu hizmeti bilmediğim için düşünmek istedim. Araştırdım neredeyse tüm özel ve grup hastanelerde tüm bölümlerde dış firmalardan hizmet aldığını gördüm. Ben de kabul edip danışman hekim olarak çalışmaya başladım" dedi.
2023 yılında Fırat Sarı ile çalışmayı bıraktığını söyleyen Gönen, "Devlet hastanesinde çalışmaya başladım. Daha sonra da Gıyasettin Mert Özdemir ile tanıştım" dedi.
"YOĞUN BAKIMDA YER BEKLERKEN ÖLEN ÇOK BEBEK VAR"
Sanık Gönen, "Kamuda çalıştığım dönemde yenidoğan yoğun bakımında yer beklerken ölen çok bebek oldu. Ölen bebeği hemen kaldırıp yerine sıra bekleyen bebekleri koyuyorduk. Bütün tıp merkezleri 112’ye haber vermeden yenidoğanı kendi ambulansıyla yer bulunan özel hastaneye sevk eder. Çünkü ne bebeği 5-6 saat bekletebilirler ne de o tedaviyi yapacak ekipmanları vardır" diye konuştu.
"UTANÇ VERİCİ ŞEKİLDE SUÇLANDIM"
"Utanç verici şekilde suçlandığım 5 suçlamaya cevap vermek istiyorum" diyen Gönen, "Hastalara da sizin huzurunuzda anlatmak istiyorum. Ben sabah kadın programlarında, öğlen 3 haberlerinde, akşam haberinde en kolay şeyin yorum yapmak olduğunu gördüm" dedi.
"BEBEK 18 SAAT SEVK BEKLEDİ"
İddianamede bebeğe vitamin ve mineral serumu vermemekle suçlandığını söyleyen Gönen, "Serumu da vermediğim için bebeğin ciğerine mama kaçırdığı için ölüyor deniyor. Hasta, anne karnındayken bağırsağında yırtık tespit ediliyor. Hemen ameliyat olması gerekiyor. Yalova 112’ye bildiriyorlar. Yalova’da da çevre illerde de kamuda yer bulunamıyor. Bebek 18 saat sevk bekliyor. Durumu kötüleşiyor. Bize geliyor ameliyat ediliyor. Durumu ciddiyeti hakkında baba bilgilendirildi. Bebek 64 gün sonra vefat ediyor" dedi.
"ALLAH YÜZÜMÜZE BAKTI"
Serumu yazma görevinin sorumlu doktorda olduğunu kaydeden Gönen, "Hadi danışman hekim olduğum için beni suçladın. Uzman raporunda ben sorumlu tutuluyorum. Resmi sorumludan hiçbirinin ismi yok. Allah yüzümüze baktı da Karakoç bebek öldükten sonra polis gelip bebeği adli tıp kurumuna götürdü. 9 tane hekimin oy birliği ile bebeğin beslenemedi ya da ciğerine mama kaçtığı için ölmediği kanıtlanıyor. Bebeğin bağırsağındaki yırtıktan öldüğü belirleniyor. Bu uzman görüşünü hazırlayanlar uzman değil demek ki" dedi.
"ÖTANAZİ YAPMAKLA SUÇLANIYORUM"
Kerem Muhammed bebeğe kalp masajı yaptırmamakla suçlandığını söyleyen Gönen, "Yani Türkiye Cumhuriyeti’nde ilk defa ötanazi yaptırmakla suçlanıyorum. Ben katilim ve diyorum ki kalp masajı yapmayın. Herkes de vicdani sorumluluğunu bırakıyor kalp masajı yapmıyor" dedi.
"KİMSE BANA 'BEBEK KATİLİ' DİYEMEZ"
Bebeğin anne karnında uzun süre oksijensiz kaldığını söyleyen Gönen, "Doğumu yapan doktorlar 2 saat uğraşıyorlar. Beni de görüntülü aradılar. Ben de dedim ki dosyada 20 dakika daha gösterin. Uzman da diyor ki 20 dakika yazın diyorsa hiç yaptırmadı. Epikriz raporunda 1 saat kalp masajı yapıldığı yazıyor. İddianamede pasif ötanazi diyerek insanların sinir uçlarıyla oynamışlardır. Benim yüzümden 47 kişi bebek katili diye suçlanıyor. Bunun hesabını kim verecek. Benim suçum olabilir ama bana kimse bebek katili diyemez. Bu suçu üstüme nasıl attıysalar öyle çıkaracaklar" dedi.
Gönen, "Bizim idam sehpamızı uzman görüşü koydu tekmeyi de medya vurdu" dedi.
