Yaşam savunucuları ve yöre halkı Akbelen’deki yeni tehlikeye dikkat çekti: Yüzmeyi öğrendiğimiz dereler kurudu

Akbelen Ormanı’nı katleden şirketlerin seçimden sonra acele kamulaştırmayla birlikte köylere girmesi bekleniyor. Maden yüzünden yaşam alanları zarar gören köy halkı, yüzmeyi öğrendikleri derelerin kuruduğunu söyledi.

Şeyda Öztürk

Limak Holding ve İÇTAŞ’ın ortak projesi olan YK Enerji’nin Muğla Milas’taki termik santralına kömür sağlanması için bölgede çalışmalar sürüyor. Yasalar hiçe sayılarak yürütülen çalışmalar kapsamında önce bölgede bulunan Işıklar köyü yok edildi, yurttaşlar köylerini terk etmek zorunda kaldı. Daha sonra ise şirket geçen yıl Akbelen Ormanı’nda çalışmalara başladı. Bölgede beş yıldan fazladır direnen, iki senedir de kesintisiz nöbet tutan köylülerin eylemleri sürüyor. Buna karşın son olarak 12 Mart’ta Resmi Gazete’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla yayımlanan kararla, şirketin 23 bin 307 hektarlık ruhsatı içinde kalan 190 parsel alan kamulaştırıldı. Bu karar her ne kadar iki gün sonra iptal edilmiş olsa da bölgeyi savunan avukatlar, acele kamulaştırmanın seçim sonrasında karşılarına çıkacağını belirtti.

Şirket şimdiden kamulaştırmanın yapılmadığı köylerin sularını dahi yok etti. Cumhuriyet, köylülerle birlikte ruhsatın uzandığı Karacahisar köyünü gezdi. Suçıkan olarak adlandırılan bölgeden geçen kaynak suyu deresinin yıllar içerisinde kuruduğu belirtildi. Daha önce köylülerin yüzmeyi öğrendiği dere şimdilerde ise yazın kuru, kışın 30 santimetreyi aşmıyor. 

Halil Şallı

‘9 KÖYE SU SAĞLIYORDU’

Çocukluğundan beri bölgeden yaşayan Halil Şallı, bölgeden başlayıp denize dökülen derede daha önce 12 değirmenin çalıştığını söyledi. Şallı, “Buradaki dere yanındaki iki depoyla birlikte dokuz köye masrafsız su sağlıyordu. Belime kadar gelen su artık azaldı. Şirket, kömür sahasının derenin 200 metre yukarısında dört tane kuyu kurdu. Bu kuyuların sondajıyla birlikte suyumuz da bitti. Kuraklık dönemlerinde bile kurumayan dereyi, biz kendi ellerimizle kuruttuk. Bol olan su kaynaklarımız kömür belası zarar verdi” dedi. 

Ayşe Günay

‘YÜZMEYİ ÖĞRENDİK’

63 yaşındaki Ayşe Günay ise “Çocukluğum burada geçti. Toprağın altından kaynak su çıkardı. Bölgede kazılar başladıktan sonra suyumuz kesildi. Denize gidemediğimiz için burada yüzerdik. Tertemiz suyumuz vardı artık hiçbir şey yok. Atalarımızın toprağını kimseye vermek istemiyoruz. Biraz insan olalım, bu kadar maddiyata önem vermeyelim” diye konuştu.

Hasan Yorulmaz

Karacahisar’ın yerlilerinden Hasan Yorulmaz da, “Su buz gibi olurdu. Biz içine girmeye korkardık. Burada hayvanlarımızla birlikte dinlenirdik. Kömür arama bahanesiyle yapılan sondajlar deremizi kuruttu. Yeraltı sularımız kesildi” ifadelerini kullandı. 

‘AKP YASALARI BAYPAS ETTI’

Köylülerin avukatlığını yapan İsmail Hakkı Atal, “Maden Kanunu’nda su havzalarına ilişkin sıralama var. İlk olarak halkın içme ve kullanma suyu. Bunun en sonunda ise su kalırsa enerji ve madene harcanır. Buradan su alınması yasadışı. AKP iktidarı kanunları baypas etti. Bu siyasi iktidarın da mahkemelerin de meşrutiyeti yok. Halk sesini çıkarmadığı sürece AKP iktidarı, ‘Bu kıvılcım yangına dönüşür hepimizi yakar’ demediği sürece lehimize karar çıkmaz” dedi.

İsmail Hakkı Atal