Uzmanlar son dönemde artan şiddet olaylarına dikkat çekti: Güvende hissetmiyoruz
İstanbul Bağcılar'da 13 yaşındaki iki çocuk tartıştıktan sonra çocuklardan birisi diğerini dizinden bıçakladı. Olay şiddetin geldiği boyutu gözler önüne sererken Cumhuriyet olayı yaşayan aileye ulaştı.
Çağdaş Bayraktarİstanbul Bağcılar'da geçen günlerde kan donduran bir olay yaşandı. 8. sınıf öğrencisi H.Ç (13), okulda tartıştığı sınıf arkadaşı R.U.'yu evinin önünde bıçakladı. Dizinden iki darbe alan R.U. hastanede tedavi altına alındı. Artan bireysel ve toplumsal şiddeti uzmanlar gazetemize değerlendirdi.
Bireysel ve kitlesel şiddet vakalarına her geçen gün bir yenisi ekleniyor. İddiaya göre önceki gün Bağcılar Aşkaleli İbrahim Polat İlköğretim Okulu 8. Sınıf öğrencisi 13 yaşındaki H.Ç, kendisine yapılan bir şakadan sorumlu gördüğü R.U.’nun üstüne yürüdü.
İkili arasındaki tartışma arbedeye dönüştü. Okul çıkışı R.U’nun evinin yakınında bekleyen H.Ç; R.U.’yu evine girerken bıçakladı. Dizinden iki darbe alan R.U. hastanede tedavi altına alındı. Olay sonrası R.U.Y.’nin annesi N.S. gazetemize konuştu.
R.U.’nun üç ay önce şu an eğitim gördüğü okula geçtiğini belirten S., “Oğlumun o çocukla arkadaşlığı bile yok. Sorunlu davranışlarından ötürü sınıfı sık sık değiştirilen birisiymiş. Muhtemelen kendisine yapılan ve “damat dayağı” dedikleri olaydan sonra sınıfta gücünün yeteceğini düşündüğünden oğluma saldırdı” dedi.
Saldırı sonrası şikayetçi olduklarını söyleyen S., "Oğlumun başına bunun gelmesinden dolayı çok üzgünüm. Bunu 13 yaşındaki birisi yaptığı için daha çok üzgünüm. Bu yaşananı herkes duysun ki aileler toplumun nereye gittiğini görsünler, çocuklarına daha özenli olsunlar" ifadelerini kullandı.
ÇEVRE BELİRLEYİCİ
Ortaya çıkan tablo şiddetin boyutunu gözler önüne sererken psikolog ve sosyologlara konunun arka planını sorduk.
Bir kişinin ileride nasıl bir yetişkin olacağının kimlik ve karakter oluşumunun ergenlik döneminde aradığını, bulduğunu ve yerleştiğini söyleyen klinik psikolog Dr. Bora Küçükyazıcı, “İşte bu nedenle şu söz unutulmamalıdır: Çocuklar görür, çocuklar uygular. Ergen, kendi duygu ve düşüncelerini yansıtma yöntemi olarak, çevresinde gördüklerini, izlediklerini öğrenir ve uygular. Şiddet, öğrenilen bir davranış biçimidir. Ergen, duygu ve dürtüleri nasıl yönlendireceğini çevresinden aldıkları geribildirimlere göre kodlama eğiliminde olur” dedi.
Yaşamında kültür, sanat ve spor etkinliği olan ergen bireyin, duygu ve düşüncelerini bu iletişim yöntemleri ile dünyaya yansıtacaklarına dikkat çeken Dr. Küçükyazıcı, “Yaşamında ne kadar kültür, sanat ve spor olursa, duygu ve düşüncelerini beyindeki ön prefrontal korteks yönetir. Yaşamında bunlar olmayan ergenin davranışlarını orta beyin bölgesindeki ilkel amigdala bölgesi yönetir. Amigdala, savaş, kaç, ye, iç, hayatta kal, duygularını yöneten bölgedir.” ifadelerini kullandı.
YENİDEN DÜZENLEME ŞART
Şiddetin tek boyuttan beslenen bir sorun olmadığına dikkat çeken Anadolu Üniversitesi Öğretim Üyesi, Sosyolog Prof. Dr. Yaprak Civelek, toplumsal kurumların işleyiş biçimlerindeki aksaklılar ile yurttaşların bireysel ve toplumsal refahları arasındaki ilişkide ciddi bir sarsıntı yaşandığını belirtti. Prof. Civelek sözlerine şunları söyledi:
“Bireylerin sosyal devlet olmaya ve sosyal refah seviyesinde rahatlatıcı noktalara ulaşmaya dair beklentileri giderek azalıyor. Sokakta yürürken hiç kimse kendisini güvende hissetmiyor. Toplumsal kurumlar dediğimiz zaman akla bazı kuruluşlar gelmemeli. Aile, din, eğitim, hukuk, siyaset, sağlık birer kurumdur. Birbirlerini etkilerler ve belirlerler.
Örneğin ekonomik krizin getirilerini aile yapılarındaki ve aile içi ilişkilerdeki çözülmelerden okumak mümkündür. Kendimize sorumluluklarımızdan uzaklaşmak için alan yaratabildiğimiz ‘Boş zamanları değerlendirme’ de kurumdur mesela.
Biz toplum ve bireyler olarak bu alanın etkin işleyişindeki aksaklıklarla da boğuşuyoruz. Hepimiz o kadar sert ve eril taraflarda gezinen birer yaşam sürüyoruz ki, sorunların tetikledikleri şartlarda, şefkatin, vicdanın sorgulandığı türlü türlü kötülükte olaylara tanıklık ediyoruz. Bu nedenle yukarıda belirttiğimiz tüm toplumsal kurumların sağlıklı biçimde analiz edilmelerine, bu doğrultuda yeniden düzenlenmelerine ihtiyacımız var.”