"MAĞDUR AVUKATI SUÇ DUYUSUNDA BULUNACAK"
Ölen Ayaz Karadağlı'nın ailesinin avukatı, sanık İlker Gönen'e soru sormak için söz aldı. Avukat, sorularına başlamadan önce, "Kamuoyuna mal olmuş bir davada sadece 3 müşteki var. Meslektaşlarım bizim sesimizi bastırmamalı. Duruşma düzeni bozuluyor. Suç duyurusuyla ilgili beyanımız olacak. Uzman raporu doğrultusunda sanıklar yönünden suç duyurusunda bulunma yükümlülüğümüz zaruret haline gelmiştir. Kanuni Sultan Süleyman Hastanesi'nde, Ayaz bebeğe gereken teşhis konmadan sevk edenler, Bağcılar Hastanesi'nin yöneticileri, ayrıca Ayaz bebeğin öldüğü gece Bağcılar Reyap Hastanesi'nde nöbetçi olduğu gözüken doktor hakkında suç duyurusunda bulunacağız" dedi.
AVUKATTAN TTB İLE TBB'YE TEPKİ
İlker Gönen'in avukatı söz alarak, "Öncelikle Türk Tabipler Birliği (TBB) hakkında birkaç cümle söylemek istiyorum. Tabipler birliği katılma talebinde bulunmuş. Dosyayı okumamışlar bile, şu ATK raporunu bile okumamışlar, okudukları bir kaç haberden yola çıkarak katılma talebinde bulunmuşlar. Şuraya gelip katılma talebinin ne olduğunu öğrenme gereği bile duymamışlar. Türkiye Barolar Birliği (TBB) ile İstanbul Barosu başkanlarımız gelip katılma talebinde bulunmuşlardı, ben onlars teşekkür etmiştim. Ben teşekkürümü geri çekiyorum. İlk gün geldiler, katılma talebinde bulundular ama o talebin sonucunu bile beklemediler" diyerek sitem etti.
"KARAKOÇ BEBEĞİN ANNESİNE TRAVMA YAŞATTILAR"
Gönen'in avukatı, "En çok Karakoç bebeğin annesi için üzülüyorum. Televizyonlarda çıkıp, 'bebeği açlıktan öldürdüler' dediler. O kadına yaşatılan travmanın hesabını kimse veremez. Türkiye'deki tüm annelere travma yaşattılar. Avukat, uzman raporunu kaldırarak, "Bu çöp, hukuki değil çünkü bu uzman raporu. Adli Tıp Raporu varken, uzman görüşüne göre iddianame hazırlanmış. Ve bu mahkemede Adli Tıp Raporu okunmadı, bu yemin bozanların uzman görüşü okundu. Ben bunlara 'yemin bozan' diyorum çünkü bunlar Hipokrat yeminlerini bozmuşlardır. Bu yemin bozanlar tapelerden karar vermişler, epikriz bile yok" dedi.
"SANIK AVUKATLARI OLARAK MOBBİNG YAŞIYORUZ"
"Medya yüzünden bu dosya bu halde" diyen avukat, "Biz Adli Tıp Uzman'ı getiremiyoruz buraya. Öldürülmekten korkuyorlar. Hangi uzmanla otursak, basında yer alanlar nedeniyle gelmek istemiyorlar. Sağlık Bakanlığı müfettişleri nezdinde alınmış uzman raporunu okurken hepsinin siniri bozuluyor" dedi. Avukat, "Biz de psikolojik mobbing yaşıyoruz. Her koridorda 'siz onların avukatı mısınız?', cezaevinde aynı, nereye gitsek bize bu soru soruluyor" dedi.
"MADEM ÇOCUKLAR ÖLÜYORDU NEDEN MÜDAHALE EDİLMEDİ"
Gönen'in avukatı, "Bunlar naziler değil, bunlar bebek katili değil hepşmiz biliyoruz. Bu sanıkların çoğu 10 yıl sonra isim değiştirerek hayatına devam etmek zorunda kalacak. Madem çocuklar ölüyordu soruşturma savcımız, polisler dinlerken neden müdahale etmedi?" diye konuştu.
"BU DOSYADAN BEBEK KATİLİ ÇIKMAYACAK"
Sanık avukatı son olarak, "Bu dosyadan bir bebek katili çıkmayacak. Bunu hepimiz biliyoruz. Ama hayatını bu dosyadan kazanmak isteyen TikTok'çular, YouTube'çuların - bu kadar rahat yalan söyleyip algı yaratanlar - bu iftiraları biterse, namuslu doktorların hepsiyle görüştük buraya gelemiyorlar ama gelecekler. Bizim bu enkazı kaldırmamız lazım" dedi.
FIRAT SARI YARIN SAVUNMA YAPACAK
Duruşma, örgüt lideri olmakla suçlanan tutuklu sanık doktor Fırat Sarı'nın savunmasının alınması için yarın saat 10.00'a bırakıldı. Beşinci günü geride kalan davada tutuklu sanıklardan 22'sinin savunması alındı.
Savunması alınmayan tutuklu sanık Fırat Sarı, yarın savunma yapacak.